Esas No: 2020/7583
Karar No: 2022/2484
Karar Tarihi: 28.03.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/7583 Esas 2022/2484 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2020/7583 E. , 2022/2484 K.Özet:
Davacının kefil olduğu bir kredi sözleşmesine istinaden davalı tarafından icra takibi yapıldığı, kefalet miktarı ile ilgili olarak sözleşmeye sonradan doldurma yapıldığı iddiasıyla açılan menfi tespit davası hukuki yararı olmadığı gerekçesiyle dava şartı yokluğundan usulden reddedilmiştir. Davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuş ancak istinaf talebi esastan reddedilmiştir. Temyiz edilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararı onamıştır. HMK'nın 353/b-1 ve 370/1. maddeleri uyarınca temyiz istemi reddedilmiş, kararın bir örneği Bölge Adliye Mahkemesine gönderilemiştir. HMK'nın 372. maddesi gereği işlem yapılmak üzere dava dosyası İlk Derece Mahkemesine gönderilmiş ve temyiz ilam harcı davacıdan tahsil edilmiştir.
Kanun Maddeleri: HMK'nın 353/b-1, 370/1, 372. maddeleri.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 11.HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 21.01.2020 tarih ve 2019/352 E. - 2020/51 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi’nce verilen 14.09.2020 tarih ve 2020/623 E. - 2020/981 K. sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; Antalya 3. İcra Müdürlüğü 2018/10878 Esas sayılı dosyasıyla davacının kefil olduğu Genel Kredi Sözleşmesine istinaden davalı tarafından davacı hakkında icra takibi yapıldığını, icra takibine konu kredi ile ilgili olarak banka lehine taşınmaz ipoteği tesis edildiğini, ilgili mevzuat ve Yargıtay kararında da belirtildiği üzere, kefillere yönelik icra takibi yapılabilmesi için öncelikle asıl borçlu hakkında icra takibi yapılması ve bu takibin sonuçsuz kalmasının gerekli olduğunu ve ayrıca kredi teminatı olan ipotekli taşınmazla ilgili işlem yapılıp sonuçlandırılmadan doğrudan kefillere gidilmesinin hukuka aykırı olduğunu, takibe dayanak sözleşmede ad soyad ve imza dışındaki yazıların (kefalet miktarı ile ilgili) davacıya ait olmadığını, bu kısımların davalı banka görevlileri tarafından sonradan doldurulduğunu ileri sürerek davacının davalıya takip konusu genel kredi sözleşmesinden dolayı borçlu bulunmadığının tespitine karar verilmesi talep etmiştir.
Davalı vekili; taraflar arasında Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleşen itirazın iptali davasında ileri sürülmesi gereken savunmaların menfi tespit davasında ileri sürülemeyeceğini, davacının iş bu davayı açmakta hukuki yararı olmadığını ileri sürmüştür.
Mahkemece tüm dosya kapsamına göre; dava konusu kredi sözleşmesi ve icra dosyasına ilişkin olarak itirazın iptali istemi ile mahkemenin 2015/631 esas sayılı dosyasında inceleme ve değerlendirme yapıldığını, takip konusu borçla ilgili olarak borçlunun menfi tespit davası açmakta hukuki yararının bulunmadığı gerekçesiyle davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince yapılan istinaf incelemesinde; davalı banka tarafından Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesinde açılan 2015/631 esaslı itirazın iptali davasında verilen kararara karşı istinaf ve temyiz başvurularının reddedilerek kararın onandığı, davacı dava sebebini kredi sözleşmesinde imza dışındaki yazıların kendisine ait olmaması olarak açıklamış ve bu durumu itirazın iptali yargılaması sırasında öğrendiğini iddia etmiş, menfi tespit davasına konu sözleşmenin dayandığı icra takibine itirazın iptali davası görülmüş olmakla aynı alacak için borçlunun menfi tespit davası açmakta hukuki yararı olmadığı, genel hükümlere göre yürütülen itirazın iptali davasında menfi tespit davasında ileri süreceği hususları ileri sürmesi mümkün olduğu, davacının itirazın iptali davasında ileri sürülmesi mümkün olan bir sebebe dayanarak menfi tespit davası açmasının usulen mümkün olmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 26,30 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 28/03/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.