Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2022/509 Esas 2022/2410 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/509
Karar No: 2022/2410
Karar Tarihi: 25.03.2022

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2022/509 Esas 2022/2410 Karar Sayılı İlamı

11. Hukuk Dairesi         2022/509 E.  ,  2022/2410 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ

    Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulu’nun 07.07.2021 gün ve 608 sayılı kararı ile bazı yer Asliye Ticaret Mahkemelerinin yargı çevresinin ilçeleri de kapsayacak şekilde genişletilmesi, bazı yerlerde yeni Asliye Ticaret Mahkemelerinin faaliyete geçirilmesi ve bu kararın 01.09.2021 tarihinden itibaren uygulanacağının belirtilmesi üzerine, anılan kararın yürürlüğünden önce Asliye Ticaret Mahkemesi bulunmayan yerlerdeki yetkili Asliye Hukuk Mahkemelerinde Ticaret Mahkemesi sıfatıyla açılan ticari davaların yargı çevresi genişletilen veya yeni faaliyete geçirilen Asliye Ticaret Mahkemelerine devredilip devredilmeyeceği konusunda farklı Bölge Adliye Mahkemesi hukuk dairelerinin farklı kararlar vermesi ve bu kararların kesin olması nedeniyle benzer konulardaki farklı Bölge Adliye Mahkemesi dairelerinin kesin kararları arasındaki uyuşmazlığın giderilmesi ve hukukun ülke genelinde aynı uygulanmasını sağlama bakımından Yargıtay ilgili dairesine başvurulması için konu re’sen Ankara Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri Başkanlar Kurulu gündemine alınmıştır.
    2. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ HUKUK DAİRELERİ BAŞKANLAR KURULU’NUN KARARI
    Konu 20.12.2021 tarihinde yapılan Ankara Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri Başkanlar Kurulu’nda görüşülmüş, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi’nin 2021/1939-1732 esas-karar sayılı, Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi’nin 2021/2115-1979 esas-karar sayılı, Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi’nin 2021/1511-1353 esas-karar sayılı ve Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi’nin 2021/1922-1562 esas-karar sayılı aynı doğrultudaki kesin kararları ile Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi’nin 2021/1672-1483 esas-karar sayılı ve Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi’nin 2021/2079-1656 esas-karar sayılı aynı doğrultudaki kesin kararları aynı konuya ilişkin olduğu halde aralarında uyuşmazlık bulunduğu, dolayısı ile 5235 sayılı Kanun’un 35. maddesinin 1. fıkrasının 3. bendinde düzenlenen şartların gerçekleştiği anlaşıldığından bu uyuşmazlığın giderilmesi için Yargıtay ilgili Hukuk Dairesine başvurulmasına,
    Tespit edilen farklı Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kesin kararları arasındaki uyuşmazlığın Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi’nin 2021/1939-1732 esas-karar sayılı kararı doğrultusunda giderilmesinin, hukukun temel ilkeleri ile Anayasa ve yasalara uygun olacağının Başkanlar Kurulu görüşü olarak bildirilmesine,
    Dosyanın ve Başkanlar Kurulu kararının Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’ne gönderilmesine oy birliğiyle karar verilmiştir.

    3.UYUŞMAZLIĞIN GİDERİLMESİ İSTEMİNE KONU KESİN NİTELİKTEKİ KARARLAR VE GEREKÇELERİ

    A) Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulu’nun 608 sayılı kararının yürürlük tarihi olan 01.09.2021 tarihinden önce Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla yetkili Beypazarı Asliye Hukuk Mahkemesi’ne açılan davanın 17.09.2021 tarihli duruşmasında mahkemenin, davanın ticari dava olduğu ve Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun 608 sayılı kararı ile Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi’nin yetkili hale geldiği gerekçesiyle görevsizlik kararı vererek dosyanın yetkili Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verdiği, bu karar aleyhine davacı vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine dosyanın Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi’ne gönderildiği, Daire’nin 17.11.2021 gün ve 2021/1939-1732 esas-karar sayılı kesin kararı ile istinaf başvurusunun kabulüne, HMK 353/1-A.3 maddesi uyarınca Beypazarı Asliye Hukuk Mahkemesi’nin kararının esası incelenmeden kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verildiği,
    Davacının 01.09.2021 tarihinden önce ticaret mahkemesi sıfatıyla Havza Asliye Hukuk Mahkemesi’ne 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesi uyarınca ticari dava niteliğinde olan çek iptali davası açtığı, mahkemenin 02.09.2021 tarihli oturumunda, Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulu’nun 01.09.2021 tarihinden itibaren yürürlüğe giren 608 sayılı kararı gereğince Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi yargı çevresinin Havza ilçesini de kapsayacak şekilde belirlendiği gerekçesiyle görevsizlik kararı verilerek dosyanın Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verdiği, ancak bu mahkemenin de 27.09.2021 tarihli karar ile Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurul kararının yürürlüğünden önce açılan davaların görevsizlik kararı verilerek devredilemeyeceği gerekçesiyle karşı görevsizlik kararı vererek dosyanın istek halinde Havza Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verdiği, Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi’nin bu kararı aleyhine istinaf kanun yoluna başvurulduğundan dosyayı inceleyen Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi’nin 2021/1353-1511 esas –karar sayılı kararı ile davacının istinaf başvurusunun esastan reddine, Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurul kararının yürürlüğünden önce açılan davaların görevsizlik kararı ile devredilemeyeceğine ve görevli mahkemenin Havza Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna kesin olarak karar verdiği,
    Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi’nin 2021/2115-1979 esas-karar sayılı kararına konu somut olayda davacılar tarafından Ereğli Asliye Hukuk Mahkemesi’ne ticaret mahkemesi sıfatıyla ticari dava niteliğinde ölüm ve cismani zarar sebebiyle tazminat davası açıldığı, mahkemece görevin kamu düzenine ilişkin olduğu ve Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulu’nun 608 sayılı kararının yürürlüğünden sonra Konya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin görevli ve yetkili hale geldiği gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verildiği, bu kararın istinaf edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi’nin 06.12.2021 gün ve 2021/2115-1979 esas-karar sayılı kararı ile açılan davanın mutlak ticari dava olduğu ve Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulu’nun 01.09.2021 tarihinden itibaren uygulanması gereken 608 sayılı kararına rağmen taraflar arasındaki uyuşmazlığın gerçekleşme tarihinden önce açılmış olan bu ticari davada doğal hakim ilkesi gereğince yetkili ve görevli mahkemenin ticaret mahkemesi sıfatıyla Ereğli 1. Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu gerekçesiyle davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne ve Ereğli 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin kararının kaldırılmasına, dosyanın esastan yargılama yapılması için mahkemesine gönderilmesine kesin olarak karar verildiği,
    Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi’nin 2021/1922-1562 esas-karar sayılı kararı ile aynı konuda asliye hukuk mahkemesi ile asliye ticaret mahkemesi arasında çıkan görev uyuşmazlığında, aynı gerekçelerle asliye hukuk mahkemesinin kararının kaldırılmasına ve yargı yeri olarak HMK 22/2. madde uyarınca asliye hukuk mahkemesinin belirlenmesine kesin olarak karar verdiği,
    B) Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi’nin 2021/1672-1483 esas-karar sayılı kararına konu somut olayda davacı tarafından İnegöl 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne ticaret mahkemesi sıfatıyla hasımsız çek iptali davası açıldığı, yargılama sonunda mahkemenin Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulu’nun 608 sayılı Bursa Asliye Ticaret Mahkemesi’nin yargı sınırlarını yeniden belirleyen kararını gerekçe göstererek, görevsizlik kararı verip dosyayı Bursa 3. Ticaret Mahkemesi’ne gönderdiği, bu mahkemenin de Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurul kararının geçmişe yürütülemeyeceği gerekçesiyle karşı görevsizlik kararı vererek olumsuz görev uyuşmazlığının çözümü için dosyayı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi Başkanlığı’na gönderdiği, anılan dairenin Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulu’nun 608 sayılı kararı gereğince bu dosyada yetkili ve görevli mahkemenin Bursa 3. Asliye Ticaret Mahkemesi olduğuna karar vererek İnegöl Asliye Hukuk Mahkemesi’ne ticaret mahkemesi sıfatıyla açılan ticari davada Bursa Ticaret Mahkemesi davanın açıldığı tarihte yetkili ve görevli olmasa bile Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulu’nun 608 sayılı kararının yürürlüğe girdiği 01.09.2021 tarihinden itibaren İnegöl ilçesinin de Bursa Ticaret Mahkemesi yargı çevresine dahil olduğu gerekçesiyle bu dosyanın yargılamasına artık Bursa 3. Ticaret Mahkemesinde devam edilmesi gerektiğine kesin olarak karar verdiği,
    Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi’nin 2021/2079-1656 esas-karar sayılı kararına konu somut olayda, davacı tarafından Ticaret Mahkemesi sıfatıyla Akçaabat Asliye Hukuk Mahkemesi’ne alacak istemiyle ticari dava açıldığı, mahkemenin görevli ve yetkili mahkemenin Trabzon Ticaret Mahkemesi olduğundan bahisle görevsizlik ve davanın usulden reddine karar verdiği, bu karar aleyhine davalı yanca istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosyanın Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi’ne gönderildiği, dairenin 23.11.2021 gün ve 2021/2079-1656 esas-karar sayılı kararı ile Akçaabat Asliye Hukuk Mahkemesi kararının görevsizlik değil Hakimler ve Savcılar Genel Kurulu’nun 608 sayılı kararı uyarınca gönderme kararı olduğu, bu tür kararlar aleyhine de istinaf kanun yoluna başvurulamayacağı gerekçesiyle istinaf başvurusunun usulden reddine karar verdiği anlaşılmıştır.

    4.UYUŞMAZLIK VE UYUŞMAZLIKLA İLGİLİ KAVRAM, KURUM VE YASAL DÜZENLEMELER

    UYUŞMAZLIK

    Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulu’nun 07.07.2021 gün ve 608 sayılı kararı ile bazı yer asliye ticaret mahkemelerinin yargı çevresinin ilçeleri de kapsayacak şekilde genişletildiği, bazı yerlerde yeni asliye ticaret mahkemelerinin faaliyete geçirildiği, bu kararın 01.09.2021 tarihinden itibaren uygulanacağının belirtildiği, buna göre anılan kararın yürürlüğünden önce asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yerlerdeki yetkili asliye hukuk mahkemelerinde ticaret mahkemesi sıfatıyla açılan ticari nitelikteki davaların yargı çevresi genişletilen veya yeni faaliyete geçirilen asliye ticaret mahkemelerine devredilip devredilmeyeceği hukuki sorun olarak ortaya çıkmıştır.

    UYUŞMAZLIKLA İLGİLİ YASAL DÜZENLEMELER

    5235 sayılı Adli Yargı ve İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun'un 35. maddesinde Başkanlar Kurulu'nun görevleri sayılmış olup, maddenin 3 no'lu bendinde bu görevlerden birinin, "Re'sen veya bölge adliye mahkemesinin ilgili hukuk veya ceza dairesinin ya da Cumhuriyet başsavcısının, Hukuk Muhakemeleri Kanunu veya Ceza Muhakemesi Kanununa göre istinaf yoluna başvurma hakkı bulunanların, benzer olaylarda bölge adliye mahkemesi hukuk veya ceza dairelerince verilen kesin nitelikteki kararlar arasında ya da bu mahkeme ile başka bir bölge adliye mahkemesi hukuk veya ceza dairelerince verilen kesin nitelikteki kararlar arasında uyuşmazlık bulunması hâlinde bu uyuşmazlığın giderilmesini gerekçeli olarak istemeleri üzerine, kendi görüşlerini de ekleyerek Yargıtay’dan bu konuda bir karar verilmesini istemek" olduğu belirtilmiştir. Aynı bendin devamında da (24.12.2017 tarihli Resmi Gazete'de yayınlanan 696 sayılı kanun Hükmünde Kararnamenin 92. maddesi ile değişik), "(3) numaralı bende göre yapılacak istemler, ceza davalarında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına, hukuk davalarında ise ilgili hukuk dairesine iletilir. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı uyuşmazlık bulunduğuna kanaat getirmesi durumunda ilgili ceza dairesinden bir karar verilmesini talep eder. Uyuşmazlığın giderilmesine ilişkin olarak dairece bu fıkra uyarınca verilen kararlar kesindir." düzenlemesi öngörülmüştür.

