Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2020/10678 Esas 2022/10089 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
10. Ceza Dairesi
Esas No: 2020/10678
Karar No: 2022/10089
Karar Tarihi: 10.10.2022

Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2020/10678 Esas 2022/10089 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Mahkeme, sanığın 09/02/2015 tarihinde kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan mahkûmiyetine karar vermiştir. Ancak, kamu davası açılması için gerekli şartların oluşmadığı ve yasal tebligat işlemlerinin usulsüz yapıldığı gerekçesiyle karar BOZULMUŞTUR. Kanun maddeleri olarak, 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 10/2. maddesi ve fıkrası, 6545 sayılı Kanun'un 68. maddesi ile değişik TCK'nın 191. maddesinin 2, 3 ve 4/a bendi örnek gösterilmiştir.
10. Ceza Dairesi         2020/10678 E.  ,  2022/10089 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkeme : MİDYAT 1. Asliye Ceza Mahkemesi
    Suç : Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma
    Hüküm : Mahkûmiyet

    Dosya incelendi
    GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
    1) 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 10/2. madde ve fıkrasının, “Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.” hükmüne aykırı olarak sanığın 09/02/2015 tarihli eylem nedeniyle verilen kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararının bilinen son adres yerine MERNİS adresine yapılan, tebligatın usulsüz olması yanında tebliğ edilen kararda, sanığa bu erteleme kararına itiraz hakkı bulunduğuna ilişkin, itiraz süresi ve merciinin de gösterilmesi suretiyle usulüne uygun bir yasa yolu bildirimi yapılmadığı için, karar içeriğindeki yasa yolu bildirimi de usulsüzdür. Bu durumda karar sanık tarafından öğrenilmiş olsa bile kesinleştiğinden söz edilemez. Dolayısıyla bu usulsüzlüğü ortadan kaldırmak için, sanığa kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararına karşı 15 gün içinde Sulh Ceza Hakimliğine itiraz hakkı bulunduğu ihtarı ile birlikte kararın yeniden tebliğ edilmesi gerektiğinden, bu kapsamda inceleme konusu olayda sanığın, yükümlülüklere uymama eylemini, 25/02/2015 tarihli kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı kesinleşmeden gerçekleştirmesi nedeniyle kovuşturma şartlarının oluşmadığı,
    2) 6545 sayılı Kanun'un 68. maddesi ile değişik TCK'nın 191. maddesinin 2 ve 3. fıkraları uyarınca kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı ile birlikte verilen tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine ilişkin infaz işlemlerinde, tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazına başlamak üzere çıkarılan ilk uyarılı başvuru davetiyesinin tebliği üzerine, müracaatta bulunmayan şüphelinin, aynı Kanun'un 191. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca kendisine yüklenen yükümlülüklere veya tedavinin gereklerine uygun davranmamakta "ısrar" ettiğinin kabul edilebilmesi için; "önceki tebligat gereğince başvuruda bulunmadığı, bu tebligat üzerine öngörülen süre içinde de başvurmaması halinde yükümlülüklere ve tedavinin gereklerine uymamakta ısrar etmiş sayılacağı" uyarısı ile yeniden tebligat yapılması, bu tebligata rağmen başvuruda bulunmadığı takdirde, şüpheli hakkında kamu davasının açılması gerektiğinden; inceleme konusu olayda ikinci uyarı yapılmadığı için kamu davasını açma koşulları oluşmadan dava açılmış olduğu,
    Anlaşıldığından;
    5271 sayılı CMK'nın 223/8. maddesi gereğince kovuşturma şartının gerçekleşmesini beklemek üzere, kamu davasının durmasına ve gerekli tebligat işlemlerinin tamamlanarak, kararın infazına devam edilmesi için dosyanın Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine karar verilmesi yerine, yargılamaya devam edilerek sanığın mahkûmiyetine karar verilmesi,
    Kanuna aykırı, sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde olduğundan, hükmün BOZULMASINA, 10/10/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

    Hemen Ara