Esas No: 2021/385
Karar No: 2022/2612
Karar Tarihi: 30.03.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/385 Esas 2022/2612 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2021/385 E. , 2022/2612 K.Özet:
Davacı, davalıya yüksek faiz kazancı vaadiyle 55.200 Alman Markı tutarında para verdiğini iddia ederek, para toplama faaliyetleri nedeniyle Bankalar Kanunu, Sermaye Piyasası Kanunu, TTK ve Borçlar Kanunu'nun ihlal edildiğini ileri sürerek 28.223,31 Euro (55.200 Alman Markı) tahsili talebiyle dava açmıştır. Davalı ise zamanaşımı süresi geçtikten sonra açılan davada davalının şirketteki ortaklığına ilişkin bir dava olması gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkeme, davacının davalı şirkette ortak olduğu ve geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunduğu gerekçesiyle davayı reddetmiştir. Yargıtay ise bozma kararı vererek, davalı şirketin pay sahibi sayısı nedeniyle payları halka arz olunmuş sayılıp sayılmadığının değerlendirilmesini gerektiğini belirtmiştir.
İlgili kanun maddeleri:
- 3094 sayılı Kanun'un 4/A maddesi
- 7194 sayılı Kanun'un 41. maddesi
- Sermaye Piyasası Kanunu'nun md. 7, 16
- TTK'nın md. 20
- Borçlar Kanunu'nun md. 28
- Vergi Usul Kanunu'nun md. 213
- Kurumlar Vergisi Kanunu'nun md. 5422
- Bankalar Kanunu'nun md. 3182
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 08.10.2020 tarih ve 2020/288 E. - 2020/427 K. sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalının temsilcilerine 15.10.2000 tarihli teslim-tesellüm belgesi adlı belge ile 55.200 DEM (Alman Markı) tutarında para verdiğini, bu paranın davalının istenildiğinde her an geri alınabileceği ve yüksek faiz kazancı vaatlerine karşılık verildiğini, davalının para toplama faaliyetlerinin Bankalar Kanununun md. 10 hükmünün, Sermaye Piyasası Kanunumun md. 7, 30, 31 hükümlerinin, TTK’nın md. 20 hükmünün, Borçlar Kanununun md. 28 hükmünün ihlal edildiğini ileri sürerek, davacıdan tahsil edilen 28.223,31 EURO (55.200 DEM)’nun tahsil tarihi itibarı ile 3095 sayılı Kanun’un 4/A maddesi uyarınca işleyecek faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın zamanaşımı süreleri geçtikten sonra açıldığını, davacının hisse senetlerinin sahibi olmakla, davalı şirkette hissedar olduğunu, davacının hisse değerindeki ortaklığının halen devam ettiğini, davanın niteliğinin alacak davası değil, ortaklık ve ortaklık paylarına ilişkin bir dava olması gerektiğini, ancak kâr payı talebinde bulunulabilmesi için, şirketin öncelikle faaliyetlerinden kâr elde etmesi ve dağıtma kararının verilmesi gerektiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama,toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, davacı tarafından kendisinin şirket ortağı olmadığından verilenin iadesine yönelik alacak davası açıldığı, 7194 sayılı Kanun'un 41. madde uyarınca söz konusu düzenleme dikkate alındığında davacının davalı şirkette ortak olduğu, bu haliyle geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunduğu Geçici 4. madde gereğince pay sahibi sayısı nedeniyle payları halka arz olunmuş sayılan ve payları borsada işlem gören anonim ortaklıklar tarafından doğrudan veya dolaylı olarak nominal ya da primli değer üzerinden pay veya pay adı altında satışı yapılmış olan her türlü araç kaydileştirmeye ilişkin şartlara tabi olmaksızın TTK kapsamında pay sayıldığından bu ortaklıklara yapılan ödemeler pay karşılığı yapılmış kabul edilir ve ortaklık ilişkisi kurulur dendiğinden, davacının dava konusu alacağı yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
1-Mahkemece her ne kadar bozmaya uyulsa da bozma kapsamının gerekleri yerine getirilmemiştir. 07.12.2019 tarih, 30971 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanan 7194 sayılı Dijital Hizmet Vergisi ile Bazı Kanunlarda ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun'nun 41. maddesinde 25/3/1987 tarihli ve 3332 sayılı Sermaye Piyasasının Teşviki, Sermayenin Tabana Yaygınlaştırılması ve Ekonomiyi Düzenlemede Alınacak Tedbirler ile 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu ve 3182 sayılı Bankalar Kanunu'nda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un geçici 4. maddesine göre, davalı şirketin ''31.12.2014 tarihine kadar, pay sahibi sayısı nedeniyle payları halka arz olunmuş sayılan ve payları borsada işlem gören anonim ortaklık niteliğinde olup olmadığının” Sermaye Piyasası Kurumu'na sorularak gelen cevabi yazı Sermaye Piyasası Kanunu'nun 16. maddesine de göre değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı kararın re'sen bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
2- Kabule göre de yukarıda belirtilen ilgili yasa hükmüne göre yargılama gideri ile maktu vekalet ücretinin ortaklık üzerinde bırakılması gerekirken davacı üzerinde bırakılması da doğru görülmemiştir.
3-Bozma sebep ve şekline göre davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) ve (2) numaralı bentte açıklanan nedenle, İlk Derece Mahkemesince verilen kararın re'sen BOZULMASINA, (3) numaralı bentte açıklanan nedenle davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 30/03/2022 oybirliğiyle karar verildi.