    5. GEREKÇE

    6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1. maddesinde, mahkemelerin görevinin ancak yasa ile belirlenebileceği ve göreve ilişkin kuralların kamu düzenine ilişkin olduğu ifade edilmiştir. Kesin yetkinin öngörüldüğü hallerin de bu çerçevede değerlendirilmesi gerekmektedir.
    HMK’nın 114. maddesinin birinci fıkrasının c ve ç bentleri uyarınca mahkemenin görevli olması, yetkinin kesin olduğu hallerde, mahkemenin yetkili bulunması dava şartı olarak öngörülmüştür. Bu hususların dava şartı olması nedeniyle mahkemece yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülmese bile re’sen dikkate alınması gerekir.
    Ticaret mahkemelerinin görevini düzenleyen 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesinin ikinci fıkrası hükmü, “Bir yerde asliye ticaret mahkemesi varsa, asliye hukuk mahkemesinin görevi içinde bulunan ve 4 üncü madde hükmünce ticari sayılan davalarla özel hükümler uyarınca ticaret mahkemesinde görülecek diğer işlere asliye ticaret mahkemesinde bakılır” düzenlemesini içermektedir.
    Yukarıda tespit edilen uyuşmazlık bakımından dava tarihinde henüz asliye ticaret mahkemesi bulunmadığından, dava doğru yerde dava tarihi itibariyle görevli olan asliye hukuk mahkemelerinde açılmıştır. Genel görevli asliye hukuk mahkemelerinin baktığı işlerin tür ve sayısının çoğalması üzerine zaman zaman uzman mahkemeler kurulmakta, asliye hukuk mahkemeleri bünyesinden ayrılan bu uzman mahkemelere mevcut dosyaların devrine yönelik geçiş hükümleri konulmaktadır (Örneğin 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun’da bu devri sağlamak için özel olarak geçici 1 ve 2. maddeler öngörülmüştür). Bu halde halen asliye hukuk mahkemelerinde görülmekte olan dava dosyalarının yeni kurulan uzman mahkemelere devredilmesi gerektiği izahtan varestedir. Ancak Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun 07.07.2021 tarihli, 608 sayılı kararında bu yönde bir düzenleme bulunmadığı gibi mahkemelerin görevini düzenleyen hükümlerde de bu yönde bir düzenleme yer almamaktadır.
    Yeni uzman mahkemenin kurulmasıyla birlikte işin, başka bir deyişle derdest dava dosyalarının devrine veya görevsizlik kararıyla gönderileceğine ilişkin özel hüküm bulunmaması halinde, dava tarihi itibariyle görevli mahkemelerin elindeki dosyaları göndermeksizin esastan karara bağlaması T.C. Anayasası’nın 37. maddesinde düzenlenen kanuni hakim ilkesinin doğal bir sonucudur.
    Açıklanan nedenlerle, davanın açıldığı tarih itibariyle görevli olan asliye hukuk mahkemelerinin, derdest dava dosyalarını yeni kurulan veya yetki çevresi genişletilen ticaret mahkemelerine devir ya da görevsizlik kararı vererek göndermeden yargılamasını yapması gerektiğine, uyuşmazlığın bu şekilde giderilmesine kesin olarak karar vermek gerekmiştir.

