Esas No: 2020/20922
Karar No: 2022/9671
Karar Tarihi: 28.09.2022
Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2020/20922 Esas 2022/9671 Karar Sayılı İlamı
10. Ceza Dairesi 2020/20922 E. , 2022/9671 K."İçtihat Metni"
Adalet Bakanlığının, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan sanık ... hakkındaki Bakırköy 26. Asliye Ceza Mahkemesinin 05/03/2020 tarihli ve 2019/558 esas, 2020/158 sayılı kararının kanun yararına bozulması istemi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 09/11/2020 tarihli ihbar yazısı ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı.
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
A-) Konuyla İlgili Bilgiler:
1- Şüpheli ... hakkında, 06/06/2018 tarihinde işlediği iddia olunan kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan soruşturma sonucunda; 23/10/2018 tarihli ve 2018/82238 soruşturma, 2018/2432 sayılı karar ile, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/2. maddesi gereğince beş yıl süre ile kamu davası açılmasının ertelenmesine, aynı Kanun’un 191/3. maddesi gereğince bir yıl süre ile denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına, erteleme süresi içerisinde kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi ya da tekrar kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması durumunda hakkında kamu davası açılacağının ihtarına karar verildiği, erteleme kararında itiraz kanun yolu, mercii ve süresinin gösterildiği, erteleme kararının şüphelinin beyan ettiği adresine değil MERNİS adresine MERNİS şerhi düşülmeden tebliğe çıkarıldığı, şüpheliye 12/11/2018 tarihinde 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 21/1. maddesine göre tebliğ edildiği, tedbirin infazı için 07/03/2019 tarihinde Bakırköy Denetimli Serbestlik Müdürlüğüne gönderildiği,
2- Bakırköy Denetimli Serbestlik Müdürlüğünün 01/04/2019 tarihli ve 2019/3001 DS sayılı çağrı yazısının şüphelinin bildirdiği adresine tebliğe çıkarıldığı, adreste tanınmadığından bahisle bilatebliğ iade edilmesi üzerine çıkarılan tebligatın 13/05/2019 tarihinde aynı konutta oturan babası Mustafa Tümer imzasına tebliğ edildiği, müdürlüğe başvurmaması nedeniyle uyarı yazısı 24/06/2019 tarihinde aynı konutta oturan babası Mustafa Tümer imzasına tebliğ edildiği, şüphelinin müdürlüğe başvurmaması nedeniyle dosya kapatılarak Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiği,
3- Erteleme kararı kaldırılarak Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının 14/10/2019 tarihli ve 2018/82238 soruşturma, 2019/33294 esas, 2019/23778 sayılı iddianamesi ile Bakırköy 26. Asliye Ceza Mahkemesine kamu davası açıldığı,
4- Şüphelinin 17/05/2019 tarihinde yeniden uyuşturucu madde ile yakalanması üzerine başlatılan soruşturma sonunda, Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının 27/11/2019 tarihli ve 2019/111417 soruşturma, 2019/39540 esas, 2019/28184 sayılı iddianamesi ile Bakırköy 26. Asliye Ceza Mahkemesine birleştirme talepli kamu davası açıldığı, Bakırköy 26. Asliye Ceza Mahkemesinin 13/12/2019 tarihli ve 2019/634 esas, 2019/771 sayılı kararı ile davanın 2019/558 esas sayılı dava ile birleştirilmesine karar verildiği,
5- Bakırköy 26. Asliye Ceza Mahkemesinin kanun yararına bozma istemine konu 05/03/2020 tarihli ve 2019/558 esas, 2020/158 sayılı kararı ile; sanığın tebligatlardan haberdar olmadığı, bu nedenle ısrar şartının gerçekleşmediği gerekçesiyle kamu davasının düşmesine ve denetimli serbestlik tedbirinin devamına karar verildiği,
Anlaşılmıştır.
