Esas No: 2022/1678
Karar No: 2022/2801
Karar Tarihi: 04.04.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2022/1678 Esas 2022/2801 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2022/1678 E. , 2022/2801 K.Özet:
Davacı şirket ile davalı bayi arasında otogaz bayiilik sözleşmesi imzalanmış ve davalı bayi, bir yıllık dönemler itibariyle 1.444 ton olmak üzere toplamda 7.220 ton otogaz almayı taahhüt etmiştir. Sözleşmeye eki olarak düzenlenen ürün alım taahhütnamesi ile anlaşmanın yürürlüğü süresince geçerli olmak üzere eksik kalan ton üzerinden 20 USD tutarında kâr mahrumiyeti ödemeyi kabul etmiştir. Ancak davalı tarafından sözleşme süresince taahhüt edilen miktarda ürün alımı yapılmamış ve alınmayan ürün miktarı karşılığında kâr mahrumiyeti alacağı doğmuştur. Davacı, cezai şart talebinde bulunarak davalıdan 1.000 USD ceza alacağının talep edilmesini istemiştir. İlk derece mahkemesi davanın reddine karar vermiş, ancak istinaf başvurusu sonucunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Bölge adliye mahkemesi, sözleşmenin belirli bir dönemi için davalıya ceza koşulu istenebileceğine karar vererek davacı tarafın talebi ile bağlı kalmıştır. Temyiz kanun yoluna başvurulmuş ancak bölge adliye mahkemesinin kararı onanmıştır. Türk Borçlar Kanunu'nun 179/II.maddesi uyarınca alacaklı çekince koymadan ifayı kabul etmiş veya sözleşmeden doğan edimlerini ifa etmeye devam etmiş ise artık cezai şart isteyebilme imkanı bulunmadığının kabulü gerektiği belirtilmiştir. Ayrıca, cezai şart talebinin dosya kapsamına ve somut uyuşmazlığa göre değerlendirilmesi gerektiği vurgulanmıştır. Kararda geçen kanun maddeleri: Türk Borçlar Kanunu'nun 179/II, 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu,
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 43. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 21.06.2018 tarih ve 2016/1280 E- 2018/809 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kısmen kabulüne dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi'nce verilen 04.03.2021 tarih ve 2020/162 E- 2021/240 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, bazı noksanlıkların ikmali için mahalline geri çevrilen dosyanın eksikliklerin giderilmesinden sonra iade edildiği anlaşılmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; müvekkili şirket ile davalı bayii arasında 15.05.2013 tarihli otogaz bayiilik sözleşmesi imzalandığını, sözleşmeye eki olarak düzenlenen ürün alım taahhütnamesi ile anlaşmanın yürürlüğü süresince geçerli olmak üzere 7.220 ton otogaz almayı, eksik kalan ton üzerinden 20 USD tutarında kâr mahrumiyeti ödemeyi kabul ve taahhüt ettiğini, davalı tarafça bayiilik sözleşmesinden doğan edimlerin doğrudan ya da dolaylı olarak yerine getirilmediğini öne sürerek sözleşmenin tek taraflı olarak 13.10.2015 tarihli noter ihtarnamesi ile feshedildiğini, davalı bayiinin sözleşme süresince toplam 2.266 ton ürün alımında bulunduğunu, eksik alınan 4.954 ton ürün için 99.083 USD kâr kaybının doğduğunu ileri sürerek, kâr mahrumiyeti alacağının şimdilik 1.000 USD'nin temerrüt tarihinden itibaren yabancı paraya işleyecek en yüksek mevduat faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; davaya cevap dilekçesi sunmamış, bilirkişi raporuna karşı beyanlarında ise; yargı kararlarında sözleşme süresi içinde çekince konmadan uzun süre ifaya devam edilmesi üzerine borçluda “ceza koşulu istenmeyeceği” ne dair haklı bir güven oluştuğu ve oluşan bu haklı güven ve dürüstlük ilkesi nedeniyle önceki yıla veya yıllara ait ceza koşullarının talep edilemeyeceği şeklinde içtihat birliğinin bulunduğunu, kaldı ki dava tarihi itibari ile sözleşmenin süresinin henüz dolmadığı gibi sözleşmenin de feshedilmediğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, iddia, savunma, toplanan deliller, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; taraflar arasında otogaz bayilik sözleşmesi imzalandığı ve işbu sözleşmeye ek olarak davalının "ürün alım taahhütnamesi" adı altında bir yıllık dönemler itibariyle 1.444 ton olmak üzere toplam 7.220 ton otogaz almayı taahhüt ettiği, işbu taahhüdün ifaya ekli ceza niteliğinde olduğu, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 179/II.maddesi uyarınca alacaklı çekince koymadan ifayı kabul etmiş veya sözleşmeden doğan edimlerini ifa etmeye devam etmiş ise artık cezai şart isteyebilme imkanı bulunmadığının kabulü gerektiği, somut uyuşmazlıkta, davalı bayiinin yıllık asgari alım taahhüdüne uymamasına rağmen, davacı tedarikçinin takip eden yıllarda davalıya mal vermeye devam ettiği, davalıyı uyarmadığı, herhangi bir ihtirazi kayıt ileri sürmediği ve bu suretle davalı borçluda ceza koşulu istenemeyeceğine dair güven oluşmasına neden olduğu, bu haklı güven ve dürüstlük ilkesi nedeniyle önceki yıllara ait kar mahrumiyeti ve feshe bağlı cezai şart talep edilemeyeceği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, tüm dosya kapsamına göre yapılan istinaf incelemesi sonucunda; sözleşmenin 15.05.2013 - 14.05.2014 arasındaki birinci ve 15.05.2014 - 14.05.2015 arasındaki ikinci bir yıllık dönemin hitamında, eksik alıma ilişkin ihtarnamenin yada ikinci dönem başlangıcında ilk mal alış faturası üzerine geçmiş döneme yönelik eksik alınan ürün miktarından dolayı doğan cezai şartın saklı tutulduğuna ilişkin şerhin bulunmadığı ihtilafsız olduğundan davacının birinci ve ikinci döneme ilişkin cezai şart alacağının bulunmadığı, davalı bayii tarafından sözleşmenin 13.10.2015 tarihinde feshedildiği sabit ise de, bu yıla ilişkin alım taahhüdünün bir tam yıl kabulü gerektiği, zira davalı tarafça sözleşmenin feshinin haklı nedenlerinin ortaya konulamadığı, davalının 15.05.2015 tarihi ile 15.05.2016 tarihi arasındaki dönemde almayı üstlendiği 1.444 ton ürün yerine 357,982 ton ürün aldığı eksik alınan ürün miktarın 1.086,018 olduğu, buna göre, bu yıla ilişkin cezai şart alacağının 1.086,18 x 20 USD = 21.720,36 USD olduğu, bu cezai şart alacağının istenebileceği gerekçesi ile, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak ve yeniden hüküm kurularak, davanın kabulü ile davacı yanın talebi ile bağlı kalınarak 1.000,00 USD cezai şart alacağının dava tarihinden itibaren 3095 sayılı Yasa'nın 4a maddesi uyarınca kamu bankalarının USD cinsine uygulanacak en yüksek 1 yıl vadeli mevduat faiz oranı ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Karara karşı, davalı vekili tarafından temyiz kanun yoluna başvurulmuştur.
İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK'nın 355 ve devamı maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına ve temyiz edenin sıfatına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK'nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre, usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1.maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372.maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 181,50 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 04/04/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.