Esas No: 2019/5166
Karar No: 2022/15480
Karar Tarihi: 04.10.2022
Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2019/5166 Esas 2022/15480 Karar Sayılı İlamı
11. Ceza Dairesi 2019/5166 E. , 2022/15480 K.Özet:
Sanık, katılana kiraladığı araç nedeniyle düzenlenen teminat senedini, aracın kullanılıp iade edildikten sonra iade etmeden senedin düzenleme ve vade tarihlerini değiştirerek icra takibine konu etmek suretiyle resmi belgede sahtecilik suçunu işlemiştir. Ancak, belgede sahtecilik suçlarında aldatıcılık niteliğinin bulunup bulunmadığının takdirinin hâkime ait olduğu dikkate alınarak, öncelikle suça konu senedin getirilip incelenmesi gerektiği ve bu senedin özelliklerinin duruşma tutanağına yazılması gerektiği belirtilerek eksik inceleme ile hüküm kurulduğu, ayrıca suç tarihinin belirtilmemesi ve TCK'nin 53. maddesi uygulamasının Anayasa Mahkemesi iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesi gerektiği belirtilmiştir. Bu nedenlerle, sanığın temyiz nedenleri yerinde görülerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Kanun maddeleri:
- 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 207/1. maddesi: Özel belgede sahtecilik suçu
- 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 688/6 ve 689/4 maddeleri (6102 sayılı TTK'nin 776, 777. md.): Bonoda tanzim yerinin yazılması zorunluluğu ve düzenleme yerinin açık şekilde belirtilmesi gerekliliği.
- 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi: Temyiz incelemesi
- 1412 sayılı CMUK'nin 321. maddesi: Hükmün bozulması.
- TCK'nin 53. maddesi: Suçu düzenleyen kanunun değişmesi veya yürürlükten kalkması durumunda uygulamanın nasıl yapılacağına ilişkin düzenleme. Anayasa Mahkemesi iptal kararı sonrası yeniden değerlendirilmesi gerekliliği.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Resmi belgede sahtecilik
...
1) Sanığın, katılana kiraladığı araç nedeniyle düzenlenen teminat senedini, araç kullanılıp iade edildikten sonra, katılana iade etmeyip senedin düzenleme ve vade tarihlerini değiştirerek icra takibine konu etmek suretiyle resmi belgede sahtecilik suçunu işlediğinin iddia ve kabul edildiği kamu davasında; belgede sahtecilik suçlarında aldatıcılık niteliğinin bulunup bulunmadığının takdirinin hâkime ait olduğu dikkate alınarak, öncelikle suça konu senedin getirtilerek duruşmada incelenip özellikleri duruşma tutanağına yazıldıktan ve denetime olanak verecek şekilde dosyada bulundurulduktan sonra aldatıcılık kabiliyeti bulunup bulunmadığı tespit edilerek sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerektiği gözetilmeden eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulması,
2) Kabule göre de;
a-Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun 14.12.1992 tarih ve 1/5 ile Ceza Genel Kurulunun 24.03.1998 tarih ve 51/106 sayılı kararlarında açıklandığı üzere, kambiyo senetlerinde yapılan sahteciliğin resmi belgede yapılmış sayılabilmesi için ilgili kambiyo senedinin Türk Ticaret Kanunu’nda öngörülen bütün unsurlarını taşıması gerektiği, aksi takdirde yasal unsurları taşımayan bir kambiyo senedinde sahtecilik yapılması halinde fiilin, özel belgede sahtecilik suçunu oluşturacağı, mülga 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 688/6 ve 689/4. (6102 sayılı TTK'nin 776, 777. md.) maddeleri uyarınca bonoda tanzim yerinin yazılı bulunmasının zorunlu olduğu ve tanzim edildiği yer gösterilmeyen bir bononun tanzim edenin ad ve soyadı yanında yazılı olan yerde tanzim edilmiş sayılacağı, anılan kararda belirtildiği üzere, düzenleme (keşide) yerinin hiçbir duraksamaya yer vermeyecek ve başka yerleşim yerlerini çağrıştırmayacak biçimde açık, net ve herkes tarafından anlaşılabilir şekilde gösterilmesi gerektiği dikkate alındığında; suça konu belgenin dosyada bulunan örneğinin heyetçe incelenmesinde, senette keşide yeri olarak hiçbir yerin belirtilmediği, düzenleyenin ismi altında da herhangi bir idari birimin yazılı olmadığı ve suç konusu belgenin bono vasfını taşımadığı anlaşılmakla özel belge niteliğinde olacağı, bu nedenle sanığın eyleminin 5237 sayılı TCK'nin 207/1. maddesinde düzenlenen özel belgede sahtecilik suçunu oluşturacağı gözetilmeden, suç vasfında yanılgıya düşülerek resmi belgede sahtecilik suçundan mahkumiyet hükmü kurulması,
b- Gerekçeli karar başlığında suç tarihinin 09.05.2014 tarihi olarak gösterilmesi yerine 2014 şeklinde gösterilmesi,
c- TCK’nin 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli, 2014/140 Esas ve 2015/85 sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nin 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, 04.10.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.