Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/5477 Esas 2022/2637 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/5477
Karar No: 2022/2637
Karar Tarihi: 31.03.2022

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/5477 Esas 2022/2637 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesinde görülen bir davada davalı tarafın müvekkilinin tek satıcılık ilişkisini haksız feshettiği iddiası ile 750.000 TL maddi tazminat talep edildi. Mahkeme, taraflar arasındaki sözleşme ilişkisinin tek satıcılık sözleşmesi niteliğinde olduğunu kabul ederek, denkleştirme tazminatının koşullarının gerçekleştiği gerekçesiyle 586.445,78 TL tazminatın davalıdan tahsil edilmesine karar verdi. Ancak, mahkeme tarafından yapılan incelemenin eksik olduğu gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi temyiz istemini kabul etti ve kararı bozdu. Tek satıcılık sözleşmelerinin tanımı ve hukuki nitelikleri üzerinde duruldu ve TTK'nın 122/5. maddesi gereği denkleştirme tazminatının koşullarının somut olay bakımından irdelenmesi gerektiği belirtildi. Kanun maddesi şöyle açıklanmıştır: \"Bir işin tek temsilciliği veya genel hakimiyetinin bir kimseye verilmiş olması halinde, iş sözleşmesi veya genel hakimiyet sözleşmesinin feshi zemininden haksız olduğu takdirde, genel hakimiyete sahip kimse sözleşmeyi fesheden tarafça işletme neticesi uyulması zorunlu borçlar ve karşılığında alacağı paralar arasındaki dengesizliği tazmin hiç olmazsa iki yıllık bir süre içinde eski tek temsilciye ödemek mecburiyetindedir. Ancak, bu tazminatın miktarı, işletmenin bozulma derecesi, feshin hukuka uygunluğu, eski tek temsilcinin yararı, işlerin gelişmesi, genel hakimiyet sağlayanın zararları gibi hususlara göre takdir edilir.\"
11. Hukuk Dairesi         2020/5477 E.  ,  2022/2637 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 11. HUKUK DAİRESİ

    Taraflar arasında görülen davada Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 17.01.2019 tarih ve 2014/1317 E- 2019/55 K. sayılı kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf istemlerinin esastan reddine dair Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi'nce verilen 11.02.2020 tarih ve 2019/919 E- 2020/197 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından duruşmalı, davacı vekilince duruşmasız olarak istenmiş ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 29.03.2022 günü hazır bulunan davacı vekili Av. ... ile davalı vekili Av. ...dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı vekili, müvekilinin davalının distribütörü olduğunu, davalının müvekkili tarafından kendilerine verilen siparişleri karşılamamaya başladığını, bu yönde gönderilen ihtarnamenin de sonuçsuz kaldığını, davalının ürünlerin tek satıcılık hakkının başka bir firmaya vererek Türkiye'de pazarlamaya başladığını, oysa müvekkilinin 2005 yılından itibaren 10 yıllık süre ile davalının ürünlerini ciddi emek ve masraf harcayarak Türkiye pazarında satışını yaparak tanıttığını ileri sürerek, ticari ilişkinin davalı tarafından tek taraflı olarak sonlandırılması nedeniyle 750.000,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren avans faizi ile tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, davacı ile müvekkili arasında tek satıcılık ilişkisi hiç bir zaman olmadığını, TTK'nın 122. maddesindeki denkleştirme şartlarının bu davada uygulanamayacağını, davacı tarafın satış oranlarının istenilenin altında kaldığını, müvekkilinin mallarını satın alan müşterilerin bazılarını kaybetmesi nedeniyle sözleşmeyi haklı olarak feshettiklerini, davacının tazminat talebinin hakkaniyete uygun olmadığnı savunarak, davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece, taraflar arasındaki sözleşme ilişkisinin tek satıcılık sözleşmesi niteliğinde olduğu, taraflar arasında uzunca bir zaman devam eden tek satıcılık sözleşme ilişkisinin mevcut olduğu, daha sonra davalı tarafça davacının aradaki anlaşma uyarınca gerekli mal alımını yapmadığı gerekçe gösterilerek tek taraflı olarak sözleşmenin feshedildiği, taraflar arasında yazılı bir sözleşme ilişkisi olmadığından davalının fesih gerekçesi olarak ileri sürdüğü hususun soyut nitelikte kaldığı, söz konusu feshin gerekçe gösterilerek yapılması nedeniyle olağanüstü fesih olarak değerlendirildiği, ancak yapılan bu feshin davalı tarafın açıklamalarının soyut nitelikte olup herhangi bir dayanağı olmaması sebebiyle haklı ve geçerli bir sebebinin bulunmadığı, bu nedenle feshin haksız fesih olarak değerlendirildiği ve davacının TTK.nın 122. maddesinde açıklanan denkleştirme tazminatı isteme koşullarının gerçekleştiği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile, 586.445,78.-TL tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmiş; bu karara karşı taraf vekillerince istinaf yoluna başvurulmuştur.
