Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/5874 Esas 2022/2169 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/5874
Karar No: 2022/2169
Karar Tarihi: 21.03.2022

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/5874 Esas 2022/2169 Karar Sayılı İlamı

11. Hukuk Dairesi         2020/5874 E.  ,  2022/2169 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ

    Taraflar arasındaki davada Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyeti'nce verilen 17.08.2017 gün ve 2017/İHK-3111 sayılı karar, taraf vekilleri tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla, saklanmak üzere tevdi edildiği İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından temyiz incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilmiş olup, dosya için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı/başvuran vekili, müvekkilince dava dışı Yapı-Tek Ünüvar Adi Ortaklığına ihale edilen Ömerler Yer Altı Ocağında 2. Galeri Açma İşine ilişkin inşaatın davalı ... nezdinde İnşaat All Risk Sigorta Poliçesi ile teminat altına alındığını, 01.07.2012 tarihinde A1 galerisinde yangın çıktığını, ilk müdahalenin ardından bahsi geçen galerinin dışarısıyla tüm bağlantısı kesmek için barajla kapatıldığını, barajın ancak 2016 yılının nisan ayında bakanlık onayı ile açılabildiğini ve müvekkilince zararın tespiti için delil tespiti yaptırıldığını, delil tespiti sırasında ancak galerinin ilk 385 metrelik kısmının incelenebildiğini ve bu kısım için oluşan hasarın hesaplandığını ancak galerinin 865 metre uzunluğunda olduğunu kalan 475 metre için de hasarın belirlenmesi gerektiğini ileri sürerek, şimdilik 50.000.- TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, akabinde verdiği ıslah dilekçesiyle ise müddeabihi 3.500.000,00 TL’ye yükseltmiştir.
    Davalı ..., talebin zamanaşımına uğradığını, müvekkilinin davacının onayı ile müteahhit tarafından ibra edildiğini, delil tespit raporunda galerinin işletmeye alındığının bildirildiğini bu nedenle oluşan hasarın genel şartlara göre teminat dışı olduğunu ve davacı tarafından talep edilen tazminatın fahiş olduğunu savunarak, başvurunun reddine karar verilmesini istemiştir.
    Uyuşmazlık hakem heyetince, iddia, savunma ve benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda, başvurunun kısmen kabulü ile, 911.978,34 TL’nin 27.08.2016 tarihinden itibaren işletilecek ticari temerrüt avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
    Karara karşı taraf vekillerince itiraz hakem heyeti nezdinde itirazda bulunulmuştur.
    İtiraz hakem heyetince, yapılan inceleme sonucunda taraf vekillerinin itirazlarının reddine karar verilmiştir.
    Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
    1- Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, kararın gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, İnşaat All Risk Sigortası Genel Şartlarının “Sigorta Bedelinin Tespiti” başlığını taşıyan A.2 ve “Tazminatın Hesabı” başlığını taşıyan B.3 maddesinin 1. fıkrasının 1. bendine göre KDV’nin tazminat kalemlerine dahil olmasına ve uyuşmazlığa konu olan ve yangın sebebiyle kapatılan A1 kömür galerisinin ilgili mevzuat ve teşkil ettiği tehlike sebebiyle Enerji Bakanlığının bu husustaki iznine kadar açılmasının mümkün olmamasından dolayı bu tarihe kadar zararın tespit edilmesine imkan bulunmadığı gözetildiğinde hakem heyetince, zamanaşımı süresinin başlangıç tarihinin doğru olarak tespit edilmiş olmasına ve başvuru tarihi itibariyle zamanaşımı süresinin dolmamış olmasına göre taraf vekillerinin aşağıdaki bentler dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.
    2- Taraf vekillerinin sigorta tazminatının hesaplanmasına ilişkin temyiz itirazlarına gelince, dava, İnşaat All Risk sigortasına dayalı tazminat istemine ilişkin olup, Hakem Heyetince, 2 kişilik bilirkişi kurulu tarafından hazırlanan kök ve ek rapora dayalı olarak başvurunun kısmen kabulüne karar verilmiştir. Ancak, taraflar gerek kök gerekse de ek bilirkişi raporuna karşı esaslı itirazlar ileri sürmüş olup, hakem heyetince, bu itirazları karşılayacak şekilde ek yahut yeni bir bilirkişi raporu alınmadan eksik incelemeye dayalı olarak karar verilmesi isabetli olmadığı gibi, 5684 sayılı Sigortacılık Kanunun “Sigortacılıkta Tahkim” başlığını taşıyan 30. maddesinin 23. fıkrasının atfıyla somut olaya uygulanması gereken 6100 sayılı HMK’nın 267. maddesine aykırı şekilde 2 kişilik bilirkişi heyeti teşekkül ettirilmesi de isabetli değildir.
    Bu itibarla, hakem heyetince, uyuşmazlığın teknik mahiyeti gözetilerek, maden sahası inşasında uzman 3 kişiden oluşan bir bilirkişi heyeti oluşturup, gerektiğinde heyete sigorta uzmanı bilirkişi de eklenerek tarafların itirazlarına cevap veren ve denetime açık yeni bir bilirkişi raporu alınarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı olarak karar verilmesi doğru görülmemiş, itiraz hakem heyeti kararının taraflar yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
    3- Hakem heyetinin kabul şekline göre de, Genel Şartların “Sigorta Bedelinin Tespiti” başlığını taşıyan A.2 maddesinin 2. fıkrası; “Sigorta bedeli, ihale konusu işler için her yıl (var ise o ana kadar yapılmış keşif artışları da dahil olmak kaydı ile) ilgili cari yıl fiyatları ile güncellenen sözleşme bedelinden aşağı olamaz. “ hükmünü haiz olup, davalı vekili, anılan maddeye dayalı olarak ve özellikle de cari yıl fiyatları ile güncellenen sözleşme bedelinin sigorta bedeline eklenmediğini iddia ederek somut olayda eksik sigorta tenzili yapılması gerektiğini savunmuş, ancak, gerek bilirkişi raporunda gerekse de hakem heyeti kararında anılan itiraza bir cevap verilmemiştir. Bu itibarla, genel şartların anılan hükmü, davacı ile müteahhit arasındaki sözleşme ve düzenlenen hakediş raporları gözetilerek davalının bu itirazının değerlendirilmemesi de isabetli görülmemiştir.
    Bunun yanında, hakem heyetince, başvurunun kısmen kabul kısmen reddi sebebiyle her iki taraf lehine de 1/5 oranında nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle başvurucu lehine tam, aleyhine başvuru yapılan sigorta şirketi lehine ise 1/5 oranında nispi vekalet ücretine hükmedilmesi dahi doğru olmayıp, itiraz hakem heyeti kararının, kabul şekli itibariyle anılan hususlar bakımından da davalı yararına bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle ise davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyetinin 17.08.2017 gün ve 2017/İHK-3111 sayılı kararının 2 numaralı bentte açıklanan nedenlerle taraflar yararına, 3 numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı yararına BOZULMASINA, ödedikleri peşin temyiz harcının istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 21/03/2022 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

