Esas No: 2022/8779
Karar No: 2022/10226
Karar Tarihi: 12.10.2022
Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2022/8779 Esas 2022/10226 Karar Sayılı İlamı
10. Ceza Dairesi 2022/8779 E. , 2022/10226 K.Özet:
Samsun 1. Ağır Ceza Mahkemesi, sanığın kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçu nedeniyle mahkûmiyet hükmünün açıklanması suretiyle cezalandırılmasına karar verdi. Ancak daha sonra Yargıtay'ın bozma kararı doğrultusunda sanık lehine hüküm olmamakla birlikte hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildi. Temyiz itirazları incelenen kararın bazı hükümleri yerinde görülmedi ve bu nedenle hüküm bozuldu. Sanığın hukuki durumu \"Basit Yargılama Usulü\" yönünden değerlendirilirken TCK'nın 7. maddesi ile CMK'nın 251. maddesi hükümleri gözetildi.
Kanun Maddeleri:
- 6545 sayılı Kanun'un 85. maddesi
- 5320 sayılı Kanun'a eklenen geçici 7. maddenin 3. fıkrası
- 5320 sayılı Kanun'un geçici 7. maddesinin 2. fıkrası
- 5560 sayılı Kanun ile değişik TCK'nın 191. maddesi
- 5271 sayılı CMK'nın 17/10/2019 tarihli ve 7188 sayılı Kanun'un 24. maddesi
- 7188 sayılı Kanun'un geçici 5. maddesi
- CMK'nın 251. maddesi
- TCK'nın 7. maddesi
"İçtihat Metni"
Mahkeme : SAMSUN 1. Ağır Ceza Mahkemesi
Suç : Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma
Hüküm : Hükmün açıklanması suretiyle mahkûmiyet
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
İncelemeye konu bu suç nedeniyle 07/05/2013 tarihli kararla hakkında doğrudan tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmış olan sanığın, yükümlülüklerini ihlal ettiğinin sabit görülmesi halinde hakkında, 6545 sayılı Kanun'un 85. maddesi ile 5320 sayılı Kanun'a eklenen geçici 7. maddenin 3. fıkrası uyarınca yargılamaya devam olunarak, suç tarihi itibarıyla, 5560 sayılı Kanun ile değişik TCK'nın 191. maddesi çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, Yargıtay (Kapatılıp birleştirilen) 20. Ceza Dairesinin 08/02/2017 tarihli bozma ilamı doğrultusunda uygulanma koşulu bulunmadığı halde sanık hakkında aynı Kanun'un 85. maddesi ile eklenen 5320 sayılı Kanun'un geçici 7. maddesinin 2. fıkrası çerçevesinde 12/10/2017 tarihinde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi sanık lehine uygulama olduğundan bu husus dikkate alınarak yapılan incelemede,
Bozmaya uyulduğu, yargılama sürecindeki işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç tipinin doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1- Sanık hakkında 15/11/2012 tarihli iddianame ile uyuşturucu madde ticareti yapma suçu ile birlikte kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan da kamu davası açıldığı ve sanık hakkında uyuşturucu madde ticareti yapma suçu yönünden verilen mahkûmiyet hükmünün kesinleştiği, ancak; gerekçeli karar başlığında suç ayrımı yapılmaksızın suç tarihi olarak “28/09/2012” olarak yazıldığı, karar içeriğinde ise 09/10/2012 tarihli Samsun Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi tarafından tanzim edilen raporun esas
alındığının belirtildiği anlaşılmakla, sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçu yönünden suç tarihinin 09/10/2012 tarihi olduğu gözetilerek sanığın eylemini suç tarihinde infazda olan başka bir tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri kararının infazı sırasında işleyip işlemediğine yönelik araştırmanın belirlenen suç tarihine göre yapılması gerektiği gözetilmeksizin eksik araştırma ile hüküm kurulması,
2- Suç tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan TCK’nın 191. maddesinde sanığa isnat edilen suç için temel ceza miktarının "bir yıldan iki yıla kadar hapis cezası" olarak belirlendiği; 5271 sayılı CMK'nın 17/10/2019 tarihli ve 7188 sayılı Kanun'un 24. maddesi ile başlığıyla birlikte yeniden düzenlenmiş olan "Basit Yargılama Usulü" başlıklı 251. maddesinin 1. fıkrasında yer alan "Asliye Ceza Mahkemesince, iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilebilir." şeklindeki düzenlemeye, 7188 sayılı Kanun'un geçici 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan "01/01/2020 tarihi itibarıyla kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz." şeklindeki düzenleme ile sınırlama getirilmiş ise de; Anayasa Mahkemesinin 19/08/2020 tarihli 31218 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan, 25/06/2020 tarihli ve 2020/16 esas, 2020/33 sayılı iptal kararı ile "...kovuşturma evresine geçilmiş..." ibaresinin, aynı bentte yer alan "... basit yargılama usulü..." yönünden Anayasaya aykırı bulunarak iptaline karar verilmesi sebebiyle kovuşturma evresine geçilmiş olan ve basit yargılama usulü uygulanabilecek dosyalar yönünden 7188 sayılı Kanun'un 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan düzenlemenin iptal edildiği anlaşıldığından; Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümesi mümkün olmayıp, Ceza Muhakemesi Kanunu'nda yapılan değişikliklerin ise derhal uygulanması gerekmekle birlikte, basit yargılama usulü uygulanan olaylarda CMK'nın 251. maddesinin 3. fıkrasına göre; "mahkûmiyet kararı verildiği takdirde sonuç ceza dörtte bir oranında indirilir." şeklindeki düzenleme karşısında, Anayasa Mahkemesinin anılan iptal kararının neticeleri itibarıyla maddi ceza hukukuna ilişkin olduğunun ve CMK'nın 251. maddesinin 3. fıkrasında yer alan düzenlemenin sanık lehine sonuç doğurabilecek nitelikte olduğunun anlaşılması karşısında, TCK'nın 7. maddesi ile CMK'nın 251. maddesi hükümleri gözetilmek suretiyle sanığın hukuki durumunun "Basit Yargılama Usulü" yönünden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık ve müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün BOZULMASINA, 12/10/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.