Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/540 Esas 2022/2483 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/540
Karar No: 2022/2483
Karar Tarihi: 28.03.2022

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/540 Esas 2022/2483 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Dava, bayilik sözleşmesi uyarınca davalının sözleşme şartlarına uymaması sonucu müvekkilinin zarar gördüğü gerekçesiyle kâr mahrumiyeti talebiyle açılmıştır. Mahkeme, Yargıtay (Kapatılan) 19. Hukuk Dairesi'nin bozma kararı ve dosya kapsamına göre, davacının cezai şart talebini istirazi kayıt koymadan yapması sebebiyle önceki dönemlerle ilgili cezai şart isteyemeyeceği ancak son döneme ait cezai şart talebinin kabul edileceğini belirtmiştir. Davalının ticari iş nedeniyle verdiği taahhüdünün sonucuna katlanması gerektiği gerekçesiyle dava kabul edilmiştir ve davalıdan, 50.000.- TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek aylık %7 akdi faiz ile tahsil edilerek davacıya verilmesine hükmedilmiştir. Kanun maddeleri olarak, davacının cezai şart talebini istirazi kayıt koymadan yapması sebebiyle önceki dönemlerle ilgili cezai şart isteyemeyeceği hükmüne dayanak olarak, Türk Ticaret Kanunu'nun 138/1 ve 138/2 maddeleri yer almaktadır. Davalının ticari iş nedeniyle verdiği taahhüdünün son
11. Hukuk Dairesi         2021/540 E.  ,  2022/2483 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
    ..

    TÜRK MİLLETİ ADINA

    Taraflar arasında görülen davada Mersin 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 23.09.2020 tarih ve 2018/687 E. - 2020/340 K. sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında 17/03/2009 tarihli ve 5 yıl süreli bayilik sözleşmesi akdedildiğini, aynı tarihli satış taahhütnamesi uyarınca davalının yıl esasına göre sözleşmenin devamı süresince her yıl için 600 m³ beyaz ürün ve bir ton madeni yağ satmayı taahhüt etmesine karşın bu taahhüdünü yerine getirmediğini, müvekkilinin bu sebeple zarara uğrattığını, sözleşmenin süresinin sona ermesi ve yenilenmemesi nedeniyle sözleşmenin fesholunduğu ve müvekkilinin alacağının talep edileceği ileri sürülerek şimdilik 17/03/2009 tarihinden sözleşmenin sona erdiği 17/03/2014 tarihine kadar ki dönem için KDV dahil 50,000 TL kâr mahrumiyeti alacağının aylık % 7 akdi faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
    Davalı vekili, sözleşmenin 17/03/2014 tarihinde uzatılmadığı ve ayrıca süresinde yapılan bir fesih ihtarı da bulunmadığından sözleşmenin kendiliğinden sona erdiğini, geçerli ve haklı tonaj taahhüdünün olmadığını, taahhütnamede tonaj taahhüdünün şarta bağlı olarak verildiğini, oysa ki davacıya verilmiş bir intifa hakkı bulunmadığını, tonaj taahhüdü bir an için geçerli kabul edilse dahi sözleşme hükmüne rağmen davacının her cari yıl sonunda veya ay sonunda tonaj eksikliğinden bahisle bir hesaplama yapmadığı gibi müvekkiline de bu yönde ihtar ya da talepte bulunmadığını, davanın kar mahrumiyetine ilişkin açılmış olup sözleşmede kâr mahrumiyeti talep edilebileceğine dair hüküm olmadığını, yıllık faiz oranlarının % 10 olduğu piyasa şartlarında % 72 oranında faiz talep edilmesinin yerinde olmadığını, talep edilen rakamın müvekkilinin cezalandırılması anlamına geldiğini, taahhütname ile verildiği ve geçerli olduğu iddia edilen ancak müvekkilince kabul edilmeyen tonaj taahhüdünün 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkındaki Kanun'un 4. maddesine ve tebliğ hükümlerine aykırı olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece, Yargıtay (Kapatılan) 19. Hukuk Dairesi'nin bozma ilamı ve tüm dosya kapsamına göre; davalının dönemler itibariyle yıllık asgari alım taahhüdüne uyulmamasına rağmen davacı-tedarikçi tarafından davalı-bayiye mal verilmeye devam edilmiş ve cezai şart alacağı yönünden ihtirazi kayıt konulmadığından davacı önceki dönemlere ilişkin cezai şart isteyemez ise de, son döneme ait cezai şart isteyebilceği, davacı şirketin 2013-2014 dönemi için taahhüt edilen satım miktarının eksik kalan kısmı için 80.487,60TL'lik cezai şart bedeli talep edebileceğini bildiren bilirkişi kök ve ek raporunun karar vermeye yeter nitelikte olduğu ancak talebe bağlılık ilkesi gereği hüküm kurulması gerektiği, davalı borca batık olduğundan cezai şartın mahvına yol açacağı raporda belirtilmiş ise de, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 22/1. maddesine göre tacir olan davalının ticari iş nedeniyle verdiği taahhüdünün sonucuna katlanması gerektiği gerekçesiyle davanın kabulü ile, 50.000.- TL alacağın dava tarihinden işleyecek aylık %7 akdi faiz ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
    Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
    Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davalı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 2.561,62 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 28/03/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



    Hemen Ara