Esas No: 2020/22512
Karar No: 2022/9805
Karar Tarihi: 03.10.2022
Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2020/22512 Esas 2022/9805 Karar Sayılı İlamı
10. Ceza Dairesi 2020/22512 E. , 2022/9805 K."İçtihat Metni"
Adalet Bakanlığı'nın, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan sanık ... hakkındaki İstanbul 31.Sulh Ceza Mahkemesinin 27/06/2014 tarihli ve 2014/632 esas, 2014/674 sayılı kararı ile İstanbul 49. Asliye Ceza Mahkemesinin 10/03/2020 tarihli ve 2019/34 esas, 2020/82 sayılı kararının kanun yararına bozulması istemi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 23/11/2020 tarihli ihbar yazısı ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı.
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
A-)Konuyla İlgili Bilgiler:
1- Sanık ... hakkında, 07/10/2012 tarihli kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan yapılan soruşturma sonucunda, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 09/01/2013 tarihli ve 2012/132399 soruşturma, 2013/1095 esas, 2013/484 sayılı iddianamesi ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/1 ve 53.maddeleri uyarınca cezalandırılması istemiyle kamu davası açıldığı,
2-İstanbul 31. Sulh Ceza Mahkemesinin 19/03/2013 tarihli ve 2013/60 esas, 2013/329 sayılı kararı ile, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 191/2. maddesi gereğince bir yıl süre ile denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına karar verildiği, kararın 10/04/2013 tarihinde itiraz edilmeden kesinleştiği,
3-İstanbul Anadolu Denetimli Serbestlik Müdürlüğünce, sanığın uyarılmasına rağmen yükümlülüklerini ihlal ettiğinden infaz dosyasının kapatıldığının bildirilmesi üzerine, tensiple birlikte İstanbul 31. Sulh Ceza Mahkemesinin kanun yararına bozma istemine konu 27/06/2014 tarihli ve 2014/632 esas, 2014/674 sayılı kararı ile, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 191/1 ve 62. maddeleri gereğince 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve koşulları oluştuğundan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 231/5. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, kararın 09/09/2014 tarihinde itiraz edilmeden kesinleştiği,
4-Sanığın denetim süresi içerisinde 07/01/2016 tarihinde işlediği 6136 sayılı Ateşli Silâhlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanuna Muhalefet suçundan cezalandırıldığının ihbar edilmesi üzerine;
İstanbul 49. Asliye Ceza Mahkemesinin kanun yararına bozma istemine konu 10/03/2020 tarihli ve 2019/34 esas, 2020/82 sayılı kararı ile; hükün açıklanmasının geri bırakılması kararının duruşma açılmadan tensiple birlikte verildiği, karara karşı kanun yararına bozma yoluna gidilmesi gerektiği gerekçesiyle “hükmün açıklanmasına yer olmadığına”, İstanbul 31. Sulh Ceza Mahkemesinin 27/06/2014 tarihli ve 2014/632 esas, 2014/674 sayılı kararına karşı kanun yararına bozma yoluna gidilmesi için Cumhuriyet Başsavcılığına ihbarda bulunulmasına karar verildiği,kararın 04/05/2020 tarihinde kesinleştiği,
Anlaşılmıştır.
