Esas No: 2020/10669
Karar No: 2022/9555
Karar Tarihi: 26.09.2022
Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2020/10669 Esas 2022/9555 Karar Sayılı İlamı
10. Ceza Dairesi 2020/10669 E. , 2022/9555 K."İçtihat Metni"
Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma
Hüküm : Tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine uyulmaması üzerinemahkûmiyet
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Aralarındaki bağlantı nedeniyle, Dairemizin 2020/9826 sırasında kayıtlı bulunan Adıyaman 1. Ağır Ceza Mahkemesinin, 21/04/2015 gün 2015/119 esas ve 2015/166 karar; Dairemizin 2020/9621 sırasında kayıtlı bulunan Adıyaman 1. Ağır Ceza Mahkemesinin, 21/04/2015 gün 2015/120 esas ve 2015/167 karar ve Dairemizin 2021/6463 esas sırasında kayıtlı bulunan Adıyaman 1. Ağır Ceza Mahkemesinin, 23/02/2016 gün 2016/50 esas ve 2016/90 karar sayılı dosyaları ile birlikte incelendi.
Malatya 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 2013/429 esas sayılı dosyasına ilişkin duruşma davetiyesinin, sanığın bildirdiği son adresine çıkarıldığı, ancak adresten ayrıldığından bahisle bila tebliğ iade edildiği, Malatya 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 20/02/2014 gün 2013/429 esas ve 2014/200 sayılı kararının, sanığın MERNİS adresine 7201 sayılı Tebligat Kanununun 21/2. maddesine göre tebliğ edildiğinin, dolayısıyla tebligatın usule uygun olduğunun anlaşılması karşısında tebliğnamedeki iade düşüncesine iştirak edilmemiştir.
1-Suç tarihi itibariyle yürürlükte bulunan TCK'nın 191. maddesinde sanığa isnat edilen suç için temel ceza miktarının "bir yıldan iki yıla kadar hapis cezası" olarak belirlendiği; hükümden sonra yürürlüğe giren 17/10/2019 tarihli ve 7188 sayılı Kanun'un 24. maddesiyle 5271 sayılı CMK'nın başlığı ile birlikte yeniden düzenlenmiş olan "Basit Yargılama Usulü" başlıklı 251. maddesinin 1. fıkrasında yer alan "Asliye ceza mahkemesince, iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilebilir." şeklindeki düzenlemeye, 7188 sayılı Kanunun geçici 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan "01/01/2020 tarihi itibarıyla kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz." şeklindeki düzenleme ile sınırlama getirilmiş ise de; Anayasa Mahkemesinin 19/08/2020 tarihli 31218 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan, 25/06/2020 tarihli ve 2020/16 esas, 2020/33 karar sayılı iptal kararı ile, "...kovuşturma evresine geçilmiş..." ibaresinin, aynı bentte yer lan "... basit yargılama usulü..." yönünden Anayasa'ya aykırı bulunarak iptaline karar verilmesi sebebiyle kovuşturma evresine geçilmiş olan ve basit yargılama usulü uygulanabilecek dosyalar yönünden 7188 sayılı Kanunun 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan düzenlemenin iptal edildiği anlaşıldığından; Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümesi mümkün olmayıp, Ceza Muhakemesi Kanununda yapılan değişikliklerin ise derhal uygulanması gerekmekle birlikte, basit yargılama usulü uygulanan olaylarda CMK'nın 251. maddesinin 3. fıkrasına göre; " mahkûmiyet kararı verildiği takdirde sonuç ceza dörtte bir oranında indirilir." şeklindeki düzenleme karşısında, Anayasa Mahkemesinin anılan iptal kararının neticeleri itibarıyla maddi ceza hukukuna ilişkin olduğunun ve CMK'nın 251. maddesinin 3.fıkrasında yer alan düzenlemenin sanık lehine sonuç doğurabilecek nitelikte olduğunun anlaşılması karşısında, TCK'nın 7. maddesi ile CMK'nın 251. maddesi hükümleri gözetilmek suretiyle sanığın hukuki durumunun "Basit Yargılama Usulü" yönünden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
2- UYAP sistemi üzerinden yapılan incelemede; sanık hakkında; 26.01.2013 tarihinde işlediği iddia edilen "Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma" suçu nedeniyle 18.02.2013 tarihinde düzenlenen iddianame ile açılan kamu davasında, Malatya 8. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 16.07.2021 gün 2021/371 esas ve 2021/580 sayılı kararı ile TCK’nın 191/1, 62 ve CMK’nın 251/3. maddeleri uyarınca 7 ay 15 gün hapis cezasına hükmedildiği ve hükmün kesinleştiği, temyize konu dosya yönünden ise sanık hakkında, 24/01/2013 tarihli eylemi nedeniyle "Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma" suçundan 12.03.2013 tarihinde iddianame düzenlendiği, iki suç arasında hukuki kesintinin bulunmadığı anlaşılmakla; söz konusu dosyanın aslı veya onaylı örneğinin getirtilip denetime imkan verecek şekilde incelenen dosya arasına konulması ve tüm delillerin değerlendirilerek her iki suçun “bir suç işleme kararının icrası kapsamında” işlenip işlenmediğinin, sanık hakkında TCK’nın 43. maddesinde düzenlenen zincirleme suç hükümlerinin uygulanıp uygulanamayacağının belirlenmesi; zincirleme suç oluşturduğunun kabul edilmesi halinde, ağır sonuç doğuran suç esas alınarak belirlenecek cezanın, TCK'nın 43. maddesi gereğince artırılması ve böylece bulunacak sonuç cezanın, kesinleşen hükümdeki sonuç cezadan “fazla olması halinde” aradaki fark kadar “ek cezaya hükmolunması”, aksi halde “ek ceza verilmesine yer olmadığına" karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün BOZULMASINA, 26.09.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.