19. Hukuk Dairesi 2012/6869 E. , 2013/1637 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vek. Av. ... ile davalı vek. Av. ..."ın gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-KARAR-
Davacı vekili, taraflar arasında uzun süreden beri devam eden ticari satım ilişkisi nedeniyle müvekkilinin alacaklı olduğunu, ayrıca davalının elinde bulunan 45,000 TL bedelli bono ile 19,500 TL bedelli çekten dolayı da borçlu olmadığını belirterek alacağının tahsiline, çek ve bonodan dolayı da müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, taraflar arasında vade farkı uygulanmasına ilişkin sözleşme olduğunu, halen davacının 39,931 TL borcu bulunduğunu, 45,000 TL bedelli bononun gününde ödenmediğini, ancak daha sonra çek verilerek bedelinin ödendiğini, dolayısıyla bedelsiz hale gelen bonoyu iadeye hazır olduklarını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davacı vekilinin sadece alacak talebi için harç yatırması, bono ve çekten dolayı borçlu olmadığının tespiti için harç yatırmaması nedeniyle sadece alacağın tahsili istemine ilişkin olarak yargılama yapıldığı, uyuşmazlığın davalının vade farkı talep etme hakkı bulunup bulunmadığı noktasında toplandığı, taraflar arasındaki sözleşmeye göre aylık %2,5 oranında vade farkı uygulanacağının kararlaştırıldığı, vade farkı faturasının geç düzenlenmiş olmasının bu alacaktan feragat anlamına gelmediği, 10 yıllık zamanaşımı süresi içinde talep edilebileceği gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş, hükmü davacı vekili temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle sözleşmenin uygulanmak suretiyle benimsenmiş olmasına göre davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Somut olayda düzenlenen bilirkişi raporlarında vade farkı faturasının hangi alışverişlerden ve hangi faturalardan kaynaklandığı, tarafların, mahkemenin ve Yargıtay’ın denetimine elverişli şekilde açıklanmadığı gibi nasıl hesaplandığı da açık bir şekilde belirlenmemiştir. Öte yandan bilirkişi raporları arasında da çelişki bulunmaktadır. Bu durumda mahkemece, uyuşmazlık konusu vade farkı faturasının miktarının doğru olup olmadığının araştırılması, bu hususta konusunda uzman bilirkişiden veya bilirkişi kurulundan tarafların ve Yargıtay’ın denetimine elverişli rapor alınarak, davacının yargılama sırasında yapıldığını iddia ettiği ödeme iddiası da gözetilip, tüm deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle varılacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme sonucunda yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte gösterilen nedenle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davacı yararına takdir edilen 990,00 TL duruşma vekâlet ücretinin davalıdan alınıp, davacıya verilmesine, peşin harcın istek halinde iadesine, 29.01.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.