B-) Kanun Yararına Bozma İstemi:
Kanun yararına bozma istemi ve ihbar yazısında,
“Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak suçundan sanık ...'nin 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 191/2. maddesi gereğince denetimli serbestlik tedbirine tâbi tutulmasına dair İstanbul 31. Sulh Ceza Mahkemesinin 19/03/2013 tarihli ve 2013/60 esas, 2013/329 sayılı kararının kesinleşmesini müteakip, sanığın denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uygun davranmadığı gerekçesiyle yapılan yargılama sonunda, 5237 sayılı Kanunun 191/1 ve 62. maddeleri uyarınca 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair İstanbul 31. Sulh Ceza Mahkemesinin
27/06/2014 tarihli ve 2014/632 esas, 2014/674 sayılı kararının 09/09/2014 tarihinde kesinleşmesini müteakip, sanığın denetim süresi içinde 07/01/2016 tarihinde işlediği 6136 sayılı Ateşli Silâhlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanuna muhalefet suçundan mahkûm edildiğinin ihbar edilmesi üzerine, hükmün açıklanmasına yer olmadığına ilişkin İstanbul 49. Asliye Ceza Mahkemesinin 10/03/2020 tarihli ve 2019/34 esas, 2020/82 sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
Dosya kapsamına göre,
1- İstanbul 31. Sulh Ceza Mahkemesinin 27/06/2014 tarihli ve 2014/632 esas, 2014/674 sayılı kararına yönelik yapılan incelemede,
İstanbul 31. Sulh Ceza Mahkemesinin 19/03/2013 tarihli kararı ile sanık hakkında 1 yıl denetimli serbestlik tedbirine hükmedildiği, bu kararın kesinleşmesini müteakip, İstanbul Anadolu Denetimli Serbestlik Müdürlüğünce başlatılan denetimli serbestlik tedbirinin ihlâl edildiğinin bildirilmesi üzerine dosyanın kapatılarak iade edilmesini takiben, İstanbul 31. Sulh Ceza Mahkemesinin 27/06/2014 tarihli ve 2014/632 esas, 2014/674 sayılı kararıyla tensiben sanığın mahkûmiyetine ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, ancak anılan karar verilirken, duruşma açılarak sanık hazır edilip usulüne uygun şekilde savunması alındıktan ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul edip etmediği de tespit edildikten sonra bir karar verilmesi gerekirken, anılan işlemler yapılmadan tensiben hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesinde,
2- İstanbul 49. Asliye Ceza Mahkemesinin 10/03/2020 tarihli ve 2019/34 esas, 2020/82 sayılı kararına yönelik yapılan incelemede,
Sanık hakkındaki hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair İstanbul 31. Sulh Ceza Mahkemesinin 27/06/2014 tarihli kararının 09/09/2014 tarihinde kesinleşmesini müteakip, sanığın denetim süresi içinde 07/01/2016 tarihinde kasten işlediği suçtan mahkûm edildiğinin ihbar edilmesi üzerine, 5271 sayılı Kanun'un 231/11. maddesinde yer alan, ("11) (Ek: 6/12/2006-5560/23 md.) Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranması halinde, mahkeme hükmü açıklar. Ancak mahkeme, kendisine yüklenen yükümlülükleri yerine getiremeyen sanığın durumunu değerlendirerek; cezanın yarısına kadar belirleyeceği bir kısmının infaz edilmemesine ya da koşullarının varlığı halinde hükümdeki hapis cezasının ertelenmesine veya seçenek yaptırımlara çevrilmesine karar vererek yeni bir mahkûmiyet hükmü kurabilir." şeklindeki düzenleme uyarınca karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hükmün açıklanmasına yer olmadığına karar verilmesinde, isabet görülmemiştir.” denilerek İstanbul 31.Sulh Ceza Mahkemesinin 27/06/2014 tarihli ve 2014/632 esas, 2014/674 sayılı kararı ile İstanbul 49.Asliye Ceza Mahkemesinin 10/03/2020 tarihli ve 2019/34 esas, 2020/82 sayılı kararının 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca kanun yararına bozulması istenilmiştir.
C-) Konunun Değerlendirilmesi:
Sanık ... hakkında, 07/10/2012 tarihli kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan açılan kamu davasında, yapılan yargılama sonucunda İstanbul 31. Sulh Ceza Mahkemesinin 19/03/2013 tarihli ve 2013/60 esas, 2013/329 sayılı kararı ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 191/2. maddesi gereğince denetimli serbestlik tedbirine tâbi tutulmasına karar verildiği, kararın kesinleşmesini takiben sanığın denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uygun davranmadığı gerekçesiyle yapılan yargılama sonunda, İstanbul 31. Sulh Ceza Mahkemesinin 27/06/2014 tarihli ve 2014/632 esas, 2014/674 sayılı kararı ile, sanığın 5237 sayılı Kanun'un 191/1 ve 62. maddeleri uyarınca 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, kararın 09/09/2014 tarihinde kesinleşmesinden sonra, sanığın denetim süresi içinde 07/01/2016 tarihinde işlediği 6136 sayılı Ateşli Silâhlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanuna Muhalefet suçundan mahkûm edildiğinin ihbar edilmesi üzerine, İstanbul 49. Asliye Ceza Mahkemesinin 10/03/2020 tarihli ve 2019/34 esas, 2020/82 sayılı kararı ile “hükmün açıklanmasına yer olmadığına” karar verildiği, anlaşılmıştır.
1- İstanbul 31. Sulh Ceza Mahkemesinin 27/06/2014 tarihli ve 2014/632 esas, 2014/674 sayılı kararına yönelik yapılan incelemede:
İstanbul 31. Sulh Ceza Mahkemesinin 19/03/2013 tarihli kararı ile sanık hakkında 1 yıl süre ile denetimli serbestlik tedbirine hükmedildiği, bu kararın kesinleşmesini takiben, İstanbul Anadolu Denetimli Serbestlik Müdürlüğünce denetimli serbestlik tedbirinin ihlâli nedeniyle dosyanın kapatılarak iade edilmesi üzerine, İstanbul 31. Sulh Ceza Mahkemesinin 27/06/2014 tarihli ve 2014/632 esas, 2014/674 sayılı kararı ile tensiben sanığın mahkûmiyetine ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, mahkemece duruşma açılarak sanığın “denetimli serbestlik tedbirine uymadığının iddia edilmesi nedeniyle duruşmaya gelip bu konuda beyanda bulunması veya diyeceklerini duruşma gününe kadar yazılı olarak bildirmesi gerektiği, mazeretsiz olarak duruşmaya gelmediği ve diyeceklerini yazılı olarak bildirmediği takdirde denetimli serbestlik tedbirine uymadığı kabul edilerek hakkında cezaya yokluğunda hükmolunabileceği” uyarısını içeren davetiye ile birlikte usulüne uygun şekilde duruşmaya çağrılması ve usulüne uygun şekilde savunması alınarak hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul edip etmediği de tespit edildikten sonra bir karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, sanığın savunma hakkının kısıtlanması suretiyle tensiben hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi, kanuna aykırıdır.
2- İstanbul 49. Asliye Ceza Mahkemesinin 10/03/2020 tarihli ve 2019/34 esas, 2020/82 sayılı kararına yönelik yapılan incelemede:
Sanık hakkındaki hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair İstanbul 31. Sulh Ceza Mahkemesinin 27/06/2014 tarihli kararının 09/09/2014 tarihinde kesinleşmesini takiben, sanığın denetim süresi içinde 07/01/2016 tarihinde kasten işlediği suçtan mahkûm edildiğinin ihbar edilmesi üzerine, 5271 sayılı Kanun'un 231/11. maddesinde yer alan, ("11) (Ek: 6/12/2006-5560/23 md.) Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranması halinde, mahkeme hükmü açıklar. Ancak mahkeme, kendisine yüklenen yükümlülükleri yerine getiremeyen sanığın durumunu değerlendirerek; cezanın yarısına kadar belirleyeceği bir kısmının infaz edilmemesine ya da koşullarının varlığı halinde hükümdeki hapis cezasının ertelenmesine veya seçenek yaptırımlara çevrilmesine karar vererek yeni bir mahkûmiyet hükmü kurabilir." şeklindeki düzenleme uyarınca karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, “hükmün açıklanmasına yer olmadığına” karar verilmesi, kanuna aykırı olup kanun yararına bozma istemi yerinde görülmüştür.
D-) Karar :
Yukarıda açıklanan nedenlerle; kanun yararına bozma istemi yerinde görüldüğünden,
1- İstanbul 31. Sulh Ceza Mahkemesinin 27/06/2014 tarihli ve 2014/632 esas, 2014/674 sayılı kararının 5271 sayılı CMK'nın 309. maddesinin 3. fıkrası gereğince kanun yararına BOZULMASINA, aynı Kanun'un 309. maddesinin 4. fıkrasının (b) bendi uyarınca gerekli işlemin yapılmasına,
2- İstanbul 49. Asliye Ceza Mahkemesinin 10/03/2020 tarihli ve 2019/34 esas, 2020/82 sayılı kararının 5271 sayılı CMK'nın 309. maddesinin 3. fıkrası gereğince kanun yararına BOZULMASINA, aynı Kanun'un 309. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca gerekli işlemin yapılması için, dosyanın Adalet Bakanlığı'na iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderilmesine,
03/10/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.