Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2022/4559 Esas 2022/14926 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
11. Ceza Dairesi
Esas No: 2022/4559
Karar No: 2022/14926
Karar Tarihi: 22.09.2022

Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2022/4559 Esas 2022/14926 Karar Sayılı İlamı

11. Ceza Dairesi         2022/4559 E.  ,  2022/14926 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi


    Dairemizin 14.04.2022 tarihli, 2021/16515 Esas ve 2022/6589 Karar sayılı tevdi ilamı
    sonrası suça konu çek aslının gönderildiği, suça konu çek üzerinde heyetimizce yapılan gözlemde; çekin unsurlarının tam olduğu ve aldatıcılık niteliğinin bulunduğu; mütalaanın alındığı oturumda çekin özellikleri ve diğer belgelere ilişkin hususların belirtildiği, sanığın mütalaaya karşı diyeceklerinin sorulduğu ve savunma hakkının kısıtlanmadığı anlaşıldığından, tebliğnamedeki bu hususa ilişkin bozma isteyen düşüncelere iştirak edilmemiştir.
    TCK'nin 158/1-f maddesinde suç oluşturan fiil düzenlenmiştir, TCK'nin 158/1-f son fıkrasında ise bu fiile uygulanacak ceza miktarı belirtilmektedir. Suça konu iddianamede yüklenen suçun unsurlarını oluşturan fiil/fiillerin nelerden ibaret olduğunun hiçbir tereddüte yer bırakmayacak biçimde açıklanmış, sanığa üzerine atılı suçun ne olduğunu hiçbir şüpheye yer vermeyecek şekilde anlatılmıştır. Buna göre, sanığa savunmasını yapabilmeli ve delillerini sunabilme imkanı tanınmıştır. Sanık kime karşı ne şekilde ve hangi fiille suç işlediğini bilmektedir. Cezanın arttırılmasını gerektiren ve sonradan ortaya çıkan bir husus olmadığı gibi suç vasfında da bir değişiklik söz konusu değildir. Kaldı ki; sanığın aşamalardaki savunmasında ve temyiz dilekçesinde, TCK'nin 158/1-f son fıkrası uygulanması nedeniyle savunma hakkı verilmediğine dair bir itirazı da bulunmamaktadır. Dolayısıyla sanığın savunma hakkının kısıtlanmadığı, bu hususta ek savunma verilmesine gerek olmadığı anlaşıldığından, tebliğnamedeki bu husustaki bozma isteyen düşünceye de iştirak edilmemiştir.
    Dairemizce de benimsenen, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 23.01.2018 tarihli, 2017/463 Esas ve 2018/20 Karar sayılı ve 23.01.2018 tarihli, 2015/962 Esas ve 2018/16 Karar sayılı ilamlarında da belirtildiği üzere; hükmolunan adli para cezasının ödenmemesi halinde uygulanacak olan 5275 sayılı Kanun’un 106/3. maddesinde, 28.06.2014 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 6545 sayılı Kanun'un 81. maddesiyle yapılan değişikliğin infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür.
    Yargılamanın hukuka uygun olarak yapıldığı, iddia ve savunmada ileri sürülen hususların gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, hukuka uygun yöntemlerle elde edilen delillerin değerlendirilerek fiilin sanık tarafından işlendiğinin tespit edildiği, suçların vasfının doğru biçimde belirlendiği, cezaların kanuni takdir sınırlarında uygulandığı tüm dosya kapsamından anlaşılmakla, sanığın temyiz nedenleri yerinde görülmediğinden hükümlerin ONANMASINA, 22.09.2022 tarihinde nitelikli dolandırıcılık suçu açısından savunma hakkının kısıtlanıp kısıtlanmadığına dair ön sorun yönünden Başkan vekili ...'ın karşı oyu ve oyçokluğu ile diğer yönlerden ise oy birliğiyle karar verildi.


