Esas No: 2022/4
Karar No: 2022/15837
Karar Tarihi: 10.10.2022
Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2022/4 Esas 2022/15837 Karar Sayılı İlamı
11. Ceza Dairesi 2022/4 E. , 2022/15837 K.Özet:
İstanbul 8. Ağır Ceza Mahkemesi'nin, nitelikli dolandırıcılık suçundan sanıkların 1 yıl 8 ay hapis ve 80 TL para cezası ile cezalandırılmasına ve hükümlerin açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararına yapılan itirazın reddi, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 5271 sayılı CMK'nın 309. maddesi uyarınca bozulmuştur. Mahkemenin verdiği geri bırakma kararının yasaya aykırı olduğu belirtilerek, sanık kişilik özellikleri ve mağdura verilen zararın tespit edilmesi gibi şartların yerine getirilmeden yapılan bu karar bozulmuştur. Kanun maddeleri ise; 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 158/1-d, 62 ve 52. maddeleri ile 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231. maddesi olarak verilmiştir.
"İçtihat Metni"
Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 25.10.2021 tarih ve 2021/6140 sayılı kanun yararına bozma istemine atfen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 23.11.2021 tarih ve KYB-2021/132216 sayılı ihbarname ile;
Nitelikli dolandırıcılık suçundan sanıklar ...,...,...,... 'nun, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 158/1-d, 62 ve 52. maddesi gereğince ayrı ayrı 1 yıl 8 ay hapis ve 80,00 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmalarına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231. maddesi gereğince hükümlerin açıklanmasının geri bırakılmasına dair İstanbul 8. Ağır Ceza Mahkemesinin 20/10/2020 tarihli ve 2019/30 esas, 2020/280 sayılı kararına karşı yapılan itirazın reddine ilişkin İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesinin 04/12/2020 tarihli ve 2020/891 değişik iş sayılı kararının "Sanıklar hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan İstanbul 8. Ağır Ceza Mahkemesinin 20/10/2020 tarihli kararı ile verilen beraat kararlarının, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinin 22/01/2021 tarihli ve 2021/135 esas, 2021/227 sayılı kararı ile bozulmasına karar verilmiş olması ve resmi belgede sahtecilik suçu yönünden yargılamanın halen derdest olması nedeniyle onaylı dosya sureti üzerinden yapılan incelemede,
Benzer olayla ilgili olarak, Yargıtay 7. Ceza Dairesinin 06/02/2012 tarihli ve 2010/6468 esas, 2012/3206 karar sayılı; 06/02/2012 tarihli ve 2011/850 esas, 2012/3309 karar sayılı ilamları ile Yargıtay 19. Ceza Dairesinin 22/02/2017 tarihli ve 2016/10606 esas, 2017/1513 karar sayılı ve 14/04/2016 tarihli ve 2015/6294 esas, 2016/15295 karar sayılı ilâmlarında da belirtildiği üzere, 5271 sayılı Kanun'un 231. maddesinde yer alan, "suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi" şeklinde düzenleme ile diğer objektif ve subjektif koşulların varlığı halinde, anılan Kanun'un 231/5. maddesi gereğince, sanık hakkında aynı Kanun'un 231/6-c maddesi de değerlendirilerek tespit edilen söz konusu zararın giderilmesi durumunda hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebileceği,
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 03/02/2009 tarihli ve 2008/11-250 esas, 2009/13 karar sayılı ilâmında yer alan; "hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının objektif koşullarından biri olan zarardan kast edilen maddi zarar olup, bu zararın belirlenmesinde teknik bilgiye ihtiyaç duyulmayan hallerde hakim, kanaat verici basit bir araştırma yaparak zararı belirlemelidir." şeklindeki açıklama da nazara alındığında, her olaya özgü ayrı bir değerlendirme yapılarak maddî zararın kanaat verici basit bir araştırma ile tespit edilmesi ve 5271 sayılı Kanun'un 231. maddesindeki diğer objektif ve subjektif şartların bulunması halinde, sonucuna göre hükmün açıklanmasının geri bırakılıp bırakılamayacağı hususunun tartışılması gerektiği,
İstanbul 8. Ağır Ceza Mahkemesinin 20/10/2020 tarihli kararının gerekçesinde "...katılandan temin edilen imzalı boş kağıdın 753.000 TL tutarlı senet haline sanıklardan ... tarafından tanzim işlemleri yapılıp meydana getirildiği, bononun ayrıntıları dosyada mevcut Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi raporuna göre boş imzalı bir kağıda sonradan uydurularak tanzim edilmiş olduğunun kesin bir şekilde tespit edildiği, bu şekilde oluşturulan senet bakımından bu kez olayı baştan beri planlayan ...'ün kendisi dışında samimi arkadaşı ve ticari birçok ilişkisi bulunan ...'in senedin alacaklısı olarak gösterildiği, senedin iyi niyetli üçüncü kişi olarak hukuki güvenden yararlanılmak amacıyla yine ortak arkadaşları olan ...'na ciro edilerek bu şahıs tarafından vekili vasıtasıyla icraya konulduğu, icra işlemlerinde katılanın araçlarına ve gayrimenkullerine haciz konulduğu, (dosyada yer alan) aynı zamanda kısmi de olsa banka hesabından tahsilat yapıldığı, bu kapsamda senedin icraya konularak tahsiline yönelik işlemler bakımından dolandırıcılık suçu açısından ayrıca suçun tamamlanmış olduğu, ..." şeklinde kabule yer verildiği, katılan vekilinin aşamalarda verdiği dilekçelerinde müvekilli katılanın uzun süre icra takibi esnasında maaşından kesinti yapıldığını olay nedeniyle oluşan zararının sanıklar tarafından giderilmediğini beyan etmesi karşısında, somut olayda mahkemesince yapılan yargılama sırasında, sanıkların eylemi nedeniyle zarar araştırması yapılmadığı gibi, katılana da bu hususun sorulmadığı, bu hâlde 5271 sayılı Kanun'un 231. maddesindeki şartların bulunduğundan bahisle sanıklar hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemeyeceği gözetilmeksizin, itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden" bahisle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca, bozulması istenilmiş olmakla,
Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
5271 sayılı CMK'nin 5728 sayılı Kanun ile değişik 231/5. maddesi uyarınca mahkemece hükmolunan iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezasına ilişkin hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi için, sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması, mahkemece sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak, yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılması ve suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesinin gerektiğinin anlaşılması karşısında; somut zararın tespiti ile zararın giderilip giderilmediğinin belirlenmesinden sonra karar verilmesi yerine, belirtilen husus yerine getirilmeden sanıklar hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi yasaya aykırı olup, kanun yararına bozma istemine atfen düzenlenen ihbarnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden, İstanbul 8. Ağır Ceza Mahkemesinin 20.10.2020 tarihli, 2019/30 Esas ve 2020/280 Karar sayılı hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına yönelik itirazın reddine ilişkin İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesinin 04.12.2020 tarih ve 2020/891 Değişik İş sayılı kararının 5271 sayılı CMK’nin 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA, müteakip işlemlerin mahallinde takdir ve ifasına, dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına İADESİNE, 10.10.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.