Esas No: 2020/7648
Karar No: 2022/2589
Karar Tarihi: 30.03.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/7648 Esas 2022/2589 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2020/7648 E. , 2022/2589 K.Özet:
Davacı, \"HADRAMOUT\" markasının on yıl süreyle tescil edildiğini ve müvekkilinin markasını kullanmadan önce Suriye'de lokanta işlettiğini belirtmiş ve davalının marka hakkını ihlal ettiğini iddia etmiştir. Karşı davalı ise, Hadramout coğrafi bölgesinin yemeği olan Mandy'u yapmaya özgüleştiğini ve TPMK'ya tescil talebinde bulunduğunu savunmuştur. İlk derece mahkemesi markanın hükümsüz olduğuna karar vermiş, Bölge Adliye Mahkemesi ise, Türk toplumu nezdinde markanın anlaşılıp anlaşılamayacağı hususunu değerlendirilmeden karar verilmesinin doğru olmadığını belirterek kararı bozmuştur. Kararın gerekçesi ülkesellik ilkesi ve marka başvurusuna konu hizmetler yönünden ortalama tüketici kitlesinin genel özellikleri ve bakış açısı dikkate alınarak belirlenmesi gerektiği yönündedir.
Kanun Maddeleri:
-TPEM tarafından tanınmasa bile, bir coğrafi yerin adı veya coğrafi işaretlerin belirli bir bölge ile özdeşleşmiş olması, markanın tesciline engel teşkil edebilir. (556 sayılı KHK, Madde 7/1-c ve d)
-Markanın tanımlayıcı niteliği olup olmadığı marka başvurusuna konu hizmetler yönünden ortalama tüketici kitlesinin genel özellikleri ve bakış açısı dikkate alınarak belirlenmelidir.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 16. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada İstanbul 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 11.04.2017 tarih ve 2016/178 E. - 2017/77 K. sayılı kararın davacı -karşı davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin reddine-kısmen kabulüne, kısmen reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi'nce verilen 02.10.2020 tarih ve 2017/5071 E. - 2020/1588 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı-karşı davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, 43. sınıfta “HADRAMOUT” markasının on yıl süreyle 25/05/2016 tarihinde müvekkili adına tescil edildiğini, müvekkilinin daha önce de aynı ibareyi Suriye Arap Cumhuriyeti'nde tescil ettirdiğini, Suriye'de yaptığı işi “HADRAMOUT” markası ile 9 Mayıs 2014 tarihinden itibaren İstanbul ilinde lokanta işleterek sürdürdüğünü, davalının, müvekkilinin izni olmaksızın “HADRAMOUT” markasının ayırt edilemeyecek derecede benzerini işletmesini açtığı tarihten beri kullanmak suretiyle marka hakkını ihlal ettiğini, İstanbul 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi'nin 2016/60 D. İş sayılı dosyasında davalının ihtiyati tedbir kararına karşı yapmış olduğu itiraz dilekçesinde de müvekkilinin markasını kullandığını kabul ettiğini, davalının müvekkiline yakın mesafede Fatih ilçesinde restoran işlettiği, müvekkilinin noter aracılığı ile davalı yana ihtarname göndermesine rağmen davalının faaliyetlerine devam ettiğini belirterek tecavüzün tespiti, önlenmesi, durdurulması; haksız rekabetin önlenmesi, fazlaya ilişkin haklarının saklı kalmak kaydıyla, şimdilik müvekkilin yoksun kaldığı kazanç nedeniyle 1.000,00 TL maddi ve 15.000,00 TL manevi tazminatın davalının müvekkilinin markasını kullanmaya başladığı tarihten itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesini, davalı şirketin ticaret unvanı olarak kullandığı “HADRAMOT” ibaresinin unvanından terkinini ve kullanmaktan men edilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı-karşı davacı vekili, müvekkilinin dava konusu markayı 2015 yılında açtığı lokantada kullandığını, Hadramout'un yemekleri ile ünlü arap coğrafyasında meşhur Yemen Ülkesinde bir il adı olduğunu, davacının tescil ettirdiği “HADRAMOUT” markasını yalnız başına kullanmadığını, özellikle iyi yaptığını iddia ettiği Hadramout yöresinin en meşhur yemeği olan Mandy yapmaya özgülediğini, bu amaçla lokantada Mandy Hadramut coğrafi işaretini kullandığı ve bununla ilgili olarak TPMK’ya tescil talebinde bulunduğunu, müvekkilinin ise lokantasında arap ve latin harfleri ile “Hadramot Yemeni Restaurant” ibaresini kullandığını, bu ibare ile lokantasında hem Hadramout iline ait hem de Yemen ülkesinin diğer yörelerine ait tüm yemekleri üretip satmayı amaçladığını, ihtiyati tedbir nedeniyle müvekkilinin büyük zarar gördüğünü savunmuş, karşı davada ise, Hadramout coğrafi bölgesi, bu coğrafi yer ile bağlantılı mal ve hizmetlerin yöreye aitliği netleşmiş yemekler, bu bağlantıyı kavrayan çevrenin ise Araplar olduğunu, dolayısıyla Hadramout adının tek başına tescil edilemeyeceğini ileri sürerek, davacı adına tescilli “HADRAMOUT” markasının hükümsüz kılınmasını, İstanbul 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi'nin 2016/60 D.iş sayılı dosyasından verilen ihtiyati tedbirin kaldırılmasını talep ve dava etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince tüm dosya kapsamına göre, "HADRAMOUT" ibaresinin Yemen'de bir il adı olduğu, tüketiciler nezdinde coğrafi yer çağrışımı yaptığı, bu ilin lezzetli yemekleriyle meşhur olduğu, 43. sınıfta "yiyecek içecek sağlanması hizmetlerinde" tescilli olduğu için, hükümsüzlük şartlarının oluştuğu, hükümsüzlük nedeniyle tecavüze konu bir markanın kalmadığı gerekçesiyle karşı davanın kabulüne, davacı-karşı davalının TPMK nezdinde tescilli 2015/93898 “Hadramout + (arapça Hadramout)” ibareli markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, asıl davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı-karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince tüm dosya kapsamına göre, davacının tescilli markasının "Hayvanlar için geçici barınma hizmetleri sağlanması" sınıfında tescile engelinin bulunmadığı, karşı davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle, davacı-karşı davalı vekilinin asıl davaya yönelik istinaf başvurusunun reddine, karşı davaya yönelik istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile, ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasına, davacı markasının 43. sınıfta lokantacılık hizmet sınıfında hükümsüzlüğüne karar verilmekle, markaya tecavüz ve haksız rekabete ilişkin asıl davanın reddine, karşı davanın kısmen kabul ve kısmen reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı-karşı davalı vekili temyiz etmiştir.
Asıl dava; marka hakkına tecavüzün tespiti, önlenmesi, durdurulması, maddi ve manevi tazminat; karşı dava ise; markanın hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
Marka hukukunda, markanın korumasında ülkesellik ilkesi esas olup; marka başvurusuna konu işaretlerin mutlak ve nispi tescil engelleri bulunup bulunmadığı, başvurunun yapıldığı ülkedeki koşullar dikkate alınarak belirlenir. Belirli ürünler yönünden maruf ve meşhur yerlerin isimlerinin marka olarak kullanılması 556 sayılı KHK’nın 7/1-c ve d madde hükümleri gereği kimsenin tekeline bırakılamaz.
Bununla birlikte bir markanın tanımlayıcı niteliği olup olmadığı da marka başvurusuna konu hizmetler yönünden ortalama tüketici kitlesinin genel özellikleri ve bakış açısı dikkate alınarak belirlenmelidir. Somut olayda, her ne kadar mahkemece “HADRAMOUT” ibresinin yemekleri ile meşhur bir coğrafi yer adı olduğundan bahisle “yiyecek içecek sağlama hizmetleri” açısından tanımlayıcı olduğu gerekçesiyle asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne karar verilmiş ise de Mahkemece öncelikle ek bilirkişi raporu almak suretiyle, markanın köken olarak dayandığı coğrafi bölgeden bağımsız olarak, ülkemiz içerisindeki ortalama tüketici kitlesinin genelinin Türkçe'de bilinen bir anlamı olmayan ve yabancı kökenli bir sözcük olduğu anlaşılan “HADRAMOUT” ibaresini bir restoran veya kafe tarzı hizmet sunan bir işyeri tabelasında görmeleri halinde bu yerin yemekleri ile meşhur coğrafi bir yer olduğunu bilip bilemeyeceği hususu delilleriyle birlikte değerlendirilerek varılacak sonuca göre karar vermek yerine, Türk toplumu nezdinde bu hizmet yönünden hedef tüketici kitlesi dikkate alınmaksızın, markanın ülkeselliği ilkesiyle bağdaşmayacak biçimde 23.08.2016 tarihli Yemen Konsolosluğu’nun yazısına dayanılarak yapılan değerlendirme ve buna sadır hüküm kurulması doğru olmamış, yeniden hüküm kurulmak suretiyle oluşturulan Bölge Adliye Mahkemesi kararının anılan nedenlerle davacı-karşı davalı taraf lehine bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı-karşı davalı vekilinin temyiz istemlerinin kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, HMK'nın 373/2. maddesi uyarınca dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesi'ne gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacı-karşı davalıya iadesine, 30/03/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.