Esas No: 2017/2698
Karar No: 2018/1096
Karar Tarihi: 16.05.2018
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/2698 Esas 2018/1096 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Üçüncü kişinin İcra ve İflas Kanunu’nun 96. ve devamı maddeleri uyarınca açtığı istihkak davasında, davacı üçüncü kişi haczin kaldırılmasını talep etmiştir. Mahkeme, davalı alacaklının mülkiyet karinesinin aksini kanıtlayamadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar vermiştir. Özel Daire tarafından bozulan kararın ardından yapılan yeniden yapılan yargılama sonrasında dosya Hukuk Genel Kurulu'na gelmiştir. Hukuk Genel Kurulu, davacının mahcuzlarla ilgili yeterince argüman sunduğu, bilirkişi raporunda da mallarla meşru ilişkiyi hükümden düşüren kesin bir ifade bulunmadığı, davalının ise borçlunun yeterli ispatını sunmadığı gerekçesiyle yerel mahkemenin kararına direnmesine karar vermiştir.
İİK 96 ve devamı maddeleri davacının açtığı istihkak davasının temelini oluşturduğu için mahkemenin bu kanun maddelerine uygun şekilde karar vermesi gereklidir.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki “istihkak” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İstanbul 9. İcra (Hukuk) Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 12.05.2011 gün ve 2009/257 E., 2011/556 K. sayılı karar davalı-alacaklı ... Tekstil San. ve Tic. A.Ş vekili tarafından temyiz edilmekle Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 25.02.2013 gün ve 2012/15859 E., 2013/2249 K. sayılı kararı ile bozulmuş, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Tekstil San. ve Tic. A.Ş) vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava üçüncü kişinin İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK.) 96. ve devamı maddeleri uyarınca açtığı istihkak istemine ilişkindir.
Davacı üçüncü kişi vekili davalı alacaklı vekilinin davalı borçlu aleyhine yapmış olduğu takip nedeni ile 10.01.2009 günü yapılan hacze konu gayrimenkullerden tutanağın 6. ve 8. sırasındaki mahcuzların Yapı Kredi Finansal Kiralama Anonim Ortaklığından finansal kiralama sözleşmesi ile kiralandığını, diğerlerinin ise üçüncü kişi şirkete ait faturalı eşyalar olduğunu, borçlunun mahcuzlarla ilgisinin bulunmadığı gibi farklı bir alanda ve adreste faaliyet gösterdiğini belirterek istihkak iddiasının kabulü ile haczin kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı alacaklı vekili davacının sunduğu kira sözleşmesine göre borçlunun da haciz adresinde faaliyet gösterdiğini, söz konusu adreste borçluya ait çok sayıda belgenin de bulunduğunu ve istihkak iddiasının kanıtlanamadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı borçlu yapılan tebligata rağmen cevap dilekçesi sunmamış, duruşmalara katılmamıştır.
Mahkemece davacı üçüncü kişinin, haczin yapıldığı yerde 2006 yılından beri faaliyet gösterdiği, ticaret sicil kaydı ile elektrik, telefon, doğalgaz aboneliklerinin bu durumu doğruladığı, borçlunun ise farklı bir yerde faaliyet gösterdiği, mülkiyet karinesinin üçüncü kişi yararına olduğu, ispat yükü altında olan alacaklının mülkiyet karinesinin aksini kanıtlayamadığı gerekçesi ile davanın kabulü ile haczin kaldırılmasına karar verilmiştir.
Davalı alacaklı vekilinin temyizi üzerine hüküm, Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde açıklanan gerekçelerle bozulmuştur.
Yerel Mahkemece bilgi ve kayıtlara istinaden uzun süredir burada etkinlikte bulunmasının ispat külfetinin davalıda olmasını zorunlu kıldığı, ispat külfeti kendisinde olmamasına rağmen davacının mahcuzlarla ilgili yeterince argüman sunduğu, bilirkişi raporunda da mallarla meşru ilişkiyi hükümden düşüren kesin bir ifade bulunmadığı, davalının davacı ile borçlunun ittifak ederek alacaklıları karşılıksız bıraktığına ilişkin tezi meşru, haklı, kabul edilebilir delillerle ortaya koyup kanıtlaması gerektiği, olanak ve kolaylık olmasına rağmen davalının bu edimini teksif ilkesi uyarınca belirlenen zaman dilimi içerisinde mahkemeye sunmadığı, yalnızca iddia ile yetindiğinden mahkemece ikna edici bulunmadığı gerekçeleri ile direnme kararı verilmiştir.