    KARŞI OY

    Davacı ... ettiren-sigortalı-tarafından Sigortacılık Kanunu 30. maddesine dayalı olarak tahkimde açılmış tazminat davasıdır. İtiraz hakem heyetince dava kabul edilmiş ve Dairemizce yukarıda açıklanan 2 nedenle karar bozulmuştur. Dairenin 2 nolu bozma nedeni yerinde olmakla birlikte, 3. bentteki bozma nedeni Sigortacılık Kanunu'nun ruhuna aykırıdır.
    Sigortacılık Kanunu'nun genel gerekçesinin 2. paragrafında da açıklandığı üzere "yargı sürecinin uzun zaman alması ve masraflı olması, sigortalıların mağduriyetine neden olmakta ve zararın telafisi uzun zaman aldığından sigortanın varolma amacına aykırılık oluşmaktadır. Bu nedenle sigortalılar bazı uyuşmazlıklarda, riski üstlenen tarafın (sigortacının) haksızda olsa önerdikleri tazminatı kabul etmek zorunda kalmaktadır. Bu durum sigortacılık sektörüne duyulan güveni sarsan bir faktör olarak karşımıza çıkmaktadır. Öncelikle riski üstlenen taraf açısından kararların belli bir miktara kadar bağlayıcı olması dikkate alınarak..., sigortalıların, sistemin tarafsızlığına olan güveninin sağlanması ile mümkün olabilecektir... Tahkim komisyonuna başvuru için öncelikle sigorta şirketine ya da riski üstlenen tarafa başvurulması ve kişinin talebinin kısmen veya tamamen olumsuz sonuçlandığının belgelenmiş olması şartı aranmıştır. Sistemin gereksiz kullanımından kaçınmak amacıyla başvuruda bulunacak SİGORTA ETTİRENLER veya SİGORTA SÖZLEŞMESİNDEN MENFAAT SAĞLAYAN KİŞİLERDEN müsteşarlıkça belirlenen oranda CÜZ'İ bir ücret alınması tasarlanmıştır."
    Bu genel gerekçe ile sigortacılık sisteminin sigortalı-sigorta ettiren menfaat sağlayanların teminatlara kısa sürede ve cüz'i bir masrafla ulaşabilmesi olanağının tanındığı kabul edilmektedir.
    Kanun'un 30/17. maddesinde de "TALEBİ KISMEN YA DA TAMAMEN REDDEDİLENLER" aleyhine hükmedilecek vekalet ücretinin, AAÜT'de belirlenen ücretin beşte biri olacağı kabul edilmiştir. Sigorta tahkim sistemine başvuranlar daima ve yukarıdaki gerekçede açıklandığı gibi sigorta ettirenlerle sigortadan menfaat sağlayanlardır. Sigorta şirketlerinin komisyona başvurusu söz konusu olmaz. Şirketlerin, sigortalıların başvurularını kısmen veya tamamen reddetme olanağı bulunması nedeniyle tahkimde dava yoluna başvurmaları gerekmemektedir. Nitekim Daireye intikal eden tüm tahkim dosyalarının davacıları sigorta ettiren-sigortadan menfaat sağlayanlardır. Sigortacı tarafından talepleri kısmen ya da tamamen reddedilenlerde aynı kişilerdir.
    O halde Kanun koyucunun amacının sigortalı-sigorta ettirenleri korumak olduğu gerek Kanun gerekçesinden gerekse Kanun'un 30/17. maddesinden açıkça anlaşılmaktadır. Aksi düşünülmüş olsaydı çok basit şekilde "sigortacılık tahkiminde taraflar aleyhine AAÜT'sinde öngörülen ücretin beşte biri oranında ücreti vekalet verilir." ibaresi öngörülürdü. Bu nedenle Kanun koyucunun sigorta ettireni koruma amacıyla 30/17. maddesindeki düzenlemeyi getirdiği, sigorta şirketi açısından bir koruma düşüncesi taşımadığı, bu nedenle Daire çoğunluğunun Kanun'un her iki taraf açısından, beşte bir ücreti vekalet takdiri gerektiği yönündeki bozma gerekçesine katılmıyorum.

    Hemen Ara