19. Hukuk Dairesi 2012/6689 E. , 2013/1359 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vekilleri Av. ... ve Av. ... ile davalı vek. Av. ..."ün gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-KARAR-
Davacı vekili, taraflar arasında 2004 – 2005 yıllarında yapılan sözleşmeler ile müvekkili tarafından davalıya hizmet verildiğini, davalı tarafın hizmetin ayıplı olduğu gerekçesiyle müvekkilinin hakkettiği 818.430,96 TL alacağı ödemediğini, müvekkilinin sözleşmelere uygun olarak edimini eksiksiz olarak ifa ettiğini belirterek 818.430,96 TL"nin ilgili fatura tarihlerinden itibaren ticari temerrüt faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının sözleşmeye aykırı olarak eksik personel çalıştırdığını, bu nedenle çeşitli birimlerde hırsızlık olaylarının gerçekleştiğini, anılan bu olaylar nedeniyle müvekkilince sözleşme kapsamında 1.025.876,52 TL"lik ceza tahakkuk ettirildiğini, bu tahakkuk nedeniyle davacı alacağından mahsup yapıldığını bildirerek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, davanın reddine karar verilmiş, hükmün davacı vekilince temyizi üzerine, Dairemizin 14.03.2008 tarihli ilamıyla hükme esas alınan bilirkişi raporunun yeterli incelemeyi içermediği ve Yargıtay denetimine de elverişli olmadığı, bu durumda davalının savunmalarında belirtilen aksaklıklarla ilgili davacıya uygun sürelerde ihtarat gönderilip gönderilmediği ve buna ilişkin tutanaklar tutulup tutulmadığı hususları yeterince araştırılıp sözleşme hükümleri ve tüm deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerektiğinden bahisle hükmün bozulmasına karar verilmiş, bozma sonrası yapılan yargılama sonucu benimsenen bilirkişi raporuna göre, 5188 sayılı Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanun uyarınca özel güvenlik görevlilerinin çalışmaya devam edebilmesi için 90 veya 120 saatlik eğitim almaları gerektiği, davacının bu nedenle eksik eleman çalıştırmak durumunda kaldığı, davacının elemanlarına fazla mesai yaptırmak suretiyle güvenlik hizmetini tam olarak verdiği, hırsızlık olaylarında güvenlik görevlilerinin ihmali ya da kusuru bulunmadığı davacının davadan önce davalıyı temerrüde düşürdüğü 818.430,96 TL asıl, 16.256,51 TL de işlemiş faiz alacağı bulunduğu gerekçeleriyle davanın kabulüne, 834.687,47 TL tutarındaki alacağın dava tarihinden itibaren ..."nın değişen ve değişecek oranlardaki avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Dava, hizmet sebebiyle alacak istemine ilişkindir. Davacı taraf çalıştırdığı özel güvenlik görevlilerinin yasal olarak eğitim alma zorunluluklarının bulunduğunu bu nedenle eksik eleman çalıştırdıklarını, bu durumun iradeleri dışında zorlayıcı bir sebep olarak kabulü gerektiğini ileri sürmüştür. Bir başka ifadeyle davacı mücbir sebep nedeniyle eksik eleman çalıştırmak durumunda kaldıklarını beyan etmiştir.
26.06.2004 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak aynı tarihte (19. ve 20. maddeleri hariç) yürürlüğe giren Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanunun 14. maddesinin 1. fıkrası; “Özel güvenlik temel eğitimi teorik ve pratik eğitim ile silah eğitiminden oluşmak üzere yüzyirmi ders saatinden, yenileme eğitimi 60 ders saatinden az olmamak üzere düzenlenir.” şeklindedir.
Taraflar arasında uyuşmazlığa konu sözleşmelerin tarihi ise anılan yasanın yürürlüğe girmesinden sonra olan 31.12.2004 ve 21.03.2005 tarihleridir. Anılan bu sözleşmelerde davacının sözkonusu hizmeti 478 kişi ile vereceği hususu hüküm altına alınmıştır.
Buna karşılık davacının bu hizmeti 350 kişiyle ifa ettiği, bu nedenle davalının tutulan tutanaklar nedeniyle davacıya ihbarlar gönderdiği dosya içeriği ile sabittir. TTK"nun 20/2 (Yeni TTK 18/2) maddesi hükmü gereğince her tacirin ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir işadamı gibi hareket etmesi gerekir. Anılan yasa hükmü gözetildiğinde sözleşme ile 478 kişi çalıştırma yükümlülüğünü üstlenen davacının 350 kişi çalıştırmak suretiyle müdebbir bir işadamı olarak hareket etmediğinin kabulü gerekir. Öte yandan hükme esas alınan 01.02.2011 tarihli ek bilirkişi raporunda yukarıda anılan yasa ile getirilen eğitim şartının mücbir sebep sayılması gerektiği belirtilmiştir. Oysa sözleşmeden önce yürürlüğe giren bir kanun hükmünün gözardı edilerek sözleşmede belirtilen sayıdaki eğitimli personelin sayısı kadar kişiyle hizmet verilmemiş olması mücbir sebep olarak kabul edilemez TTK"nun yukarıda anılan hükümleri gereği her tacir imzaladığı sözleşmelerdeki yükümlülükleri öngörmelidir.
Hal böyle olunca, açıklanan bu yönler gözetilmeden düzenlenen bilirkişi raporunun hükme esas alınması doğru olmadığı gibi BK"nun 104/son (6098 sayılı TBK"nun 121/son) maddesine aykırı düşecek şekilde faize faiz yürütülecek biçimde hüküm kurulması ve davalı Üniversitenin harçtan muaf olduğu gözetilmeksizin harçla sorumlu tutulması da isabetsizdir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davalı yararına takdir olunan 990 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, 24.01.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.