B-) Kanun Yararına Bozma İstemi:
Kanun yararına bozma istemi ve ihbar yazısında;
“Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek, bulundurmak ve kullanmak suçundan şüpheli ... hakkında yapılan soruşturma evresi sonunda, Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 23/10/2018 tarihli ve 2018/82238 soruşturma, 2019/33294 sayılı kamu davasının açılmasının ertelenmesine ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına dair kararı müteakip, sanığın denetimli serbestlik tedbirine uymadığı gerekçesiyle kamu davası açılması üzerine yapılan yargılama sonunda, kovuşturma şartının gerçekleşmediğinden bahisle sanık hakkında açılan kamu davasının düşürülmesine ilişkin Bakırköy 26. Asliye Ceza Mahkemesinin 05/03/2020 tarihli ve 2019/558 esas, 2020/158 sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/2. maddesinde, "Bu suçtan dolayı başlatılan soruşturmada şüpheli hakkında ... beş yıl süreyle kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilir.", 191/3. maddesinde "Erteleme süresi zarfında şüpheli hakkında asgari bir yıl süreyle denetimli serbestlik tedbiri uygulanır." ve 191/4-a maddesinde "Kişinin, erteleme süresi zarfında; a) Kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi,...hâlinde, hakkında kamu davası açılır." şeklindeki ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 223/1. maddesinde, “Duruşmanın sona erdiği açıklandıktan sonra hüküm verilir. Beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, mahkûmiyet, güvenlik tedbirine hükmedilmesi, davanın reddi ve düşmesi kararı, hükümdür.” ve aynı maddenin 8. fıkrasında yer alan, "Türk Ceza Kanunu'nda öngörülen düşme sebeplerinin varlığı ya da soruşturma veya kovuşturma şartının gerçekleşmeyeceğinin anlaşılması hallerinde, davanın düşmesine karar verilir. Ancak, soruşturmanın veya kovuşturmanın yapılması şarta bağlı tutulmuş olup da şartın henüz gerçekleşmediği anlaşılırsa; gerçekleşmesini beklemek üzere, durma kararı verilir. Bu karara itiraz edilebilir." şeklindeki düzenlemeler nazara alındığında;
Sanık hakkındaki kamu davasının açılmasının ertelenmesine yönelik karar kesinleşmemesi halinde düşme kararı verilemeyeceği, aksi halde uyuşturucu madde kullanmak suçundan bir daha kovuşturma yapılmasının mümkün olmayacağı, bu halde kamu davasının açılması bir şarta (yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etme şartına) bağlanmış olduğundan, mahkemece kovuşturma şartının gerçekleşmediği kanaatine varılması durumunda, benzer bir olaya ilişkin olarak Yargıtay 20. Ceza Dairesinin 14/09/2015 tarihli ve 2015/8259 esas, 2015/3572 karar sayılı ilâmında da belirtildiği üzere, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 223/8-2. cümlesi uyarınca durma kararı verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilerek Bakırköy 26. Asliye Ceza Mahkemesinin 05/03/2020 tarihli ve 2019/558 esas, 2020/158 sayılı kararının kanun yararına bozulması istenilmiştir.
C-) Konunun Değerlendirilmesi:
Sanık ... hakkında, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan yapılan soruşturma sonunda, Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığınca 23/10/2018 tarihli ve 2018/82238 soruşturma, 2018/2432 sayılı kamu davasının açılmasının beş yıl süre ile ertelenmesine ve erteleme süresi içinde bir yıl süre ile tedavi ve denetimli serbestliktedbiri uygulanmasına karar verildiği, şüphelinin kendisine yüklenen yükümlülüklere ve uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar ettiği gerekçesiyle erteleme kararının kaldırılarak kamu davası açılması üzerine yapılan yargılama sonucunda, Bakırköy 26. Asliye Ceza Mahkemesinin 05/03/2020 tarihli ve 2019/558 esas, 2020/158 sayılı kararı ile, tebligatların usulsüz olması nedeniyle kovuşturma şartının gerçekleşmediği gerekçesi ile kamu davasının düşmesine karar verildiği anlaşılmıştır.
Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı ile denetimli serbestlik müdürlüğü tarafından çıkarılan uyarı kağıdının şüphelinin bilinen adresine değil MERNİS adresine “mernis” şerhi düşülmeden tebliğe çıkarıldığı, 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 10/2. madde ve fıkrasının, “Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.” hükmü ile gerçek kişilere yapılacak tebligat ile ilgili olarak iki aşamalı bir yöntem benimsenmiş olması karşısında, öncelikle bilinen en son adres esas alınarak, 7201 sayılı Kanun'un 21/1. maddesine göre normal tebligat çıkarılıp, çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi halinde, aynı Kanun'un 21/2. maddesi uyarınca adres kayıt sistemindeki adres bilinen en son adres olarak kabul edilerek, mercii tarafından tebligata 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 23/1-8 ve Tebligat Kanunu'nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesi hükümlerine göre, “Tebligat çıkarılan adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğundan, tebliğ imkansızlığı durumunda, tebligatın, Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesine göre bu adrese yapılması” gerektiğine dair şerh düşülerek tebliğ işlemlerinin tamamlanması gerektiği,
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/2. maddesinde, "Bu suçtan dolayı başlatılan soruşturmada şüpheli hakkında ... beş yıl süreyle kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilir.", 191/3. maddesinde "Erteleme süresi zarfında şüpheli hakkında asgari bir yıl süreyle denetimli serbestlik tedbiri uygulanır." ve 191/4-a maddesinde "Kişinin, erteleme süresi zarfında; a) Kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi, ...hâlinde, hakkında kamu davası açılır." şeklindeki ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 223/1. maddesinde, “Duruşmanın sona erdiği açıklandıktan sonra hüküm verilir. Beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, mahkûmiyet, güvenlik tedbirine hükmedilmesi, davanın reddi ve düşmesi kararı, hükümdür.” ve aynı maddenin 8. fıkrasında yer alan, "Türk Ceza Kanunu'nda öngörülen düşme sebeplerinin varlığı ya da soruşturma veya kovuşturma şartının gerçekleşmeyeceğinin anlaşılması hallerinde, davanın düşmesine karar verilir. Ancak, soruşturmanın veya kovuşturmanın yapılması şarta bağlı tutulmuş olup da şartın henüz gerçekleşmediği anlaşılırsa; gerçekleşmesini beklemek üzere, durma kararı verilir. Bu karara itiraz edilebilir." şeklindeki düzenlemeler dikkate alındığında; mahkemece tebligatların usulsüz olduğu gerekçesi ile düşme kararı verilemeyeceği, düşme kararı verilmesi halinde bu suçtan bir daha kovuşturma yapılmasının mümkün olmayacağı, bu halde kamu davasının açılması bir şarta (yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etme şartına) bağlanmış olduğundan, mahkemece kovuşturma şartının gerçekleşmediği kanaatine varılması durumunda, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 223/8-2. cümlesi uyarınca kamu davası hakkında “durma kararı” verilerek, denetimli serbestlik tedbirinin infazına devam edilmesi için dosyanın Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden “kamu davasının düşmesine” ve dosyanın kesin olarak sonuçlandırılması ve davanın esasını çözen düşme kararıyla yargılama sonlandırıldıktan sonra, sanki durma kararı verilmişcesine, “kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararında yer alan denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasının sürdürülmesine, kararın kesinleşmesinden sonra bu hususta yazı yazılmasına” karar verilerek hükmün karıştırılmasının kanuna aykırı olduğu anlaşıldığından; Mahkemesince açılan kamu davası hakkında kovuşturma şartı gerçekleşmediğinden “durma kararı” verilerek, şüpheli hakkında kamu davasının açılmasının ertelenmesine ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin kararın infazının sonucunun beklenilmesi gerektiği gözetilmeden, kamu davasının düşmesine karar verilmesi kanuna aykırı olup sanık lehine verilmiş olan ve davanın esasını çözen bu karardan dolayı yeniden yargılama yapılmamak ve aleyhe sonuç doğurmamak üzere, hukuka aykırılığa işaret edilerek kanun yararına bozma isteminin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
D) Karar:
Açıklanan nedenlerle; kamu davası hakkında 5271 sayılı CMK’nın 223/8-2. cümlesi uyarınca “durma” kararı verilerek, şüpheli hakkında kamu davasının açılmasının ertelenmesine ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin kararın, usulüne uygun bir şekilde tebliğ edilmesinin sağlanması ve usulüne uygun şekilde kesinleştirilmesini takiben geçerli tebligat işlemleri yapılarak denetimli serbestlik kararının infazının sonucunun beklenilmesi gerektiği gözetilmeden, kamu davasının “düşmesine” karar verilmesi kanuna aykırı olup kanun yararına bozma istemi yerinde görüldüğünden, Bakırköy 26. Asliye Ceza Mahkemesinin 05/03/2020 tarihli ve 2019/558 esas, 2020/158 sayılı kararının 5271 sayılı CMK'nın 309. maddesinin 3. fıkrası gereğince kanun yararına BOZULMASINA, aynı Kanun'un 309. maddesinin 4. fıkrasının (c) bendi uyarınca aleyhte sonuç doğurmayacak ve yeniden yargılamayı gerektirmeyecek şekilde gerekli işlemin yapılması için, dosyanın Adalet Bakanlığına iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine, 28/09/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.