Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/7597 Esas 2022/2577 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/7597
Karar No: 2022/2577
Karar Tarihi: 30.03.2022

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/7597 Esas 2022/2577 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesinde görülen davalarda, davacı müvekkilin dava dışı kişi üzerine ipotek ettirdiği tüketici kredisi 2013 yılında kapatıldıktan sonra banka tarafından yeniden istendiği ve davalı bankanın müşterisine ipotekli krediler için ihtar göndererek cebri icra tehdidi uyguladığı iddia edilerek kötü niyet tazminatı talep edildi. İlk derece mahkemesi, davalının takibin haksız ve kötü niyetli olduğuna karar verdi. Ancak Bölge Adliye Mahkemesi, yapılan incelemede, tazminat talebi reddedildi ve dava konusuz kaldı. Kararın bozulması gerektiği ve davacının kötüniyet tazminatı talebinin reddedilmesi gerektiği belirtildi.
Kanun maddeleri: İİK 72/5, AAÜT 6, HMK 353/1-b-2, HMK 355, İİK 369/1, İİK 371, HMK 373/2.
11. Hukuk Dairesi         2020/7597 E.  ,  2022/2577 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 16. HUKUK DAİRESİ

    Taraflar arasında görülen davada Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 09.06.2017 tarih ve 2016/1499 E- 2017/757 K. sayılı kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf istemlerinin reddine-kısmen kabulüne dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi'nce verilen 25.09.2020 tarih ve 2017/5259 E- 2020/1466 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı vekili; müvekkilinin dava dışı ...'nun davalı bankadan kullanmış olduğu tüketici kredisi için 80.000 TL bedel ile taşınmazını banka lehine ipotek ettirdiğini, sözkonusu kredinin 2013 yılında asıl borçlu tarafından ödenerek kapatıldığını, böylece ipoteğin dayanağı olan borcun sona erdiğini, davalı bankanın müvekkiline 22.11.2016 tarihli ihtarname göndererek hesabın kat edildiğini bildirdiğini, bu ihtarnameyle müvekkilinden taksitli ticari kredi, bizcard kredilerinden müvekkilinin ipotek borçlusu olarak sorumlu olduğununun ihtar edildiğini, ancak ihtarda belirtilen borçlara teminat olarak ipotek vermediğini, müvekkilinin teminat verdiği tüketici kredisine ilişkin olarak sorumluluğunun kalmadığını, çekilen ihtarname ile cebri icra tehdidi altında olduğunu ileri sürerek 22.11.2016 tarihli ihtarnameye konu krediler sebebiyle borçlu olmadığının tespitine ve kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, dava dışı ... ile müvekkili arasında ticari kredi sözleşmeleri ve tüketici kredi sözleşmesi imzalandığını, davacı ...'nun maliki olduğu taşınmaz üzerine, dava dışı Şeref'e tahsis edilen tüketici kredisinin teminatı olmak üzere banka lehine ipotek tesis edildiğini, tüketici kredisinin 14/06/2013 tarihinde kapandığını, ipoteğin konusuz kaldığını, ticari krediler için ...'na gönderilen hesap kat ihtarnamesi keşide edilir iken davacıya da sehven-maddi hata sonucu ihtarname gönderildiğini, herhangi bir zararın doğmadığını, davacının dava açmadan önce de davaya konu olan hususları bankaya ihtar edebileceğini, bundan dolayı müvekkil banka dava açılmasına sebebiyet vermediğinden yargılama giderlerinin taraflarına yüklenemeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir.
    İlk derece mahkemesince, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; davacının verdiği ipotekle teminat alınan tüketici kredisinin 14.06.2013 tarihinde kapandığı, ipoteğin konusuz kaldığı, davacıya sehven ihtarnamenin gönderildiği, banka tarafından maddi hata yapıldığı belirtilmesine rağmen davanın reddine karar verilmesini talep ettiği, bu nedenlerle İİK 72/5 fıkrası uyarınca davalı alacaklının takibin yapılmasında haksız ve kötü niyetli olduğu gerekçesiyle davacının Bursa 13. Noterliğinin 22/11/2016 tarihli ihtarnamesinde belirtilen ticari kredi, teminat mektubu komisyonu ve Bizcard sebebiyle borçlu olmadığının tespitine, İİK 72/5 md uyarınca takip konusu alacak miktarı olan 80.000 TL üzerinden %20 oranında hesaplanan kötü niyet tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
    Karara karşı taraf vekilleri tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
    Bölge Adliye Mahkemesi'nce; işbu davadan bir gün sonra 30.11.2016 tarihinde davacı hakkında icra takibi başlatıldığı, dava dilekçesinin tebliğinden sonra da takibin devam ettiği, davalı vekilinin cevaplarında davayı kabul yönünde bir beyanının bulunmadığı, takip nedeni ile davacının borçlu bulunmadığına dair ikrarları mevcut olduğu gibi, takipte taraf değişikliği ve taşınmaz bilgisi değişikliği yapıldığı ve ipoteğin fekkinin ön inceleme duruşmasından önce yapıldığı, davanın karar celsesinden önce konusuz kaldığı, bu durumda davanın konusuz kaldığının tespiti ile yargılama giderlerinin haklılık durumuna göre davacı lehine hükmedilmesi gerektiği, Harçlar Kanunu 22. madde koşullarının oluşmadığı, ön inceleme duruşmasından önce konusuz kalan davada AAÜT 6. madde uyarınca hesaplanan nisbi vekalet ücretinin yarısına hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince kaldırılmasına, dava konusuz kalmış olmakla esas hakkında hüküm kurulmasına yer olmadığına, takibin haksız ve kötüniyetli oluşu nazara alınarak % 20 nisbetinde 16.000,00 TL tazminatın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.
    Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
    1-İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK'nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK'nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bent dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
    2-Dava, İİK 72. maddesi uyarınca borçlu olmadığının tespiti talebine ilişkin olup, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, taraf vekillerinin kararı istinafı üzerine bölge adliye mahkemesince mahkeme kararının kaldırılmasına, dava konusuz kalmış olmakla esas hakkında hüküm kurulmasına yer olmadığına ve takibin haksız ve kötüniyetli olması nedeniyle de alacağın %20’si oranında tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmiştir. 2004 sayılı İİK 72/5 maddesi gereğince borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırşa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir, takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olamaz. Somut olayda davacı, davalı banka tarafından keşide edilen ihtarname üzerine 29.11.2016 tarihinde işbu davayı açmış olup, davacı aleyhine başlatılan icra takip tarihi ise 30.11.2016'dır. Bu durumda dava tarihi itibariyle başlatılmış bir icra takibi bulunmaması sebebiyle İİK 72/5. maddesi uyarınca mahkemece davacının kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerekirken kötüniyet tazminatına hükmedilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Yukarda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, HMK'nın 373/2. maddesi uyarınca dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesi'ne gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 30/03/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.




    Hemen Ara