Esas No: 2022/7876
Karar No: 2022/9997
Karar Tarihi: 05.10.2022
Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2022/7876 Esas 2022/9997 Karar Sayılı İlamı
10. Ceza Dairesi 2022/7876 E. , 2022/9997 K."İçtihat Metni"
Mahkeme : ALANYA 2. Ağır Ceza Mahkemesi
Suç : Uyuşturucu madde ticareti yapma
Hüküm : Değişen suç vasfına göre kullanmak için uyuşturucu madde
bulundurma suçundan hükmün açıklanması suretiyle
mahkûmiyet
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde kurulan hükmün incelenmesinde:
Sanık hakkında mahkûmiyet hükmü kurulmasına dayanak teşkil eden soruşturma ve kovuşturma evrakının aslı veya onaylı suretinin denetime imkan verecek şekilde dosya içerisinde bulundurulmaması nedeniyle suç tarihi ve hüküm tarihi itibarıyla zamanaşımı hesabı yapılamadığı anlaşılmakla,
1)) Sanık hakkında mahkûmiyet hükmü kurulmasına dayanak teşkil eden soruşturma evrakının ve kovuşturma dosyasının aslı veya onaylı örneklerinin denetime imkan verecek şekilde dosya içerisinde bulundurulması gerekirken, eksik araştırma ile hüküm kurulması,
2) 28/06/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun'la TCK'nın 191. maddesinde yapılan değişiklik nedeniyle, TCK'nın 191. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendinde yer alan, "kişinin, erteleme süresi zarfında; kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi hâlinde, hakkında kamu davası açılır." hükmü gözetildiğinde dosya kapsamına göre; sanık hakkında 29.08.2013 tarihli tutanak ile denetimli serbestlik tedbirine başlandığı, sanığın 24.12.2013 tarihli samba programının 2. oturumuna katılmadığından 02.01.2014 tarihli uyarı yazısının tebliğ edilerek ihtarda bulunulduğu; sanığın uyarıdan sonraki 07.01.2014 tarihli samba programına katıldığı, ancak 21.01.2014 tarihli (aynı tarihli dilekçesinde özetle, işyerinden izin alamadığından
program başladıktan 10 dk. sonra geldiğini beyan ettiği) ve 04.02.2014 tarihli samba programı oturumlarına katılmaması üzerine, sanığa yeni bir süre verilerek başvuru yapması konusunda ihtaratta bulunulmadan dosyasının kapatıldığının anlaşılması karşısında; ilk uyarıdan sonra da denetimli serbestlik tedbiri kapsamında yükümlülüklerini yerine getirmeye çalışan sanığın, "samba programına katılmamasının’’ kendisine yüklenen yükümlülüklere uygun davranmamakta ısrar etme olarak kabul edilemeyeceği gözetilmeden mahkûmiyetine karar verilmesi,
3) Suç tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan TCK'nın 191. maddesinde sanığa isnat edilen suç için temel ceza miktarının "bir yıldan iki yıla kadar hapis cezası" olarak belirlendiği; hükümden önce yürürlüğe giren 5271 sayılı CMK'nın 17/10/2019 tarihli ve 7188 sayılı Kanun'un 24. maddesi ile başlığı ile birlikte yeniden düzenlenmiş olan "Basit Yargılama Usulü" başlıklı 251. maddesinin 1. fıkrasında yer alan "Asliye Ceza Mahkemesince, iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilebilir." şeklindeki düzenlemeye, 7188 sayılı Kanun'un geçici 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan "01/01/2020 tarihi itibarıyla kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz." şeklindeki düzenleme ile sınırlama getirilmiş ise de; Anayasa Mahkemesinin 19/08/2020 tarihli 31218 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan, 25/06/2020 tarihli ve 2020/16 esas, 2020/33 sayılı iptal kararı ile, "...kovuşturma evresine geçilmiş..." ibaresinin, aynı bentte yer alan "... basit yargılama usulü..." yönünden Anayasaya aykırı bulunarak iptaline karar verilmesi sebebiyle kovuşturma evresine geçilmiş olan ve basit yargılama usulü uygulanabilecek dosyalar yönünden 7188 sayılı Kanun'un 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan düzenlemenin iptal edildiği anlaşıldığından; Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümesi mümkün olmayıp, Ceza Muhakemesi Kanunu'nda yapılan değişikliklerin ise derhal uygulanması gerekmekle birlikte, basit yargılama usulü uygulanan olaylarda CMK'nın 251. maddesinin 3. fıkrasına göre; "mahkûmiyet kararı verildiği takdirde sonuç ceza dörtte bir oranında indirilir." şeklindeki düzenleme karşısında, Anayasa Mahkemesinin anılan iptal kararının neticeleri itibarıyla maddi ceza hukukuna ilişkin olduğunun ve CMK'nın 251. maddesinin 3. fıkrasında yer alan düzenlemenin sanık lehine sonuç doğurabilecek nitelikte olduğunun anlaşılması karşısında, TCK'nın 7. maddesi ile CMK'nın 251. maddesi hükümleri gözetilmek suretiyle sanık lehine olan uygulamanın belirlenerek yerine getirilmesi ve gereği için dosyanın, "Basit Yargılama Usulü" yönünden değerlendirilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
4) Bozma ilamına uyulduğu halde, Dairemizin 04.07.2012 - 2011/12986 esas ve 2012/12958 karar sayılı ilamında sanık ile ilgili kısımda belirtildiği üzere; sanık hakkında temyiz incelemesine konu dosya üzerinden kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan tefrik kararı verilerek Alanya Cumhuriyet Başsavcılığının 2010/1376 esas sırasında kaydedildiği ve yürütülen soruşturma neticesinde de kamu davasının açıldığı, UYAP kayıtlarında yapılan incelemede sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan Alanya (Kapatılan) 3. Sulh Ceza Mahkemesinin 2010/674 Esas ve 2010/746 Karar sayılı ilamı ile hakkında tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri kararı verildiği ve yine aynı mahkemenin 06.06.2012 – 2011/266 Esas ve 2012/811 Karar sayılı ilamında Alanya Denetimli Serbestlik Şube Müdürlüğü’nün çıkarttığı 25.04.2011 tarihli davetiyenin sanığın duruşmada bildirdiği adresine tebliğ edilmediği anlaşıldığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verildiği görülmekle;
Söz konusu davaların dosya arasına getirtilerek derdest ise bu dava ile birleştirilmesi, hüküm verilmiş ve kesinleşmiş ise dosyalarının onaylı suretinin dosya içerisine konularak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi,
5) Hükümden önce 28.06.2014 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun'un 68. maddesi ile değiştirilen TCK'nın 191. maddesi ve aynı Kanun'un 85. maddesi ile eklenen 5320 sayılı Kanun'un geçici 7. maddesi sanık lehine hükümler içermekte olup, öncelikle; 6545 sayılı Kanun'un 68. maddesi ile değiştirilen TCK'nın 191. maddesinin 5. fıkrası ve aynı Kanun'un 85. maddesi ile eklenen 5320 sayılı Kanun'un geçici 7. maddesinin olaya tatbik kabiliyeti bulunup bulunmadığının tesbiti açısından, sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan dolayı bu suç tarihinden önce açılmış başka dava olup olmadığının, varsa sanığın bu suçu diğer davaya konu olan suç nedeniyle verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işleyip işlemediğinin ve önceki dava sonucunun araştırılması, gerektiğinde Denetimli Serbestlik Müdürlüğünden suç tarihinde sanığın infazda olan başka bir tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri kararının bulunup bulunmadığı sorulup belirlendikten sonra;
Sanık bu suçu, daha önce işlediği suçtan dolayı yapılan kovuşturma aşamasında hükmolunan tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlemişse, 6545 sayılı Kanun'un 68. maddesi ile değiştirilen TCK'nın 191. maddesinin 5. fıkrasında öngörülen “Erteleme süresi zarfında kişinin kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, dördüncü fıkra uyarınca ihlâl nedeni sayılır ve ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmaz” hükmü uyarınca, ikinci suçtan açılan bu davanın kovuşturma şartının ortadan kalkması nedeniyle, CMK'nın 223. maddesinin 8. fıkrası uyarınca “davanın düşmesine” ve tedavi ve/veya denetimli serbestlik kararı veren ilgili mahkemeye ihbarda bulunulmasına karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ile hüküm kurulması,
Kanuna aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde olduğundan, hükmün BOZULMASINA, 05/10/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.