Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2020/10943 Esas 2022/10309 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
10. Ceza Dairesi
Esas No: 2020/10943
Karar No: 2022/10309
Karar Tarihi: 13.10.2022

Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2020/10943 Esas 2022/10309 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

İstanbul Anadolu 45. Asliye Ceza Mahkemesi, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan mahkum olan bir sanığın tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine uymaması sebebiyle hüküm kurulduğu bir davada gerekçeli karar yazılmadan hüküm verilmesi ve eksik araştırma yapılarak hüküm kurulması nedeniyle kararı bozdu. Kararda ayrıca, sanığın diğer davalar nedeniyle tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında bu suçu işleyip işlemediğinin belirlenmesi gerektiği, adli para cezasının taksitlendirildikten sonra hapse çevrileceğinin belirtilmemesi ve basit yargılama usulü uygulanan olaylarda sonuç cezanın dörtte bir oranında indirilmesi gerektiği belirtilerek TCK'nın 7. maddesi ve CMK'nın 251. maddesi hükümlerinin gözetilmesi gerektiği vurgulandı.
Detaylı Kanun Maddeleri:
- Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 141/3., CMK'nın 34. ve 230. maddeleri: Mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olması ve hükümlerin gerekçesinde iddia ve savunmada ileri sürülen görüşlerin yazılması, kanıtların tartışılarak değerlendirilmesi, hükme esas alınan ve reddedilen delillerin belirtilmesi ile mahkemece ulaşılan kanaatin, sanığın suç oluşturduğu sabit görülen fiilin belirtilmesi ve bu fiilinin nitelendirilmesinin yapılması gerektiğini belirtir.
- 6545 sayılı Kanun’un 68. maddesi ile değiştirilen TCK'nın 191. maddesi: Erteleme süresi zarfında kişinin tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, dördüncü fıkra uyarınca ihlâl n
10. Ceza Dairesi         2020/10943 E.  ,  2022/10309 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkeme : İSTANBUL Anadolu 45. Asliye Ceza Mahkemesi
    Suç : Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma
    Hüküm : Tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine uymaması üzerine mahkûmiyet

