Esas No: 2021/6640
Karar No: 2022/2409
Karar Tarihi: 25.03.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/6640 Esas 2022/2409 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2021/6640 E. , 2022/2409 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
Av. ...26.08.2021 tarihli dilekçesi ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi’nin 2018/1928 esas-2021/591 karar, Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi’nin 2021/386 esas-2021/399 karar, Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi’nin 2018/3577 esas-2019/704 karar sayılı kararlarında varılan sonuçların, dava konularının (İİK m. 89/3 uyarınca açılan menfi tespit davalarında yargılama giderlerinden kimin sorumlu olacağı hususunda) aynı olmasına rağmen birbirleriyle çeliştiğini iddia ederek uyuşmazlığın giderilmesi için İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri Başkanlar Kurulu’na başvurmuştur.
2. İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ HUKUK DAİRELERİ BAŞKANLAR KURULU’NUN KARARI
Talep üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri Başkanlar Kurulu’nca 2021/36 uyuşmazlığın giderilmesi sayılı gündemle ilgili 10.09.2021 tarihinde yapılan toplantıda, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi’nin 22.03.2021 tarih, 2018/1928 esas ve 2021/591 karar sayılı kararında varılan sonucun Başkanlar Kurulu’nca benimsendiği bildirilerek kararlar arasındaki çelişkinin giderilmesi için dosyanın Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’ne gönderilmesine oybirliği ile karar verilmiştir.
3. UYUŞMAZLIĞIN GİDERİLMESİ İSTEMİNE KONU KESİN NİTELİKTEKİ KARARLAR VE GEREKÇELERİ
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi’nin 22.03.2021 tarih, 2018/1928 esas ve 2021/591 karar sayılı kararı ile davacı şirket vekilinin İİK’nın 89/3. maddesi gereğince açtığı davada, menfi tespit davasının kabulüne, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı yana yükletilmesine ilişkin ilk derece mahkemesi kararı isabetli bulunarak davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesine rağmen Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi’nin 09.03.2021 tarih, 2021/386 esas ve 2021/399 karar sayılı ve Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi’nin 06.03.2019 tarih, 2018/3577 esas ve 2019/704 karar sayılı kararı ile “… davacı kendisine gönderilen 1. ve 2. haciz ihbarnamelerine süresinde itiraz etmeyerek davanın açılmasına sebebiyet verdiğinden davalı aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmemesi gerekirken davalı aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kısmen kaldırılmasına kesin olarak karar verildiği anlaşılmaktadır.
4. UYUŞMAZLIK VE UYUŞMAZLIKLA İLGİLİ KAVRAM, KURUM VE YASAL DÜZENLEMELER
UYUŞMAZLIK
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 89/3 maddesi hükmü uyarınca açılan menfi tespit davalarında, davanın kabulüne karar verilmesi halinde yargılama giderlerinden hangi tarafın sorumlu olacağı hukuki sorun olarak ortaya çıkmıştır.
UYUŞMAZLIKLA İLGİLİ YASAL DÜZENLEMELER
5235 sayılı Adli Yargı ve İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun'un 35. maddesinde Başkanlar Kurulu'nun görevleri sayılmış olup, maddenin 3 no'lu bendinde bu görevlerden birinin, "Re'sen veya bölge adliye mahkemesinin ilgili hukuk veya ceza dairesinin ya da Cumhuriyet başsavcısının, Hukuk Muhakemeleri Kanunu veya Ceza Muhakemesi Kanununa göre istinaf yoluna başvurma hakkı bulunanların, benzer olaylarda bölge adliye mahkemesi hukuk veya ceza dairelerince verilen kesin nitelikteki kararlar arasında ya da bu mahkeme ile başka bir bölge adliye mahkemesi hukuk veya ceza dairelerince verilen kesin nitelikteki kararlar arasında uyuşmazlık bulunması hâlinde bu uyuşmazlığın giderilmesini gerekçeli olarak istemeleri üzerine, kendi görüşlerini de ekleyerek Yargıtay’dan bu konuda bir karar verilmesini istemek" olduğu belirtilmiştir. Aynı bendin devamında da (24.12.2017 tarihli Resmi Gazete'de yayınlanan 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 92. maddesi ile değişik), "(3) numaralı bende göre yapılacak istemler, ceza davalarında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına, hukuk davalarında ise ilgili hukuk dairesine iletilir. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı uyuşmazlık bulunduğuna kanaat getirmesi durumunda ilgili ceza dairesinden bir karar verilmesini talep eder. Uyuşmazlığın giderilmesine ilişkin olarak dairece bu fıkra uyarınca verilen kararlar kesindir." düzenlemesi öngörülmüştür.
İİK’nın 89/3. maddesinde; “Üçüncü şahıs, haciz ihbarnamesinin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde itiraz etmezse, mal yedinde veya borç zimmetinde sayılır ve kendisine gönderilen haciz ihbarnamesine süresinde itiraz etmediği, bu nedenle de malın yedinde veya borcun zimmetinde sayıldığı ikinci bir ihbarname ile bildirilir. Bu ikinci ihbarnamede ayrıca, üçüncü şahsın ihbarnamenin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde ikinci fıkrada belirtilen sebeplerle itirazda bulunması, itirazda bulunmadığı takdirde zimmetinde sayılan borcu icra dairesine ödemesi veya yedinde sayılan malı icra dairesine teslim etmesi istenir. İkinci ihbarnameye süresi içinde itiraz etmeyen ve zimmetinde sayılan borcu icra dairesine ödemeyen veya yedinde sayılan malı icra dairesine teslim etmeyen üçüncü şahsa onbeş gün içinde parayı icra dairesine ödemesi veya yedinde sayılan malı teslim etmesi yahut bu süre içinde menfi tespit davası açması, aksi takdirde zimmetinde sayılan borcu ödemeye veya yedinde sayılan malı teslime zorlanacağı bildirilir. Bu bildirimi alan üçüncü şahıs, icra takibinin yapıldığı veya yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesinde süresi içinde menfi tespit davası açtığına dair belgeyi bildirimin yapıldığı tarihten itibaren yirmi gün içinde ilgili icra dairesine teslim ettiği takdirde, hakkında yürütülen cebri icra işlemleri menfi tespit davası sonunda verilen kararın kesinleşmesine kadar durur. Bu süre içinde 106 ncı maddede belirtilen süreler işlemez. Bu davada üçüncü şahıs, takip borçlusuna borçlu olmadığını veya malın takip borçlusuna ait olmadığını ispat etmeye mecburdur. Üçüncü şahıs açtığı bu davayı kaybederse, mahkemece, dava konusu şeyin yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere bir tazminata mahkûm edilir. Bu fıkraya göre açılacak menfi tespit davaları maktu harca tabidir." hükmüne yer verilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Yargılama giderlerinden sorumluluk” başlıklı 326. maddesinde; “(1) Kanunda yazılı hâller dışında, yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verilir. (2) Davada iki taraftan her biri kısmen haklı çıkarsa, mahkeme, yargılama giderlerini tarafların haklılık oranına göre paylaştırır. (3) Aleyhine hüküm verilenler birden fazla ise mahkeme yargılama giderlerini, bunlar arasında paylaştırabileceği gibi, müteselsilen sorumlu tutulmalarına da karar verebilir.” düzenlemesi öngörülmüştür. HMK’nın “Dürüstlük kuralına aykırılık sebebiyle yargılama giderlerinden sorumluluk” başlıklı 327. maddesi ise, “(1) Gereksiz yere davanın uzamasına veya gider yapılmasına sebebiyet vermiş olan taraf, davada lehine karar verilmiş olsa bile, karar ve ilam harcı dışında kalan yargılama giderlerinin tamamını veya bir kısmını ödemeye mahkûm edilebilir. (2) Bir kişi davada sıfatı olmadığı hâlde, davacıyı, davalı sıfatı kendisine aitmiş gibi yanıltıp, kendisine karşı dava açılmasına sebebiyet verirse, davanın sıfat yokluğu sebebiyle reddi hâlinde, davalı yararına yargılama giderlerine hükmedilemez.” düzenlemesini içermekte olup HMK’nın 326. maddesinin istisnasını oluşturmaktadır.
5. GEREKÇE
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 326. maddesinde yargılama giderlerinden sorumluluğun ne şekilde olacağı düzenlenmiştir. Buna göre, kanunda yazılı hâller dışında, yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verilecek olup davada iki taraftan her biri kısmen haklı çıkarsa, mahkeme, yargılama giderlerini tarafların haklılık oranına göre paylaştırır.
İİK’nın 89/3 maddesi hükmünde düzenlenen menfi tespit davası bakımından yargılama giderlerinden sorumluluk konusunda yukarıda anılan HMK’nın 326. maddesinde öngörülen düzenlemeden farklı bir düzenleme öngörülmediği anlaşılmaktadır.
Üçüncü kişinin, birinci ve ikinci haciz ihbarnamelerine süresi içinde ya da usulüne uygun olarak itiraz etmemiş olması halinde, kendisine gönderilen üçüncü haciz ihbarnamesine karşı tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içinde menfi tespit davası açma hakkı bulunmaktadır. Birinci ve ikinci haciz ihbarnamelerine itiraz etmemiş olması dolayısıyla kendisine üçüncü haciz ihbarnamesi gönderilen üçüncü kişinin, İİK’nın 89/3 maddesi hükmü uyarınca açtığı menfi tespit davasının tamamen ya da kısmen kabulüne karar verilmesi durumunda, sırf birinci ve ikinci haciz ihbarnamelerine süresi içinde ya da usulüne uygun olarak itiraz etmediği, kendisine üçüncü haciz ihbarnamesi gönderilmesine ve dava açılmasına sebebiyet verdiği gerekçesiyle yargılama giderlerinden sorumlu olacağı yönünde bir kabul, HMK’nın 326. maddesine aykırı olduğu gibi İİK’nın 89/3 maddesi hükmünde açıkça tanınan dava hakkının kullanılmasına bir kısıtlama oluşturacaktır.
Böyle bir durumda yargılama giderlerinden sorumlu olmak istemeyen davalının, İİK’nın 89/3 maddesi uyarınca aleyhine açılan davada, ön inceleme duruşmasına kadar (ön inceleme duruşmasından önce) davayı tamamen ya da haklı olup olmadığını bildiği kısım yönünden kabul etmesi gerekir. Bu yönde bir kabulü olmadığı sürece davalı, davanın kabulü halinde yargılama giderlerinin tamamından, kısmen kabulü halinde ise haklılık durumuna belirlenen kısmından sorumlu olacaktır.
Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde, davacının birinci ve ikinci haciz ihbarnamelerine süresi içinde ya da usulüne uygun olarak itiraz etmemiş olması nedeniyle kendisine üçüncü haciz ihbarnamesi gönderilmesi üzerine süresi içinde açtığı menfi tespit davasının kabulüne ya da kısmen kabulüne karar verilmesi halinde davalının, ön inceleme duruşmasından önce davayı tamamen ya da haklı olup olmadığını bildiği kısım yönünden kabul etmemesi durumunda, tam kabulde yargılama giderlerinin tamamından, kısmen kabulde ise haklılık durumuna belirlenen kısmından sorumlu olacağına, uyuşmazlığın bu şekilde giderilmesine, iş bu kararımızın Dairemizin görev alanına giren tarafların tacir ve işin ticari işletmeyle ilgili bulunduğu İİK’nın 89/3 maddesi hükmü uyarınca açılan menfi tespit davaları bakımından değerlendirme yapılarak verildiğine karar vermek gerekmiştir.
6. SONUÇ
Yukarıda açıklanan nedenlerle, DAVACININ BİRİNCİ VE İKİNCİ HACİZ İHBARNAMELERİNE SÜRESİ İÇİNDE YA DA USULÜNE UYGUN OLARAK İTİRAZ ETMEMİŞ OLMASI NEDENİYLE KENDİSİNE ÜÇÜNCÜ HACİZ İHBARNAMESİ GÖNDERİLMESİ ÜZERİNE SÜRESİ İÇİNDE AÇTIĞI MENFİ TESPİT DAVASININ KABULÜNE YA DA KISMEN KABULÜNE KARAR VERİLMESİ HALİNDE, DAVALININ ÖN İNCELEME DURUŞMASINDAN ÖNCE DAVAYI TAMAMEN YA DA HAKLI OLUP OLMADIĞINI BİLDİĞİ KISIM YÖNÜNDEN KABUL ETMEMESİ DURUMUNDA TAM KABULDE YARGILAMA GİDERLERİNİN TAMAMINDAN, KISMEN KABULDE İSE HAKLILIK DURUMUNA BELİRLENEN KISMINDAN SORUMLU OLACAĞINA, UYUŞMAZLIĞIN BU ŞEKİLDE GİDERİLMESİNE, İŞBU KARARIMIZIN DAİREMİZİN GÖREV ALANINA GİREN TARAFLARIN TACİR VE İŞİN TİCARİ İŞLETMEYLE İLGİLİ BULUNDUĞU İİK’NIN 89/3 MADDESİ HÜKMÜ UYARINCA AÇILAN MENFİ TESPİT DAVALARI BAKIMINDAN DEĞERLENDİRME YAPILARAK VERİLDİĞİNE, 25.03.2022 gününde oybirliğiyle ve 5235 sayılı Kanun’un 35/4 maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.