Esas No: 2019/9990
Karar No: 2022/15107
Karar Tarihi: 27.09.2022
Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2019/9990 Esas 2022/15107 Karar Sayılı İlamı
11. Ceza Dairesi 2019/9990 E. , 2022/15107 K.Özet:
Sanığın mağdurun çek hesabından alınan suça konu çeki düzenleyerek amcasının oğlu olan başka bir kişinin borcundan dolayı katılana verdiği iddiasıyla resmi belgede sahtecilik suçundan açılan davada, Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun belirttiği üzere, resmi belgede sahtecilik suçlarında korunan hukuki yararın kamu güveni olduğu, eylemin belirli bir kişinin zararına olarak işlenmesi halinde bu kişinin mağdur değil, suçtan zarar gören olacağı, suçun işlenmesi ile kamu güveninin sarsılması dışında, bir veya birden fazla kişi de haksızlığa uğrayıp, suçtan zarar görmesi halinde dahi, suçun mağdurunun toplumu oluşturan bireylerin tamamının, diğer bir ifadeyle kamunun olduğuna dair kabulünün etkilenmeyeceği belirtilmiştir. Eylemlerinin aynı suç işleme kararına bağlı olarak zincirleme biçimde resmi belgede sahtecilik suçunu oluşturup oluşturmadığının değerlendirilebilmesi için sanık hakkında benzer eylemleri nedeniyle Yargıtay (Kapatılan) 15. Ceza Dairesi tarafından onanan mahkumiyet hükümlerinin bulunduğu dosyaların incelenmesi gerektiği belirtilmiştir. Suça konu çekin zorunlu unsurlarının bulunup bulunmadığı ve aldatma niteliği olup olmadığının belirlenmesi gerektiği ve TCK’nin 53. maddesine ilişkin uygulamanın yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması ifade edilmiştir.
Kanun maddeleri:
- 5237 sayılı TCK'nin “Kamu Güvenine Karşı Suçlar” bölümü
- TCK’nin 43. maddesi
- 1412 sayılı CMUK'nin 321. maddesi
- 5271 sayılı CMK'nin 217/1. maddesi
- TTK'da belirtilen zorunlu unsurlar.
-
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
Sanık hakkında, aynı zamanda kayınpederi olan mağdur ...’a ait çek hesabından alınan suça konu çeki, çek keşide etmeye yetkisi olmadığı halde düzenleyerek amcasının oğlu olan ... ...’in borcundan dolayı katılan ...’a verdiği iddiasıyla açılan kamu davasında;
1) Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 22.04.2014 tarih, 2013/11-397 Esas ve 2014/202 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere, 5237 sayılı TCK'nin “Kamu güvenine karşı suçlar” bölümünde düzenlenen ve belgenin gerçeğe aykırı olarak düzenlenmesi ile kamu güveninin sarsıldığı kabul edilerek suç sayılıp yaptırıma bağlanan “resmi belgede sahtecilik” suçlarında korunan hukuki yararın kamu güveni olduğu, suçun işlenmesi ile kamu güveninin sarsılması dışında, bir veya birden fazla kişi de haksızlığa uğrayıp, suçtan zarar görmesi halinde dahi, suçun mağdurunun toplumu oluşturan bireylerin tamamının, diğer bir ifadeyle kamunun olduğuna dair kabulünün etkilenmeyeceği, eylemin belirli bir kişinin zararına olarak işlenmesi halinde bu kişinin mağdur değil, suçtan zarar gören olacağının kabulü gerekeceği ve 5237 sayılı TCK'nin 43. maddesi uyarınca, "bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla ya da aynı suçun birden fazla kişiye karşı tek bir fiille işlenmesi" durumunda zincirleme suç hükümlerinin uygulanmasının mümkün olduğu da gözetilerek, açıklanan ilkeler doğrultusunda; yapılan UYAP sorgusunda, sanık hakkında benzer eylemleri nedeniyle Yargıtay (Kapatılan) 15. Ceza Dairesi tarafından onanan Gebze 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2011/389 Esas ve 2013/228 Karar sayılı, Sakarya 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2013/300 Esas ve 2014/207 Karar sayılı ilamları ile resmi belgede sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçlarından mahkumiyet hükümlerinin bulunduğunun anlaşılması karşısında; eylemlerinin aynı suç işleme kararına bağlı olarak zincirleme biçimde resmi belgede sahtecilik suçunu oluşturup oluşturmadığının değerlendirilebilmesi için dosyaların ve varsa tespit edilebilen benzer nitelikteki dosyalarının aslı ya da onaylı örneklerinin getirtilip incelendikten sonra, sonradan sübutu kabul edilen eylemleri nedeniyle zincirleme suça ilişkin hükümlerin uygulanarak tayin olacak cezadan kesinleşmiş önceki cezaların Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 15.03.2016 tarihli, 2014/847 Esas ve 2016/128 Karar sayılı ilamında belirlediği ilkeler uyarınca mahsup edilmesi gerekeceği de dikkate alınarak, sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerektiği gözetilmeden eksik inceleme ve araştırma ile hüküm kurulması,
2) Belgede sahtecilik suçlarında aldatma niteliğinin bulunup bulunmadığının takdirinin hakime ait olduğu gözetilerek ve 5271 sayılı CMK'nin 217/1. maddesi de dikkate alınarak, suça konu çek aslının duruşmaya getirtilip, denetime olanak verecek şekilde dosya içine konularak, incelenmek suretiyle özelliklerinin duruşma tutanağına yazılması, TTK’da belirtilen zorunlu unsurlarının bulunup bulunmadığı ve aldatma niteliği olup olmadığı belirlenerek kararda tartışılması, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri yerine, eksik inceleme ile karar verilmesi yasaya aykırı,
3) Kabule göre de; TCK’nin 53. maddesine ilişkin uygulamanın, Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nin 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, 27.09.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.