    Dosya incelendi.
    GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
    1- Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 141/3., CMK'nın 34. ve 230. maddeleri uyarınca mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olması, hükmün gerekçesinde iddia ve savunmada ileri sürülen görüşlerin yazılması, kanıtların tartışılarak değerlendirilmesi, hükme esas alınan ve reddedilen delillerin belirtilmesi ile mahkemece ulaşılan kanaatin, sanığın suç oluşturduğu sabit görülen fiilin belirtilmesi ve bu fiilinin nitelendirilmesinin yapılması suretiyle hüküm kurulması gerekirken, gerekçesiz olarak hüküm kurulması,
    Kabule göre;
    2- UYAP, adli sicil kaydı ve İstanbul Anadolu Denetimli Serbestlik Müdürlüğü’nün cevabi yazısında göre yapılan incelemede; sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan dolayı, bu suç tarihinden önce açılmış birden fazla dava dosyaları bulunduğu anlaşılmakla, dava dosyalarının getirtilip temyiz incelemesine imkan sağlayacak şekilde dosya içinde bulundurularak, sanığın temyiz konusu bu suçu getirtilen dosyalardaki davalara konu olan suçlar nedeniyle verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işleyip işlemediği belirlendikten sonra;
    Hükümden önce 28.06.2014 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun’un 68. maddesi ile değiştirilen TCK'nın 191. maddesi ve aynı Kanun’un 85. maddesi ile eklenen 5320 sayılı Kanun’un geçici 7. maddesi sanık lehine hükümler içermekte olup, öncelikle; 6545 sayılı Kanun’un 68. maddesi ile değiştirilen TCK'nın 191. maddesinin 5. fıkrası ve aynı Kanun’un 85. maddesi ile eklenen 5320 sayılı Kanun’un geçici 7. maddesinin olaya tatbik kabiliyeti bulunup bulunmadığının tesbiti açısından,sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan dolayı bu suç tarihinden önce açılmış başka dava olup olmadığının, varsa sanığın bu suçu diğer davaya konu olan suç nedeniyle verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işleyip işlemediğinin ve önceki dava sonucunun araştırılması, gerektiğinde Denetimli Serbestlik Müdürlüğünden suç tarihinde sanığın infazda olan başka bir tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri kararının bulunup bulunmadığı sorulup belirlendikten sonra;
    a) Sanık bu suçu, daha önce işlediği suçtan dolayı yapılan kovuşturma aşamasında hükmolunan tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlemişse, 6545 sayılı Kanun’un 68. maddesi ile değiştirilen TCK'nın 191. maddesinin 5. fıkrasında öngörülen “Erteleme süresi zarfında kişinin kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, dördüncü fıkra uyarınca ihlâl nedeni sayılır ve ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmaz” hükmü uyarınca, ikinci suçtan açılan bu davanın kovuşturma şartının ortadan kalkması nedeniyle, CMK'nın 223. maddesinin 8. fıkrası uyarınca “davanın düşmesine” ve tedavi ve/veya denetimli serbestlik kararı veren ilgili mahkemeye ihbarda bulunulmasına karar verilmesi,
    b) Sanık hakkında aynı suçtan açılmış başka dava yoksa veya sanık bu suçu daha önce işlediği suçtan dolayı verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlemiş değilse veya daha önce işlediği suçtan dolayı yapılan kovuşturma aşamasında hükmolunan tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlemiş ve önceki suçtan mahkûmiyet dışında bir hüküm verilmiş ise, bu suç nedeniyle doğrudan tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmış olan sanığın, yükümlülüklerini ihlal ettiğinin sabit görülmesi halinde hakkında, 6545 sayılı Kanun’un 85. maddesi ile 5320 sayılı Kanun’a eklenen geçici 7. maddenin 3. fıkrası uyarınca, yargılamaya devam olunarak, suç tarihi itibarıyla, 5560 sayılı Kanun ile değişik TCK'nın 191. maddesi çerçevesinde bir karar verilmesi, gerekirken eksik araştırma ile hüküm kurulması,
    3- Sanığa verilen adli para cezasının TCK’nın 52/4. maddesi uyarınca taksitlendirilmesine karar verildikten sonra kararda ödenmeyen adli para cezasının hapse çevrileceği belirtilmeyerek TCK’nın 52/4. maddesinin son cümlesine aykırı davranılması,
    4- Suç tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan TCK’nın 191. maddesinde sanığa isnat edilen suç için temel ceza miktarının "bir yıldan iki yıla kadar hapis cezası" olarak belirlendiği; hükümden sonra yürürlüğe giren 17/10/2019 tarihli ve 7188 sayılı Kanun'un 24. maddesi ile başlığıyla birlikte yeniden düzenlenmiş olan 5271 sayılı CMK'nın "Basit Yargılama Usulü" başlıklı 251. maddesinin 1. fıkrasında yer alan "Asliye Ceza Mahkemesince, iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilebilir." şeklindeki düzenlemeye, 7188 sayılı Kanun'un geçici 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan "01/01/2020 tarihi itibarıyla kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz." şeklindeki düzenleme ile sınırlama getirilmiş ise de; Anayasa Mahkemesinin 19/08/2020 tarihli 31218 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan, 25/06/2020 tarihli ve 2020/16 esas, 2020/33 sayılı iptal kararı ile, "...kovuşturma evresine geçilmiş..." ibaresinin, aynı bentte yer alan "... basit yargılama usulü..." yönünden Anayasaya aykırı bulunarak iptaline karar verilmesi sebebiyle kovuşturma evresine geçilmiş olan ve basit yargılama usulü uygulanabilecek dosyalar yönünden 7188 sayılı Kanun'un 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan düzenlemenin iptal edildiği anlaşıldığından; Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümesi mümkün olmayıp, Ceza Muhakemesi Kanunu'nda yapılan değişikliklerin ise derhal uygulanması gerekmekle birlikte, basit yargılama usulü uygulanan olaylarda CMK'nın 251. maddesinin 3. fıkrasına göre; " mahkûmiyet kararı verildiği takdirde sonuç ceza dörtte bir oranında indirilir." şeklindeki düzenleme karşısında, Anayasa Mahkemesinin anılan iptal kararının neticeleri itibarıyla maddi ceza hukukuna ilişkin olduğunun ve CMK'nın 251. maddesinin 3. fıkrasında yer alan düzenlemenin sanık lehine sonuç doğurabilecek nitelikte
    olduğunun anlaşılması karşısında, TCK'nın 7. maddesi ile CMK'nın 251. maddesi hükümleri gözetilmek suretiyle sanığın hukuki durumunun "Basit Yargılama Usulü" yönünden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
    Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün BOZULMASINA, 13/10/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

    Hemen Ara