    KARŞI OY

    Dairemizin 22/09/2022 tarih, 2022/4559 Esas, 2022/14926 Karar sayılı sanık ... hakkında bilişim sistemlerinin banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçundan verilen mahkumiyet hükmünün onanmasına ilişkin çoğunluk görüşüne aşağıdaki sebeplerden katılmıyorum.
    A) TARTIŞMANIN KONUSU:
    Sayın çoğunlukla ortaya çıkan uyuşmazlık sanık hakkında TCK'nin 158/1-f. maddesi sevkiyle kamu davası açılırken iddianamede aynı maddenin son fıkrasına yer verilmemesi halinde (TCK'nin 158/1-f, son maddesinin uygulanması ihtimali binaen CMK'nin 226/1, 2 maddeleri kapsamında ek savunma verilmesinin zorunlu olup olmadığına ilişkindir.
    B) İDDİA:
    Seydişehir Cumhuriyet Başsavcılığının 18/04/2013 tarih 2013/240-59 sayılı iddianamesiyle sanık ... hakkında bilişim sistemlerinin banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçundan kamu davası açılırken TCK'nin 158/1-f maddesine yer verilmiş, buna karşılık atılı eyleme tertip edilen ceza miktarını belirleyen son fıkrasına yer verilmemiştir.
    C) YARGILAMA SÜRECİ:
    Seydişehir Ağır Ceza Mahkemesinin 12/11/2014 tarih 2013/94 Es., 2014/153 sayılı karar ile sanığın TCK'nin 158/1-f, son, 62/1 maddeleri uyarınca 2 yıl 6 ay hapis ve 16.320 TL APC ile cezalandırılması karar verilmiştir.
    Anılan yargılamada TCK'nin 158/1-f, son maddesinin uygulanmasına binaen ek savunma verilmediği gibi iddia makamının esas hakkındaki mütaalasında da 158/1-f, son maddesine yer verilmemiştir.
    D) KONUYA İLİŞKİN YASAL DÜZENLEME:
    1-Sanığın eylemi TCK'nin 158/1-f bendinde bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle, dolandırıcılık suçu olarak tanımlanmıştır.
    Anılan bentte sadece fiilin tanımına yer verilmiş, fiile tertip edilen ceza ise aynı maddenin son fıkrasında üç yıldan on yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası olarak belirlenmiş; ancak, (e), (f), (j), (k) ve (l) bentlerinde sayılan hâllerde hapis cezasının alt sınırının dört yıldan, adli para cezasının miktarının ise suçtan elde edilen menfaatin iki katından az olamayacağı belirtilmiştir.
    2-CMK'nin 226/1 maddesinde; sanık, suçun hukukî niteliğinin değişmesinden önce haber verilip de savunmasını yapabilecek bir hâlde bulundurulmadıkça, iddianamede kanunî unsurları gösterilen suçun değindiği kanun hükmünden başkasıyla mahkûm edilemez şeklinde düzenlemeye yer verilirken 2. fıkrasında ise; cezanın artırılmasını veya cezaya ek olarak güvenlik tedbirlerinin uygulanmasını gerektirecek hâller, ilk defa duruşma sırasında ortaya çıktığında da ek savunma verileceği emredici bir şekilde düzenlenmiştir.
    E) KONUNUN DEĞERLENDİRİLMESİ:
    Bir fiil nedeniyle dava açıldığının kabul edilebilmesi, o fiilin iddianamede açıkça gösterilmesine bağlıdır. Dolayısıyla dava açan belgede (mahkemece kabulüne karar verilmiş iddianame) hem suçun adı, hem eylemi oluşturan olaylar hem de eyleme uygulanacak yasa maddelerinin açık ve duraksamaya yer verilmeksizin belirtilmesi zorunludur.
    İddianamede anlatılan fiilin dışına çıkılarak davaya dâhil edilmeyen bir fiil nedeniyle yargılama yapılması ve bu fiilden dolayı hüküm kurulması davasız yargılama olmaz ilkesinin ihlaline yol açar.
    Bu sebeple iddianamede sadece suç teşkil eden fiilin anlatılması yeterli olmayıp maddi olayın tamamen açıklanması zorunluluk arz etmektedir.
    Başka bir deyişle iddianamenin ayrıntılı olması, yüklenen suçun unsurlarını oluşturan fiilin nelerden ibaret olduğunun hiçbir duraksamaya yer vermeyecek şekilde ortaya konulması gerekmektedir.
    CMK’nın 225 inci maddesinin 2 nci fıkrasına göre mahkeme, fiili nitelendirirken iddia ve savunmalarla bağlı değildir. Dolayısıyla yargılama sürecinde iddianamede gösterilen “fiilin hukuki niteliğinin” değişmesi söz konusu olabilir. Bununla birlikte “cezanın artırılmasını veya cezaya ek olarak güvenlik tedbirlerinin uygulanmasını gerektirecek hâllerin ilk defa duruşma sırasında ortaya çıkması” da mümkündür.
    İddianamede gösterilen fiilin hukuki niteliğinin değişmesi ve cezanın artırılmasını veya cezaya ek olarak güvenlik tedbirlerinin uygulanmasını gerektirecek hâllerin ilk defa duruşma sırasında ortaya çıkması durumlarında CMK’nın “Suçun niteliğinin değişmesi” başlıklı 226 ncı maddesi ile kanun koyucu, sanığa “ek savunma hakkı” verilerek değişen duruma göre bir hüküm kurulmasına imkân sağlamıştır.
    Yukarıda içeriği belirtilen iddianamede TCK'nin 158/1-f maddesinde tanımlanan atılı fiil belirtilmiş, ancak bu fiile uygulanacak hürriyeti bağlayıcı ceza ile adli para cezası miktarlarını belirleyen son fıkrasına yer verilmemiştir.
    Dolayısıyla sanık iddianamede belirtilen sevk maddesi kapsamında kendisine atılı fiili öğrenmekte buna karşılık fiilin yaptırımını teşkil eden cezalar konusunda hiç bilgilendirilmemiştir. Bu noksanlığın CMK 226/1, 2 maddeleri kapsamında ek savunma verilerek tamamlanması gerekirken gözardı edilerek hüküm kurulmuştur.
    F) SONUÇ:
    TCK'nin 158/1-f, son fıkrasının iddianamede yer almaması, iddia makamının esas hakkındaki mütaalasında da ifade edilmemiş olması karşısında, ek savunma da alınmaksızın cezalandırılmasına karar verilmek suretiyle sanığın savunma hakkının kısıtlandığı görüşünde olduğumdan sayın çoğunluğun nitelikli dolandırıcılık suçu yönünden onama yönündeki görüşüne katılmıyorum. 22/09/2022

    Hemen Ara