Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2020/6266 Esas 2022/15463 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
11. Ceza Dairesi
Esas No: 2020/6266
Karar No: 2022/15463
Karar Tarihi: 03.10.2022

Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2020/6266 Esas 2022/15463 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Sanığın, başkasına ait kimlik bilgilerini kullanarak sahte sürücü belgesi ve sabit telefon aboneliği ile bu hatta bağlı internet aboneliği sözleşmesi yapmasından dolayı açılan kamu davasında, bulunamayan sürücü belgesinin aldatıcı niteliği tespit edilemediği için resmi belgede sahtecilik suçunun unsurları oluşmamıştır. Ancak trafik idari para cezası karar tutanağını şikayetçi adına düzenletmekten dolayı \"resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan\" suçunu işlemiştir. Telefon ve internet abonelik sözleşmeleri için de Elektronik Haberleşme Kanunu'nun 63. maddesi uyarınca suç işlemiştir. Ancak hüküm zincirleme bir şekilde resmi belgede sahtecilik suçundan verilmiştir. Bu nedenle sanığın temyiz nedenleri yerinde görülmüş ve hüküm bozulmuştur. Detaylı açıklama:
- Aslı bulunamayan belgelerin aldatma niteliklerinin tespiti mümkün değildir.
- Belgelerde sahtecilik suçlarında aldatma niteliği hâkime aittir.
- Aldatma niteliğinin belgeden objektif olarak anlaşılması gerekir.
- Aslı bulunamayan belgelerdeki hatalar, aldatma niteliğinin varlığını kanıtlamaz.
- Suç tarihinden önce yürürlüğe giren Elektronik Haberleşme Kanunu'nun 63. maddesi uyarınca telefon ve internet abonelik sözleşmeleri suç sayılır.
- Zincirleme bir şekilde resmi belgede sahtecilik suçundan mahkûmiyet hükmü kurulması yanlıştır.
6518 sayılı Kanun'un 104 ve 105. maddeleri ile değişik 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu'nun 63. maddesinin 10. fıkrası ile yaptırıma bağlanan önödemeye ve basit yargılama usulüne tabi ve 7417 sayılı Kanun'un 52 ve geçici 7. Maddesi u
11. Ceza Dairesi         2020/6266 E.  ,  2022/15463 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
    SUÇ : Resmi belgede sahtecilik
    ...



    Sanığın ... isimli kişiye ait kimlik bilgilerini kullanarak kendisine ait fotoğrafı yapıştırdığı sahte sürücü belgesi ile sabit telefon aboneliği ile bu hatta bağlı internet aboneliği sözleşmesi yaptığı, rutin trafik denetimi esnasında da sahte sürücü belgesini ibraz ederek şikâyetçi adına trafik ceza tutanağı düzenlettirdiği iddiası ile açılan kamu davasında; suça konu sürücü belgesinin ele geçirilememiş olması karşısında, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 14.10.2003 tarihli ve 232-250 sayılı, 09.10.2012 tarihli 2011/8-335 Esas ve 2012/1804 Karar sayılı kararlarında da açıklandığı üzere; belgenin nesnel olarak aldatıcılık niteliğinin bulunması ve aldatma keyfiyetinin belgeden objektif olarak anlaşılması gerektiği, aslı bulunamayan belgelerin aldatma niteliklerinin bulunup bulunmadığının tespit edilemediği, muhatabın hatasından, dikkatsizlik veya özensizliğinden kaynaklanan fiili iğfalin, aldatma niteliğinin varlığını göstermeyeceği, belgelerde sahtecilik suçlarında aldatma niteliğinin bulunup bulunmadığının takdirinin hâkime ait olduğu, aslı bulunamayan evrakların aldatma niteliklerinin bulunup bulunmadığının tespitinin mümkün olamayacağı, suça konu sürücü belgesinin aslının ele geçirilememesi nedeniyle resmi belgede sahtecilik suçunun unsurları itibarıyla oluşmayacağı; 20.03.2011 tarihli trafik idari para cezası karar tutanağının şikâyetçi adına düzenlenmesine sebep olmaktan ibaret eyleminden muhakeme ve basit yargılama kapsamında kalan TCK'nin 206. maddesinde düzenlenen "resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan" suçunu, telefon ve internet abonelik sözleşmeleri düzenletmek şeklinde gerçekleşen eylemlerinin ise suç tarihinden önce 10.11.2008 tarihli ve 27050 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6518 sayılı Kanun'un 104 ve 105. maddeleri ile değişik 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu'nun 63. maddesinin 10. fıkrası ile yaptırıma bağlanan önödemeye ve basit yargılama usulüne tabi ve 7417 sayılı Kanun'un 52 ve geçici 7. Maddesi uyarınca erteleme kapsamında kalan suçu oluşturduğu gözetilmeden, zincirleme biçimde resmi belgede sahtecilik suçundan mahkûmiyet hükmü kurulması,
    Yasaya aykırı, sanığın temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 03.10.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.




    Hemen Ara