Esas No: 2021/6022
Karar No: 2022/2673
Karar Tarihi: 31.03.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/6022 Esas 2022/2673 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2021/6022 E. , 2022/2673 K.Özet:
Mahkeme, bir şirket ortağı tarafından, yönetim kurulu başkanının fiil ehliyetinin olmaması nedeniyle alınan yönetim kurulu kararlarının yoklukla malul olduğunun tespiti talebine ilişkin dava hakkında karar vermiştir. Başlangıçta davanın reddedilmesine karar verilmiş ancak Hukuk Genel Kurulu tarafından bozulmuştur. Muris hastalığı nedeniyle fiil ehliyetini kaybettiğinin tespiti, dava konusu yönetim kurulu kararlarının geçersizliği sonucunu da doğurabileceği konusunda karar verilmiştir. İlgili kanun maddeleri 6100 sayılı HMK'nın 114. maddenin h bendidir.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki dava sonucu mahkemece verilen 21.09.2016 gün ve 2016/308-2016/901 sayılı hükmün Dairemizce 07.01.2019 gün ve 2017/495- 2019/56 sayılı ilamla bozulması üzerine yukarıda tarih ve sayısı belirtilen direnme kararına ilişkin dava dosyası 02.12.2016 tarih ve 6763 sayılı Yasa'nın 43 ve geçici 4/1. maddesi uyarınca dosya Dairemize gönderilmiş olmakla, dosyadaki kağıtlar okundu gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirketin ortağı olduğunu, şirketin kurucusu ve hakim hissedarının müteveffa ... olduğunu, 17.06.2011 tarihli genel kurul kararıyla ..., ... ve ...’nun üç kişilik yönetim kurulunu oluştuğunu, yönetim kurulunun başkanı ve şirketi temsil ilzama tek yetkilisi olan müteveffa ...’nun genel kurul tarihi öncesinde “demans” hastalığına yakalandığını, ilerleyen zamanda ve görev süresince hastalığının artarak devam ettiğini ve 30.03.2014 tarihinde de vefat ettiğini, söz konusu hastalığından dolayı ...’nun temyiz kudretini kaybettiğini ileri sürerek 17.06.2011 tarihli genel kurul sonrasından dava tarihine kadar olan tüm yönetim kurulu kararlarının yokluklarının tespitini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacı ortağın 17.06.2011 tarihli genel kurula velisi ile 10.04.2014 tarihinde yapılan genel kurullara asil olarak iştirak ettiğini ve olumlu oy vererek yönetim kurullarını ibra ettiğini, dolayısıyla söz konusu yönetim kurulu kararının yıllar sonra batıl olduğunu iddia etmenin iyi niyetle bağdaşmadığını, davacının iddialarının dava ve davalı tüzel kişilikle ilgisinin bulunmadığını, kaldı ki ...’nun fiil ehliyetini kaybettiğini gösteren tıbbi bir raporun bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, Dairemizce kararın bozulması üzerine bozma ilamına uyulmayarak, yönetim kurulu kararının iptaline karar verilemeyeceği, TTK'nın 391. maddesinde hükmolunan butlan hallerinin de gerçekleşmediği, halihazırda yönetim kurulu kararıyla alınan şirketin genel kurulunun toplanması kararının tüm paydaşların yararına olduğu, davacının genel kurul kararının iptali hakkında açtığı davanın bekletici mesele yapılmasını talep ettiği, ancak bu davanın beklenmesinde hukuki menfaat bulunmadığı, bu nedenle şirketin genel kurulunun toplanmasına dair alınan yönetim kurulu kararının TTK'nın 391.maddesi gereğince batıl kararlardan olmadığı, iptalinin istenemeyeceği gerekçesiyle önceki kararda direnilmiş ve davanın reddine karar verilmiş,
Hukuk Genel Kurulu'nun 11.02.2021 tarihli 2020/11-55 esas ve 2021/67 karar sayılı ilamıyla, mahkemece ilk kararda davacının hukuki yararının yokluğunun belirtilmediği, ancak direnme kararında ilk karardan tamamen farklı bir gerekçeye dayanılarak direnme kararının verildiği, bu nedenle mahkemenin direnme olarak adlandırdığı temyize konu kararın usul hukuku anlamında gerçek bir direnme kararı olmadığı, yeni hüküm niteliğinde olduğu gerekçesiyle, davacı vekilinin yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 11 Hukuk Dairesine gönderilmesine karar verilmiştir.
1-Dava, yönetim kurulu başkanının fiil ehliyetinin olmaması nedeniyle alınan yönetim kurulu kararlarının yoklukla malul olduğunun tespiti talebine ilişkindir.
Mahkemece, davacı tarafından yönetim kurulu kararı üzerine yapılan genel kurul toplantısında alınan kararlarının iptaline ilişkin dava açıldığı, bu nedenle yönetim kurulu kararının batıl olduğunun tespiti davasının görülmesinde hukuki yararın kalmadığı, yönetim kurulu kararının batıl olup olmadığının genel kurul kararının iptali davasında göz önüne alınacağı, hukuki yarar olmayan dava ile ilgili esasa yönelik inceleme yapılmasının doğru olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Yönetim kurulu kararının yoklukla malul olduğunun tespiti davası ile genel kurul kararının iptali davaları birbirinden bağımsız görülen davalar olmakla birlikte, yönetim kurulu kararının yoklukla malul olduğunun tespitine ilişkin verilecek karar, genel kurul kararının iptali davası ile doğrudan ilişkili ve sonucu etkiler nitelikte olup 6100 sayılı HMK'nın 114. maddenin h bendine göre davacının bu davayı açmakta hukuki yararı bulunmaktadır.
Bu nedenle, muris ... hakkında düzenlenen 16.10.2012 tarihli Hasta Ekiprizinin hasta geçmişi ve teşhis bölümünde, adı geçenin alzheimer hastası olduğunun belirtildiği, gerçekten de, muris ...’nun fiil ehliyetinin bulunmadığının tespitinin, yönetim kurulu kararlarının geçerliliğini etkileyeceği, kısıtlama kararı bulunmasa dahi, murisin tedavi gördüğü hastahaneden tedavi dosyası da getirtilmek ve ceza dosyasındaki Adli Tıp raporu beklenmek suretiyle yaptırılacak inceleme neticesinde, anılan hastalık nedeniyle yönetim kurulu karar tarihinde fiil ehliyetini kaybettiğinin tespiti, dava konusu yönetim kurulu kararlarının geçersizliği sonucunu da doğurabileceği hususları göz önüne alındığında, davacı tarafça, murisin fiil ehliyetinin yokluğu hususunda ceza soruşturması kapsamında Adli Tıp Kurumu incelemesi yapıldığı ve Adli Tıp Kurumu raporunun beklenmesi gerektiği ileri sürüldüğü halde, mahkemece bu husustaki davacı delilleri toplanmaksızın dosyada mevcut reçete ve raporların dikkate alınması suretiyle sonuca gidilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
2-Bozma sebep ve şekline göre, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile, İlk Derece Mahkemesince verilen kararın BOZULMASINA, yukarıda (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 31/03/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.