Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/5389 Esas 2022/2237 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/5389
Karar No: 2022/2237
Karar Tarihi: 22.03.2022

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/5389 Esas 2022/2237 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davacı, davalıdan 217.888,60 TL alacağı olduğunu ileri sürerek dava açmıştır. Alacağı temlik etmek suretiyle ödemiş olan davalı ise, dava dışı belediyenin yazılı izni olmadan hakedişlerin temlik edilemeyeceği gerekçesiyle alacağı kabul etmemiştir. Mahkeme, yapılan inceleme sonucunda temliknamenin geçersiz olduğunu ve davalının davacıya borçlu olduğuna karar vermiştir. Ancak Yargıtay 13. HD, davanın kabulünü yanlış bulmuş ve hükmün bozulmasına karar vermiştir. Borçlar Kanunu'nun 193. maddesi gereği garanti yükümlülüğü, temlik edenin kanıtladığı alacak miktarına göre doğar ve teminat amacıyla yapılan temlik ivazlı ise yalnızca belirtilen miktar kadar tahsil kararı verilir.
Kanun Maddeleri:
- Borçlar Kanunu'nun 193. maddesi (temlikin garanti yükümlülüğü)
11. Hukuk Dairesi         2020/5389 E.  ,  2022/2237 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ

    Taraflar arasında görülen davada İskenderun Asliye Ticaret Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 13.02.2020 tarih ve 2019/65 E. - 2020/55 K. sayılı kararın duruşmalı olarak Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 22.03.2022 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davalı vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı, davalıdan 217.888,60 TL alacağı olduğunu, bu alacağın ödenmemesi üzerine davalı hakkında başlattıkları icra takibinde davalının Adana Büyükşehir Belediyesinden olan alacağını temlik etmek sureti ile ödediğini ileri sürerek itiraz ettiğini, ancak itirazın haksız olduğunu, dava dışı Belediyenin davalı ile aralarındaki sözleşme gereği izinleri olmaksızın hakedişlerin başkasına devir ve temlik edilemeyeceği gerekçesi ile temliknameyi kabul etmediğini, ayrıca davalının yetki itirazının da yerinde olmadığını ileri sürerek itirazın iptaline ve inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.
    Davalı vekili, davacının davalı müvekkilinden herhangi bir alacağının mevcut olmadığını yapılan icra takibinin ve açılan iş bu davanın taraflar arsındaki temlikname gereğince maddi temelinin olmadığı, husumetin temlik borçlusu Adana Büyükşehir Belediyesine karşı başlatılması gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne dair verilen kararın davalı vekilince temyizi üzerine karar Yargıtay 13. HD’nin 2018/4563 E-2018/9300 K. sayılı ve 11/10/2018 tarihli kararı ile asliye ticaret mahkemelerinin görevli olduğu gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir.
    Mahkemece, uyulan bozma ilamı ve yapılan yargılama sonunda, taraflar arasındaki 28.12.2012 tarihli temliknamenin; davalı ile dava dışı Adana Büyükşehir Belediyesi arasında imzalanan ve yapım işleri sözleşmesinin 11.5 maddesine göre yüklenicinin hakediş alacağının idarenin ancak yazılı izni ile başkasına temlik edebileceği hüküm altına alındığı ve davalının dava dışı idareden yazılı bir izin aldığına dair dosyaya bir belge ibraz edilmediğinden davacı ve davalı arasında imzalanan 28/12/2012 tarihli temliknamenin geçersiz olduğu, alacağın temlikinin hukuki niteliği itibariyle borç sözleşmesi olması sebebiyle davalının davacıya olan borcunu temlik sözleşmesinin imzalanması ile ödemiş sayılmayacağı, temlik sözleşmesindeki alacak davacı tarafından tahsil edilemediğinden davalının davacıya olan borcunun itfa edilmediği, alacağın temliki hükümsüz bulunduğundan davalının bu borcundan kurtulduğundan bahsedilemeyeceği ve davalının borcunu başka türlü ifa ettiğine dair de dosyada bir delil bulunmadığından davalının davacıya borçlu olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Karar davalı vekilince temyiz edilmiştir.
    Dava, temlik sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili amaçlı yapılan ilamsız icra takibine yönelik itirazın iptali davasıdır.
    Alacağın temliki, ifa, bağışlama sebebiyle yapılacağı gibi, alacağın tahsili veya teminat amacıyla da yapılır. Borcun teminatı olmak üzere bir alacağını rehnedeceği yerde bu alacağı temlik edebilir ki, buna teminat amacıyla temlik denir (Ahmet M.Kılıçoğu, Borçlar Hukuku Genel Hükümler 24.Basım S.1002). Alacağı temlik edenin, alacağı temlik alana karşı, alacağın varlığı veya sağlamlığı (borçlunun ödeme gücü) konularında hangi şartlarla garanti yükümlülüğü altına gireceği, devrin ivazlı veya ivazsız olmasına göre düzenlenmiştir. Alacağın temlikinin ivazsız yapıldığı hallerde, temlik edenin hiçbir garanti yükümlülüğü yoktur. Temlik ivaz karşılığı yapılmış ise, temlik eden, alacağı temlik alana karşı alacağın varlığını ve borçlunun ödeme gücünü garanti etmiş sayılır. Garanti yükümlülüğü, alacağı temlik alanın alacağı tahsil edememesi halinde garanti yükümlüsüne başvurma imkanı verir (TBK.m.193).
    Bu açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde, taraflar arasında 28.12.2012 tarihli temlikname düzenlendiği, bu temlikname ile davacının doğmuş ve doğacak alacaklarına karşılık davalının Adana Büyükşehir Belediyesi'ndeki alacağının 500.000,00 TL'lik kısmının temlik edildiği, ancak dava dışı belediye ile davalı arasında imzalanan sözleşmede akdi temlik yasağının bulunduğu anlaşılmıştır. Davaya konu temlik teminat amacıyla yapıldığından davacı, temlikin ivazlı olup olmadığını, başka bir anlatımla neyin teminatı olduğunu, davalıdan ne kadar alacaklı olduğunu kanıtlamak zorundadır. Davalının garanti yükümlülüğü ancak, davacının kanıtladığı alacak miktarına göre doğar. Böylece davacının alacağının miktarı belirlenip, temlikin ivazlı olduğu sonucuna varılması durumunda garanti yükümlülüğü kapsamında, temlik sözleşmesinde yazılı miktarı geçmemek üzere tahsil kararı verilmesi gerekirken, yetersiz gerekçe ve eksik inceleme ile davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, takdir olunan 3.815,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 22/03/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara