Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2019/5574 Esas 2022/15481 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
11. Ceza Dairesi
Esas No: 2019/5574
Karar No: 2022/15481
Karar Tarihi: 04.10.2022

Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2019/5574 Esas 2022/15481 Karar Sayılı İlamı

11. Ceza Dairesi         2019/5574 E.  ,  2022/15481 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
    SUÇ : Resmi belgede sahtecilik
    ...

    Sanığın, polis ekiplerince kovalama sonucu suç tarihi saat 21:25 sıralarında 34 HK 3971 plaka sayılı araç ile yakalandığı, araç üzerinde takılı iki adet madeni plakanın, araçta bulunan tescil ve trafik belgeleri ile karayolları motorlu araçlar zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesinin sahte olduğunun belirlendiği ve bu şekilde zincirleme olarak resmi belgede sahtecilik suçunu işlediğinin iddia ve kabul edildiği kamu davasında;
    1)Suç tarihinden önce yürürlükte bulunan 18.07.1997 tarih ve 23053 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Karayolları Trafik Yönetmeliği’nin 30. maddesine göre, tescil plakalarında, işlemi yapan tescil kuruluşu ile plaka basım işlemini gerçekleştiren kuruluşun mühürlerinin bulunmasının, anılan maddede 09.09.2011 tarih ve 28049 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Yönetmelik'in 3. maddesiyle yapılan değişiklikle de, bu tarihten itibaren yalnızca plaka basım işini gerçekleştiren kuruluşun mührünün bulunması zorunlu olduğunun hüküm altına alındığı gözetildiğinde; suça konu edilen plakalara ilişkin soruşturma aşamasında alınan İstanbul Kriminal Polis Laboratuvarının 27.01.2015 tarihli uzmanlık raporunda, tescil plakalarının resmiyet kazanması için gerekli olan plaka basım işlemini gerçekleştiren kuruluşa ait basılı bulunması gereken soğuk mühür izlerinin bulunmadığı belirlendiğinden, söz konusu plakalar bakımından atılı suçun unsurları itibarıyla oluşmadığının gözetilmemesi,
    2)Belgede sahtecilik suçlarında aldatma yeteneğinin bulunup bulunmadığının takdirinin hâkime ait olduğu dikkate alınarak, öncelikle suça konu belgelerin getirtilerek duruşmada incelenip özellikleri duruşma tutanağına yazıldıktan ve denetime olanak verecek şekilde dosyada bulundurulduktan sonra aldatma kabiliyeti bulunup bulunmadığı tespit edilerek sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerektiği gözetilmeden eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulması,
    3)5237 sayılı TCK'nin 43. maddesinde yer alan düzenleme ile bir suç işleme kararının icrası kapsamında değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla ya da aynı suçun birden fazla kişiye karşı tek bir fiille işlenmesi durumunda zincirleme suç hükümlerinin uygulanmasının mümkün olduğu gözetildiğinde; somut olayda, suça konu belgelerin aynı anda ele geçirildiklerinin ve farklı zamanda düzenlendiklerine ilişkin delil bulunmadığının dosya kapsamından anlaşılması karşısında, TCK’nin 43. maddesinin uygulanma imkanı bulunmadığının gözetilmemesi,
    4)Gerekçeli karar başlığında suç tarihinin 28.10.2014 tarihi olarak gösterilmesi yerine 25.09.2014 şeklinde gösterilmesi,
    5)Kabul ve uygulamaya göre de;
    a-Hüküm kurulurken TCK'nin 204/1 maddesi uyarınca temel ceza 2 yıl olarak belirlendikten sonra, aynı Kanun'un 43/1 maddesi uyarınca 1/4 oranında artırım yapılırken cezanın 2 yıl 6 ay şeklinde belirlenmesi yerine 3 yıl 1 ay 15 gün belirlenmesi suretiyle fazla ceza tayini,
    b-TCK’nin 53. maddesine ilişkin uygulamanın, Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
    Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nin 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, 04.10.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.










    Hemen Ara