    Bölge Adliye Mahkemesince, taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
    Kararı taraf vekilleri temyiz etmiştir.
    1) Dava, haksız feshe dayalı denkleştirme tazminatı istemine ilişkindir.
    Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle “tek satıcılık sözleşmeleri”nin tanımı ve hukuki nitelikleri üzerinde durulmasında yarar bulunmaktadır.
    Tek satıcılık sözleşmesi, ticari hayatın gerekleri doğrultusunda, sözleşme serbestisi ilkesi çerçevesinde ortaya çıkmış sui generis bir sözleşmedir. Tek satıcılık sözleşmesi, yapımcı ile tek satıcı arasındaki hukuki ilişkileri düzenleyen çerçeve niteliğinde öyle bir sözleşmedir ki, bununla yapımcı, mamüllerinin tamamını veya bir kısmını belirli bir bölgede tekele sahip olarak satmak üzere tek satıcıya bedeli karşılığında göndermeyi, buna karşılık tek satıcı da, sözleşme konusu malları kendi adına ve hesabına satarak bu malların sürümünü arttırmak için faaliyette bulunma yükümlülüğünü üstlenir. Tek satıcılık sözleşmelerinde tek satıcının asgari alım, sürümü arttırmak için faaliyette bulunma, bilgi verme, müşteri hizmetlerini yerine getirme,yapımcının menfaatlerini koruma, sır saklama, rekabet yasağı gibi yükümlülükleri bulunmaktadır (Tandoğan Haluk, Borçlar Hukuku,Özel Borç İlişkileri, c:1, Ankara, 1985, s:27-28, 42vd., İşgüzar Hasan, Tek Satcılık Sözleşmesi, Ankara, 1989, s:14, 61-69 vd.). Tek satıcılık sözleşmesinin konusu mal ve hizmetler genellikle belli bir müşteri çevresi bulunan ve zorunlu olmamakla birlikte piyasada tanınmış bir marka içeren mal ve hizmetler olup içeriğine göre özel yasalarla da koruma altına alınabilir.
    Tek satıcılık sözleşmesinde, tek satıcıya o bölgede tekel hakkı tanınmakta olup, 6102 sayılı TTK.nın 122/5.maddesine göre acentelikle ilgili denkleştirme kuralları hakkaniyete aykırı düşmedikçe tek satıcılık sözleşmelerine de uygulanır. TTK.nın 122/1-a,b,c maddelerinde denkleştirme tazminatının talep edilme koşulları yer almaktadır.
    Davacı, davalı ile aralarında tek satıcılık sözleşmesi olduğunu, sözleşmenin davalı tarafça haksız feshedildiğini ileri sürerek denkleştirme tazminatı istemekte, davalı ise aralarında tek satıcılık sözleşmesi bulunmadığını savunmaktadır. Mahkemece, taraflar arasında tek satıcılık sözleşmesi olduğunun kabulü ile tazminat hesabı yapılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de, taraflar arasındaki ilişki tek satıcılık sözleşmesinin unsurları yönünden değerlendirilmemiş; mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda ise ‘’ ...taraflar arasındaki işin niteliği, kapsamı, tek satıcılık sözleşmesinin unsurları..’’ gibi soyut ifadelerle tek satıcılık sözleşmesinin varlığı kabul edilmiş; bu eksik incelemeye dayalı kabulden hareketle denkeleştirme tazminatı hesaplanması yoluna gidilmiştir. Ancak denkleştirme tazminatının koşullarının oluşup oluşmadığı da karar yerinde tartışılmamıştır. Bir başka deyişle, tek satıcılık sözleşmesinin koşulları ve buna bağlı olarak portföy tazminatının koşulları bakımından somut bir değerlendirme yapılmaksızın sonuca varılmıştır.
    Bu itibarla mahkemece, tek satıcılık sözleşmesinin unsurlarının somut olay bakımından irdelenmesi gerekmektedir. Davalı tarafın defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapılmak suretiyle iddia edilen dönemde Türkiye’de davacı dışında başka gerçek veya tüzel kişiye mal satılıp satılmadığı yönünden de inceleme yapılarak, taraflar arasında tek satıcılık ilişkisi olduğunun somut gerekçelerle tespiti halinde, TTK’nın 122. maddesi çerçevesinde denkleştirme tazminatının koşullarının oluşup oluşmadığının değerlendirilmesi ve tazminat koşullarının oluşması halinde Kanun’da belirtilen şekilde hesaplama yapılarak bir sonuca varılması gerekirken, eksik incelemeye dayalı olarak davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, hükmün temyiz eden davalı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
    (2) Bozma sebep ve şekline göre davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA, HMK'nın 373/1. maddesi uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, (2) Bozma sebep ve şekline göre davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, takdir olunan 3.815,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, ödedikleri peşin temyiz harcının istekleri halinde temyiz eden taraflara iadesine, 31/03/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara