Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2019/8938 Esas 2022/14869 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
11. Ceza Dairesi
Esas No: 2019/8938
Karar No: 2022/14869
Karar Tarihi: 21.09.2022

Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2019/8938 Esas 2022/14869 Karar Sayılı İlamı

11. Ceza Dairesi         2019/8938 E.  ,  2022/14869 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi


    1-Sanığın, katılandan alacağına karşılık aldığı 5000TL bedelli senedin rakam kısmının başına 4 rakamını ekleyip 45000 TL bedelle icraya koyma eylemi nedeniyle hakkında iftira ile resmi belgeyi bozmak, yok etmek veya gizlemek suçlarını işlediğinin iddia olunduğu olayda; sanık ve müdafisinin senedin verildiği sırada üzerinde oynama yapıldığını, önce kurşun kalemle yazıldığı, bu yazının silinmesinden sonra tükenmez kalemle 45000 TL olarak yazıldığını ve senette tahrifat yapıldığı hissi uyandırdıklarını, senet verilirken karanlık olduğu için anlayamadığını, ancak çıplak gözle farkedilmesinin de mümkün olmadığını, kendisinin yanında düzenlenmeyen bir senedi almakla hata ettiğini söyleyerek atılı suçlamayı kabul etmemesi, dosya kapsamında hukuk mahkemesince yaptırılan ve sadece sahtecilik yapılan kısım ile ilgili inceleme yapılan 13.03.2014 tarihli raporun bulunduğu, suça konu belge üzerinde imza, yazı ve rakamlar yönünden inceleme yaptırılmamış olduğu, sanığın soruşturma aşamasında tanık olarak bildirdiği kişilerin kovuşturmada dinlenmediği anlaşılmakla; gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenmesi bakımından; öncelikle suça konu belge üzerinde imza, yazı ve rakamların aidiyeti ve sanığın iddiası yönünden belge üzerindeki farklı yazı karakterleri de dikkate alınarak sanık ve katılanın yönünden bilirkişi incelemesi yaptırılması, yeterli görülmemesi halinde Adli Tıp Kurumundan rapor alınması, sanığın tanık olarak bildirdiği kişilerin açık kimlik ve adres bilgileri temin edilerek tanık olarak dinlenmeleri, her iki suçun bağlantı nedeniyle birlikte değerlendirilmesi gerektiği de gözetilerek toplanan tüm delillerin sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve tespiti gerekirken eksik inceleme ile mahkumiyet hükümleri kurulması,
    2-Kabule göre de;
    a-Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 14.11.2017 tarihli, 2017/866 Esas ve 2017/466 Karar sayılı kararında açıklandığı üzere; 5327 sayılı TCK'nin 205. maddesindeki "resmi belgeyi bozmak, yok etmek ya da gizlemek” suçunun oluşabilmesi için resmi bir belgenin içeriğindeki bilgilerin anlaşılamaz, kullanılamaz hale getirilmekle birlikte maddi varlığına dokunulmaksızın ondan faydalanma olanağının imkansız hale getirilmesi suretiyle bozulması veya belgenin maddi varlığına son verilerek yok edilmesi ya da belgenin bütünlüğüne dokunmaksızın hak sahibinin ondan yararlanmasını engelleyecek şekilde gizlenmesi gerekmektedir. Failin bir belgeyi ortadan kaldırmak, bozmak veya gizlemekle elde etmek istediği sonuç, hak sahibinin o belgeden yararlanmasını engellemekten ibarettir. Nitekim, belge ortadan kalkınca veya bozulunca bu yararlanma olanağı kalmayacağından failin elde etmek istediği sonuç da gerçekleşecektir. Gerçek belgenin aslı ortadan kaldırılarak veya bozularak sonuç elde edildiğinde suç da tamamlanmış olur. Belgenin bozulması, yok edilmesi veya gizlenmesinin amacı hak sahibinin suça konu belgeden yararlanmasının önlenmesidir. Diğer bir anlatımla bu suç, hak sahibinin o belgeden yararlanmasını engellemek amacıyla kanıt değeri taşıyan belgelerin ortadan kaldırılması, bozulması ya da gizlenmesi suretiyle oluşacaktır.
    Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; sanığın, katılandan alacağına karşılık aldığı 5000TL bedelli senedin rakam kısmının başına 4 rakamını ekleyip 45000 TL bedelle icraya koyma eyleminde, herhangi bir hakkın kullanımının engellenmemesi nedeniyle resmi belgeyi bozma suçunun unsurlarının oluşmadığı, ancak suça konu belgedeki sahteciliğin aldatıcılık kabiliyetini haiz olduğu anlaşıldığından, TCK'nin 204/1. maddesinde düzenlenen resmi belgede sahtecilik suçunun oluşacağı gözetilmeden yazılı şekilde kurulması,
    b-Suça konu senedin icra takibine konu edildiği tarihin suç tarihi olduğu gözetilmeden ve bu husus araştırılmadan gerekçeli başlığında suç tarihinin 19.09.2012 olarak yazılması yasaya aykırı,
    c-5237 sayılı TCK’nin 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
    Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafisinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nin 321. maddesi uyarınca hükümlerin BOZULMASINA, 21.09.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.








    Hemen Ara