    6. SONUÇ

    Yukarıda açıklanan nedenlerle, DAVANIN AÇILDIĞI TARİH İTİBARİYLE GÖREVLİ OLAN ASLİYE HUKUK MAHKEMELERİNİN, DERDEST DAVA DOSYALARINI YENİ KURULAN VEYA YETKİ ÇEVRESİ GENİŞLETİLEN TİCARET MAHKEMELERİNE DEVİR YA DA GÖREVSİZLİK KARARIYLA GÖNDERİLMEKSİZİN TİCARET MAHKEMESİ SIFATIYLA YARGILAMAYA DEVAM ETMELERİNE, UYUŞMAZLIĞIN BU ŞEKİLDE GİDERİLMESİNE, 25.03.2022 gününde oyçokluğuyla ve 5235 sayılı Kanun’un 35/4 maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.

    KARŞI OY

    1- Ankara Bölge Adliye Mahkemesi Başkanlar Kurulu’nun içtihatları birleştirme talebi, farklı bölge adliye mahkemelerinde; bir yerde asliye ticaret mahkemesi kurulması halinde, daha önce bu davalara bakmakla görevli asliye hukuk mahkemelerinin ellerinde mevcut dosyaları bölgelerini kapsayacak şekilde yeni kurulan asliye ticaret mahkemelerine göndermelerinin gerekip gerekmediği hususuna ilişkindir. Daire heyeti, asliye hukuk mahkemelerinin ellerindeki derdest dosyaya bakmaya devam etmeleri gerektiğine karar vermiştir. Bu görüşe katılmıyorum. Şöyle ki; 6100 sayılı HMK’nın 1. Maddesi uyarınca, Mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir.
    2- Öte yandan, 6102 sayılı TTK’nın 5/2 - 3. Maddeleri uyarınca bir yerde asliye ticaret mahkemesi varsa, asliye hukuk mahkemesinin görevi içinde bulunan ticari dava ve işlere asliye ticaret mahkemesinde bakılacağı, asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin de görev ilişkisi olduğu, göreve ilişkin usul hükümlerinin uygulanacağı kabul edilmiştir.
    3- HMK’nın 114/1-c maddesi uyarınca, görev aynı zamanda dava şartıdır.
    4- HMK’nın 115/1-2. Maddeleri uyarınca, mahkemelerin, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırmak zorundadır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilecektir. Öte yandan mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder.
    5- İlkderece mahkemelerin kuruluşu ya özel kanunla (4787 sayılı Aile Mah. Kur. Dair kanun vb.) ya da 5235 sayılı Kanun’un 5. Maddesindeki “Hukuk mahkemeleri, her il merkezi ile bölgelerin coğrafi durumları ve iş yoğunluğu göz önünde tutularak belirlenen ilçelerde Hakimler ve Savcılar Kurulunun olumlu görüşü alınarak Adalet Bakanlığınca kurulur” hükmüne istinaden HSK’nın olumlu görüşü alınarak Bakanlıkça kurulabilir.
    6- 5235 s. K.’nın 7. maddesi uyarınca, mahkemelerin yargı yargı çevresi, bulundukları il merkezi ve ilçeler ile bunlara adli yönden bağlanan ilçelerin idari sınırları olmakla birlikte hukuk mahkemelerinin yargı çevresi, il ve ilçe sınırlarına bakılmaksızın Adalet Bakanlığının önerisi üzerine Hâkimler ve Savcılar Kurulunca belirlenebilir. Uygulamada, HSK tarafından faaliyete geçirilen ticaret mahkemeleri, o ilin mülki sınırlarını içine alacak şekilde görevlendirilmektedir. Diğer bir anlatımla, uyuşmazlık o ilin hangi ilçesinde veya kasabasında olursa olsun bu davaya bakma görevi ticaret mahkemesinin görev alanına girecektir.
    7- Ticaret mahkemeleri nitelikleri itibariyle ihtisas mahkemesi mahiyetindedir. Usul hükümleri nitelikleri gereği – tamamlanmış iş ve işlemler hariç – derhal uygulanması gerekli ve geriye yürütülemeyen kurallardır.
    8- Tüm bu düzenlemeler birlikte dikkate alındığında, bir ilde asliye ticaret mahkemesi kurulmuş ise, bu nitelikte mahkeme olmadığı için ticari davalara bakmakta olan asliye hukuk mahkemelerinin ellerindeki derdest dosyaları “devir veya gönderme” kararıyla gerçek görevli mahkemeye göndermeleri gerekir. Zira, ticaret mahkemesinin kurulmasıyla birlikte, asliye hukuk mahkemesinin bu sıfatla davaya bakma görevi sona erer. Ticari dava niteliğindeki bir uyuşmazlığın ihtisas mahkemesi özelliği taşıyan ticaret mahkemesinde görülmesi taraflar için aynı zamanda bir hak ve güvencedir. Bu haktan tarafların mahrum bırakılması adil yargılanma hakkının ihlalini de gündeme getirebilecektir.
    9- Öte yandan, Dairemizin yerleşik uygulamalarında da, ticaret mahkemeleri kurulduğunda dosyaların bu mahkemelere gönderilmesi gerektiği kabul edilmiştir (Dairenin 10.10.2016 T. ve 2016/9527-7952; 19.09.2016 T. ve 2016/6527-7349; 06.03.2017 T. ve 2016/1925-2017/1293).
    10- Her ne kadar 6102 sayılı TTK’nın geçici 9.maddesinde “Bu Kanunun göreve ilişkin hükümleri, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce açılmış olan davalarda uygulanmaz. Bu davalar, açıldıkları tarihte yürürlükte bulunan Kanun hükümlerine tabidir” hükmü, ancak 6102 sayılı TTK’nın yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden önceki davalarda uygulanması mümkündür. Ayrıca Kanun’un madde gerekçesinden de açıkça anlaşılacağı üzere bu hüküm, ticaret mahkemelerinin kurulması hadisesine uygulanamaz. Maddenin düzenleniş amacı, “görevsizlik kararı” verilmek suretiyle yargılama sürecinin uzamasının önüne geçmektir. Oysa ticaret mahkemesinin kurulması halinde asliye hukuk mahkemesince verilecek karar “gönderme/devir” kararı niteliğinde olup, HMK’nın 20 vd. maddelerindeki prosedürün uygulanmasını gerektirmeyen niteliği itibariyle kesin kararlardandır. Esasen hukuk mahkemeleri, ticaret mahkemesi kuruluncaya kadar, ona vekaleten davaya bakan mahkemeler olup, gerçek ticaret mahkemesinin kurulmasıyla birlikte asliye hukuk mahkemesinin ticaret mahkemesi sıfatı kendiliğinden ortadan kalkar.
    11- Daire çoğunluğunun, asliye ticaret mahkemelerinin özel kanunla kurulmamış olması, kanuni hakim ilkesi gibi somut olmayan kavramlarla, asliye hukuk mahkemelerinin eldeki davalara bakmaya devam etmesi gerektiğine ilişkin görüşü, Dairenin yerleşik görüşüne de aykırıdır. OysaYargıtay Kanunu’nun 15/1-c maddesi uyarınca, bir daire yerleşmiş içtihadından dönmek isterse veya benzer olaylarda birbirine uymayan kararlar vermiş bulunursa, bu konuda İçtihadı Birleştirme Hukuk Genel Kurulu’na başvurması gerekir.
    Anılan nedenlerle, Daire çoğunluğunun, bir yerde ticaret mahkemesi kurulsa bile o yerdeki asliye hukuk mahkemelerinin ellerindeki derdest davalara bakmaya devam etmeleri gerektiğine ilişkin görüşünü isabetli bulmuyorum.

    Hemen Ara