Direnme kararı davalı alacaklı ... Tekstil San. ve Tic. A.Ş. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık: somut olay bakımından İİK 97/a maddesindeki mülkiyet karinesinin aksinin, davacı üçüncü kişi tarafından mı yoksa davalı alacaklı tarafından mı ispat edilmesi gerektiği, burada varılacak sonuca göre istihkak iddiasının kanıtlanıp kanıtlanamadığı noktasında toplanmıştır.
Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında işin esasına geçilmeden önce temyiz isteminde bulunan davalı alacaklı ... Endüstriyel Ürünler San. ve Tic. A.Ş. vekilinin 21.07.2014 havale tarihli gerekçesiz temyiz dilekçesini sunduğu ve 21.07.2014 tarihli harç makbuzuna göre maktu harç yatırdığı, yerel mahkemece gerekçeli karar ile birlikte gönderilen tebligata “gerekçeli temyiz dilekçesinin, temyiz için gerekli posta masraflarının, 1.921,15 TL noksan yatırılan nispi karar harcının tebliğden itibaren 1 haftalık kesin süre içinde mahkemenin yazı işleri müdürüne ibraz etmesi aksi takdirde temyiz talebinden vazgeçmiş sayılacağı” ihtarının eklendiği, tebligatın 03.09.2014 tarihinde davalı alacaklı vekilinin daimi çalışanına tebliğ edildiği, davalı alacaklı vekilinin 22.09.2014 havale tarihli mahsup dilekçesi ile dosyanın bu hâli ile Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna gönderilmesini talep ettiği ve mahkemece bir karar verilmeden dosyanın temyiz incelemesi amacıyla gönderildiği anlaşıldığından, davalı alacaklı vekilinin tamamlanması istenen temyiz harcının daha önce yatırılan harçtan mahsup edilmesi talebi ve temyiz isteminden vazgeçmiş sayılıp sayılmadığı konusunda mahkemece bir karar verilmesi gerekip gerekmediği hususu ön sorun olarak tartışılmıştır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu"nun (HMK) Geçici 3. maddesi gereğince hâlen yürürlükte olan, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 434"üncü maddesi ile ilgili 25.01.1985 gün ve 5/1 sayılı YİBK hükmü gereğince, temyiz isteği dilekçenin temyiz defterine kaydedildiği tarihte yapılmış sayılır ve temyiz dilekçesi verilirken gerekli harç ve giderlerin tamamı ödenir. Temyiz harç ve giderlerinin eksik ödenmiş veya hiç ödenmemiş olduğunun sonradan anlaşılmış bulunması hâlinde, kararı veren hâkim tarafından yedi günlük kesin süre tanınarak, bu süre içerisinde tamamlanması veya ödenmesi, aksi hâlde temyizden vazgeçmiş sayılacağı temyiz edene yöntemince ve yazılı olarak bildirilir. Verilen süre içinde harç ve giderler tamamlanmadığı takdirde, mahkeme kararın temyiz edilmemiş sayılmasına karar verir. Bu kararın da temyiz edilmesi hâlinde 432"nci maddenin son fıkrası hükmü kıyasen uygulanır. Yani verilen kesin süreye rağmen temyiz harç ve giderlerinin verilen süre içinde tamamlanılmaması durumunda mahkemece temyiz isteminden vazgeçilmiş sayılacağına dair bir karar verilmesi gerekir. Bu konuda karar verme yetkisi de Yargıtay"a değil, yerel mahkemeye aittir (YİBK 05.01.1949 gün 32/1 E.K.). Dosyanın tetkikinden mahkemece bu yönde bir karar verilmediği anlaşılmaktadır.
Bu itibarla mahkemece davalı alacaklı vekilinin mahsup talebi ve temyiz istemi hakkında HUMK.’nın 434. maddesi uyarınca bir karar verilmesi amacıyla dosyanın mahalline geri çevrilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında davalı alacaklı vekilinin mahsup talebi ve temyiz istemi hakkında Yargıtay’ca da bir karar verilebileceği ileri sürülmüş ise de bu görüş Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda yazılı noksanlığın tamamlanması için dosyanın mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE 16.05.2018 gününde oy çokluğuyla karar verildi.