Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/5297 Esas 2022/2264 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/5297
Karar No: 2022/2264
Karar Tarihi: 23.03.2022

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/5297 Esas 2022/2264 Karar Sayılı İlamı

11. Hukuk Dairesi         2020/5297 E.  ,  2022/2264 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 16.HUKUK DAİRESİ

    TÜRK MİLLETİ ADINA

    Taraflar arasında görülen davada İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 06.12.2016 tarih ve 2014/90 E- 2016/743 K. sayılı kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf istemlerinin kısmen kabul-kısmen reddine-kabulüne dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi'nce verilen 07.02.2020 tarih ve 2017/3699 E- 2020/284 K. sayılı kararın duruşmalı olarak Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 22.03.2022 günü hazır bulunan davacı vekili Av. İrem Elbistan ile davalı vekili Av. Özge Korkmaz dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı vekili, taraflar arasında 19/08/2009 ve 01/10/2009 tarihli bayilik sözleşmeleri bulunduğunu, 01/10/2009 tarihli bayilik sözleşmesinin 25/son maddesinde de açıklanığı üzere bayinin gsm ile anlaşmadaki adresinin uyumlu olmasını sağlamak amacıyla 19/08/2009 tarihli bayilik sözleşmesinin yenilendiğini, davalının bayilik sözleşmesi, protokol ve taahhütlerini birçok defa ihlal ettiğini, konuyla ilgili davalıya ihtarnameler gönderildiğini, davalının alması gereken akaryakıt miktarını almadığını, dolayısıyla 07/08/2008 tarihli asgari mal alım taahhütnamesi uyarınca cezai şart alacakları doğduğunu, ayrıca davalıdan 1.079,20 TL'de cari hesaptan alacakları bulunduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 83.300 USD muaccel cezai şart alacağının davalıdan alınarak ihtarnamenin tebliğ tarihi olan 30/10/2013 tarihinden itibaren fiili ödeme günündeki kur üzerinden TL olarak yasal faiziyle davacıya ödenmesine, 1.079,20 TL cari hesap borcunun da aylık %15 akdi faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, davanın zamanaşımına uğradığını, asgari mal alım taahhüdünün ve cezai şartın geçerli olmadığını, alım taahhüdü yapılmadığını, ayrıca davalının alım taahhüdünün her yıl itibariyle ihlal edilmesine rağmen cezai şartı talep etmediğini, ihtirazi kayıt koymaksızın mal vermeye devam ettiğini, müvekkilinden cezai şart istenmeyeceği yolunda güven oluşturduğunu, ayrıca istenilen miktarlarda alım yapılmamasından davacının kusurlu ve sorumlu olduğunu, gelişen petrol piyasası şartlarına uyum sağlamadığını, yine otomasyon ve promosyon fatura bedelleri tahsil talebinin de hukuki olmadığını, %15 akdi faizin fahiş olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
    İlk Derece Mahkemesince, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; taraflar arasında 19/08/2009 ve 01/10/2009 tarihli bayilik sözleşmesi, 06/08/2008 tarihli protokol ile 07/08/2007 tarihli asgari mal alım taahhütnamesinin bulunduğu, davacının davalı şirketten dava tarihi itibariyle 1.079,20 TL cari hesap alacağının bulunduğu, temerrüt tarihi olan 02/11/2013 tarihi itibariyle aylık %15 akdi faiz ile birlikte bu miktarı davalıdan talep edebileceği, ayrıca davalı her yıl için alım taahhüdünü yerine getirmediğinden davacının 105.616,59 USD cezai şart alacağı doğduğu, ancak davacının 83.300 USD talep ettiği, bu miktar cezai şartın davalının ekonomik yönden mahvına sebep olacağı, bu nedenle toplam cezai şart miktarına %60 oranında indirim yapılmasının uygun olacağı, her ne kadar 01/10/2009 ila 30/09/2010 tarihleri arası dönem için ihtirazi kayıt veya ihtar çekilmeden ifa gerçekleşmiş ise de, mal alım taahhütnamesinin 4.maddesinde yer alan hüküm ve TBK'nun 131.maddesi uyarınca davacının ihtirazi kayıt koymaksızın edimi kabul etmesinin cezai şart alacağını sona erdirmeyeceği gerekçeleriyle davanın kısmen kabulüne, 42.246,64 USD cezai şart alacağının temerrüt tarihi olan 02/11/2013 tarihinden itibaren fiili ödeme günündeki kur üzerinden TL olarak yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, 1.079,20 TL cari hesap alacağının 02/11/2013'den itibaren aylık %15 akdi faiziyle davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, kararı taraf vekilleri istinaf etmiştir.
    Bölge Adliye Mahkemesince; cezai şarttan tenkisin dava edilen değer üzerinden yapılması gerektiği, zira dava konusu edilmeyen kısmın tenkise esas alınmasının doğru olmayacağı, mahkemenin esas aldığı %60 tenkis indirim oranının davada cezai şart değeri olarak gösterilen 83.300,00 USD üzerinden hesap edilmesi gerektiği, davacı vekilinin istinaf talebi ise cezai şartın tenkis edilmesi nedeniyle müvekkili aleyhine vekalet ücretine ve yargılama giderine hükmedilmesinin usule aykırı olduğuna ilişkin olup gerçekten de cezai şart, Hakimin takdiri nedeniyle indirildiğinden cezai şartın reddedilen bölümü nedeniyle davacı aleyhine vekalet ücretine ve yargılama giderlerine hükmedilmesi usul ve yasaya uygun olmadığından davacı vekilinin istinaf talebinin kabulüne, davalı vekilinin istinaf talebinin ise kısmen kabulüne, kısmen reddine, mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın kısmen kabulü ile; 33.320,00 USD cezai şart alacağının temerrüt tarihi olan 02/11/2013 tarihinden itibaren fiili ödeme günündeki kur üzerinden TL olarak yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, 1.079,20 TL cari hasap alacağının 02/11/2013 tarihinden itibaren aylık % 15 akti faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
    Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
    İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK'nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK'nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, takdir olunan 3.815,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, aşağıda yazılı bakiye 3.878,43 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 23/03/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara