Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/428 Esas 2022/2613 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/428
Karar No: 2022/2613
Karar Tarihi: 30.03.2022

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/428 Esas 2022/2613 Karar Sayılı İlamı

11. Hukuk Dairesi         2021/428 E.  ,  2022/2613 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 11.HUKUK DAİRESİ

    Taraflar arasında görülen davada Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi'nce bozmaya uyularak davanın kabulüne dair verilen 21.10.2020 tarih ve 2020/954 E- 2020/956 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı temsilcisi tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı, davalı şirketin ortaklarından ...'ın hissesini ...'a devrettiğini, devir alan ...'ın şirkete devrin tesciline dair başvurmasına rağmen şirketin genel kurul kararı alıp tescili gerçekleştirmediğini, dilekçe ve ekli satış sözleşmesinin Ticaret Sicili Müdürlüklerine bildirildiğini, Müdürlüğün şirket yetkililerini ve ortağını tescile davet ettiğini, ancak davet gereğinin yerine getirilmediğini ileri sürerek 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 33'ncü maddesi 3'üncü fıkrası gereğince şirket ortağı ...'ın DHA Tarım Hayvancılık İnşaat Dış Ticaret Turizm Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi'ndeki hisselerinin tamamı 15.09.2017 tarihinde ...'a noterden devir ettiğinin tesbitine karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı vekili, müvekkili şirketin ortaklık yapısının %50-%50 hisse şeklinde oluşmasının getirmiş olduğu temel özellik şirket ortaklarının şirketin idaresi, menfaatleri, alınacak tüm karar ve yapılacak hamlelerde mutlak bir uyum içinde olması zaruretini doğurmakta olduğunu, davaya konu devir hadisesi meydana gelmeden bir süre öncesine kadar bu uyum sürerken tamamen şirketin iki ortağı arasındaki şahsi sebeplerden kaynaklı olarak intikam güdüsü ile yapılan bir hisse devri söz konusu olduğunu, ... tarafından devir yapılan ...'ın müvekkil şirket müdürüne devirden hemen sonra yöneltilen tehditler, mafyatik tavırlı mesajlardan şirket ortağı ...'ın ...'a yapmış olduğu pay devrinin ticari değil, hukuk dışı ve şahsi gayeler taşıdığının anlaşıldığını, devir keyfiyetinin şirket ortaklarına bildirilmesi akabinde Kahramanmaraş 8. Noterliği'nin 06.112017 tarih ve 29819 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile devre muvafakat edilmediğinin devralan ...’a bildirildiğini, müvekkili şirketin ortaklık yapısı gözönüne alındığında pay devrinin onayına ilişkin genel kuruldan salt çoğunlukla karar alınmasının imkansız olduğunu, yine ortaklık yapısı gereği oybirliği oluşmayan konularda genel kurul kararı oluşmasının



    da mümkün olmadığını, bu durumda TTK 595. maddesinin 7. fıkrasında öngörülen 3 ay içerisinde genel kurulca reddetme imkanının şirketin eşit paylı ve iki ortaklı yapısı nedeniyle mümkün olmadığını, bu hususta bir kanun boşluğu olduğunu, hakkın kötüye kullanılmasının korunamayacağını, müvekkili şirket ortağının devre muvafakat etmemesi nedeniyle devrin geçersiz olduğunu ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
    Mahkemece, Türk Ticaret Kanunu ve Ticaret Sicili Yönetmeliği hükümlerine göre, 15.09.2017 tarihli pay devrinin şirkete tebliğ edildiği tarihten itibaren üç ay içinde reddine ya da kabulüne ilişkin alınan genel kurul kararının otuz gün içinde tescili için Ticaret Sicil Müdürlüğüne başvurulması ya da tescili gerektiren sebeplerin bulunmadığını ispat etmeleri gerektiği, şirket yetkililerinin gerek genel kurul kararı, gerekse tescili gerektiren sebeplerin bulunmadığını ispat etmedikleri, sadece önce sicil müdürlüğüne tescil talebinin reddedilmesi yönünde ihtarname gönderdikleri, noterden hisse devri yapılmış olmasına rağmen, şirket yetkililerinin ortakların genel kurul kararı alıp Ticaret Sicili Müdürlüğünden tescil ve ilan talebinde bulunmadıkları ve tescili gerektiren sebeplerin bulunmadığını ispat etmedikleri gerekçesiyle davanın kabulüne ve şirket ortağı ...'ın DHA Tar. Hay. İnş. Dış. Tic. Tur. San. ve Tic. Ltd. Şti.'deki hisselerinin tamamını Karamürsel Noterliğinin 15.09.2017 tarihli limited şirket pay devri sözleşmesi ile devir ettiğinin tespitine karar verilmiş, karara karşı davalı şirket vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
    İstinaf mahkemesince, Türk Ticaret Kanunu'nun 595. maddesi gereğince pay devrinin geçerli olması için şirket sözleşmesinde aksi öngörülmemişse, esas sermaye payının devri için, ortaklar genel kurulunun onayının şart olduğu, devirin bu onayla geçerli olduğu, Ticaret Sicili Müdürlüğü kayıtlarına göre DHA Tarım Hayvancılık İnşaat Dış Ticaret Turizm Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi'nin %50 payının ...'a, %50 payının ...'ye ait olduğu, davalı şirket temsilcisi ve şirketin %50 payının sahibi olan ..., şirket ortağı ...'ın ...' a yapmış olduğu pay devrine muvafakat verilmediğini Kahramanmaraş 8. Noterliği 06.11.2017 tarih ve 29819 yevmiye nolu ihtarnamesi ile devre muvafakat edilmediğini devralan ...’a bildirdiği, pay devrinin ortaklar genel kurulu kararıyla onaylanması şartı gerçekleşmediği gerekçesiyle mahkemece ortaklar genel kurulunca onaylanmaması nedeniyle pay devrinin geçerli olmadığı, geçerli olmayan pay devrinin de tescilinin mümkün olmadığı değerlendilerek pay devrinin tesciline gerek bulunmadığının tespitine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kabulüne yeniden hüküm kurularak davanın reddine karar verilmiş, kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
    Dava, Sicil Müdürlüğü'nün davetine rağmen, davalı şirketin dava dışı ortağa ait şirket hisselerinin devri hususunun tescil edilmemesi nedeniyle mahkemece karar verilmesi istemine ilişkindir. Bölge Adliye Mahkemesince, yukarıda yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Öncelikle Sicil Müdürlüğü tescili gereken bir hususun sicile tescil edilmemesi halinde ilgili kişiler, TTK’nın 33. ve Ticaret Sicil Yönetmeliği'nin 36. maddeleri uyarınca tescile davet edilir. Sicil Müdürlüğü tarafından tescile davet edilmesine rağmen süresi içinde tescil için başvuru yapılmaması veya tescilden kaçınma sebeplerinin bildirilmesi halinde, işbu durumda karar verilmek üzere Ticaret Sicil Müdürlüğü tarafından Asliye Ticaret Mahkemesine bildirilir. Mahkemece durumun sicile tescili gerektiğine kanaat getirirse, sicile tescil emrini içeren bir karar verir.







    Limited ortaklıkta payın devri TTK m 595’de düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre, pay devri, sözleşmesinin yazılı ve imzası noterden tasdikli şekilde yapılması, payın devrinin ortaklığa bildirimi ve genel kurulun onayı ile gerçekleşir. Genel kurulun devre onayı açık ve örtülü şekilde olabilir. Açık onay genel kurulun toplanarak, açıkça devri onaylaması suretiyle olur. Buna karşın TTK 595/VII’de kanun koyucu örtülü olarak onay anlamına gelen bir faraziyeye işaret etmiştir. Buna göre, başvurudan itibaren üç ay içerisinde genel kurul reddetmediği takdirde, onay vermiş sayılır. Böylece 3 aylık sürenin geçmesiyle, bu sürenin sonu itibarıyla pay da devralana geçmiş olur ve ortaklık hak ve yükümlülükleri de devralan tarafından ihtisap edilir. Ayrıca devre onay genel kurulun devredilemez yetkileri arasında yer almaktadır(TTK m 616/1-9).
    Bu açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde, pay devir sözleşmesinin yazılı ve imzası noterden onaylı şekilde yapıldığı, devrin ortaklığa bildirildiği, ortaklığın %50 payına sahip dava dışı ortak ... Şekerli’nin devre onayının olmadığını, devreden ortağa bildirdiği anlaşılmaktadır. Tüm bu hususlar göz önüne alındığında, ortaklık genel kurulunun toplanarak onay konusunda 3 ay içinde karar almadığı anlaşılmaktadır. Dava dışı ortağın devre onayının olmadığını bildirmesi de tek başına sonuç doğurmaz. Çünkü onay TTK m. 616/1-9 uyarınca genel kurulun devredilemez yetkileri arasındadır. Böylece 3 aylık sürenin geçmesiyle zımmen onay verilmiş ve paylar devralana geçmiş sayılır. Davalı tarafın artık tescilden kaçınmakta haklı olmadığı anlaşılmakla, mahkemece tescili emreder nitelikte karar vermesi gerekirken hatalı değerlendirmeye dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesi isabetli olmamış bu nedenle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı temsilcisinin temyiz isteminin kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, HMK'nın 373/2. maddesi uyarınca dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesi'ne gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacı temsilcisine iadesine,30.03.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.




    Hemen Ara