Esas No: 2020/10994
Karar No: 2022/10375
Karar Tarihi: 17.10.2022
Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2020/10994 Esas 2022/10375 Karar Sayılı İlamı
10. Ceza Dairesi 2020/10994 E. , 2022/10375 K.Özet:
Sanık hakkında daha önce verilen para cezası kararına rağmen uyuşturucu kullanma suçundan mahkûmiyet kararı verilmiş ancak hüküm zincirleme suç hükümleri ve basit yargılama usulüne uygun olarak değerlendirilmemiştir. Ayrıca ikinci bir uyuşturucu suçu iddiası ile açılan davada yapılan yargılamanın, zincirleme suç oluşturup oluşturmadığı araştırılmamıştır. Kararda TCK'nın 191., 179/3., 179/2., 62, 50/1-a, 52/2., 43. maddeleri ve CMK'nın 223/8. ve 251. maddelerine atıf yapılmaktadır.
"İçtihat Metni"
Mahkeme : CEYHAN 5. Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma
Hüküm : Mahkûmiyet
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Sanık hakkında tekerrüre esas alınan Ceyhan (Kapatılan) 3. Sulh Ceza Mahkemesinin 11.02.2014 tarih, 2013/539 esas ve 2014/162 sayılı kararı ile TCK'nın 179/3. maddesi delaletiyle 179/2, 62, 50/1-a ve 52/2. maddeleri uyarınca 3000 TL adli para cezasına hükmedildiği ve hükmün 18.03.2014 tarihinde kesinleştiği anlaşılmakla, tebliğnamedeki 2-b numaralı bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir.
1- 05.08.2013 tarihli olayda yapılan yargılama sonunda Ceyhan 3. Sulh Ceza Mahkemesinin 14.11.2013 tarih, 2013/150 esas ve 2013/97 sayılı kararı ile sanık hakkında "Tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına" karar verildiği, dosya arasında bulunan Ceyhan Denetimli Serbestlik Müdürlüğünün 11.06.2014 tarihli Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığına yazılmış üst yazıdan sanık hakkında verilen "Tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına" dair kararın infazının Ceyhan Denetimli Serbestlik Müdürlüğünün 2013/527 DS sayılı dosyasında yapıldığı, söz konusu denetim dosyası kapsamında sanık hakkında düzenlenen 31.03.2014 tarihli raporda sanığın idrarında uyuşturucu madde tespit edilmesi üzerine incelemeye konu davanın açıldığı anlaşıldığından, Kayseri Denetimli Serbestlik Müdürlüğünün 2012/634 DS sayılı dosyasının aslı veya onaylı örneklerinin denetime olanak verecek şekilde dosya arasına getirtilip, 31.03.2014 tarihinde sanığın idrar analizinde uyuşturucu madde çıkmasının TCK'nın 191/5. madddesi kapsamında "... ihlal nedeni sayılır ve ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılamaz" hükmü kapsamında kalıp kalmadığının değerlendirilerek, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken eksik araştırma ile sanık hakkında mahkûmiyet hükmü kurulması,
2- Ceyhan Devlet Hastanesi’nin 18.02.2015 tarihli ve 310 sayılı yazısında sanığın idrar analizinde uyuşturucu madde metabolitinin tespit edildiğinin bildirildiği anlaşıldığından, sözü edilen uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanımının tespitine ilişkin tetkik sonuçlarının aslı ya da onaylı örneğinin denetime olanak verecek şekilde dosya içerisinde bulundurulması gerektiğinin gözetilmemesi,
3- Suç tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan TCK'nın 191. maddesinde sanığa isnat edilen suç için temel ceza miktarının "bir yıldan iki yıla kadar hapis cezası" olarak belirlendiği; hükümden sonra yürürlüğe giren 17/10/2019 tarihli ve 7188 sayılı Kanun'un 24. maddesiyle 5271 sayılı CMK'nın başlığı ile birlikte yeniden düzenlenmiş olan "Basit Yargılama Usulü" başlıklı 251. maddesinin 1. fıkrasında yer alan "Asliye ceza mahkemesince, iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilebilir." şeklindeki
düzenlemeye, 7188 sayılı Kanun'un geçici 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan "01/01/2020 tarihi itibarıyla kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz." şeklindeki düzenleme ile sınırlama getirilmiş ise de; Anayasa Mahkemesinin 19/08/2020 tarihli 31218 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan, 25/06/2020 tarihli, 2020/16 esas ve 2020/33 karar sayılı iptal kararı ile, "...kovuşturma evresine geçilmiş..." ibaresinin, aynı bentte yer alan "... basit yargılama usulü..." yönünden Anayasa'ya aykırı bulunarak iptaline karar verilmesi sebebiyle kovuşturma evresine geçilmiş olan ve basit yargılama usulü uygulanabilecek dosyalar yönünden 7188 sayılı Kanun'un 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan düzenlemenin iptal edildiği anlaşıldığından; Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümesi mümkün olmayıp, Ceza Muhakemesi Kanunu'nda yapılan değişikliklerin ise derhal uygulanması gerekmekle birlikte, basit yargılama usulü uygulanan olaylarda CMK'nın 251. maddesinin 3. fıkrasına göre; " mahkûmiyet kararı verildiği takdirde sonuç ceza dörtte bir oranında indirilir." şeklindeki düzenleme karşısında, Anayasa Mahkemesinin anılan iptal kararının neticeleri itibarıyla maddi ceza hukukuna ilişkin olduğunun ve CMK'nın 251. maddesinin 3. fıkrasında yer alan düzenlemenin sanık lehine sonuç doğurabilecek nitelikte olduğunun anlaşılması karşısında, TCK'nın 7. maddesi ile CMK'nın 251. maddesi hükümleri gözetilmek suretiyle sanığın hukuki durumunun "Basit Yargılama Usulü" yönünden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Kabule göre;
4- UYAP sistemi üzerinden yapılan incelemede; sanık hakkında; 05.05.2014 tarihinde işlediği iddia edilen "kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma" suçu nedeniyle 28.04.2015 tarihinde düzenlenen iddianame ile açılan kamu davasında, Ceyhan 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 28.06.2021 tarih, 2021/258 esas ve 2021/429 sayılı kararı ile CMK’nın 223/8. maddesi uyarınca kamu davasının durmasına karar verildiği ve hükmün kesinleştiği, temyize konu dosya yönünden ise sanık hakkında, 31/03/2014 tarihli eylemi nedeni ile "kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma" suçundan, 18.06.2014 tarihinde iddianame düzenlendiği, iki suç arasında hukuki kesintinin bulunmadığı anlaşılmakla; söz konusu dosyanın aslı veya onaylı örneğinin getirtilip denetime imkan verecek şekilde incelenen dosya arasına konulması ve tüm deliller değerlendirilerek her iki suçun “bir suç işleme kararının icrası kapsamında” işlenip işlenmediğinin, sanık hakkında TCK’nın 43. maddesinde düzenlenen zincirleme suç hükümlerinin uygulanıp uygulanamayacağının belirlenmesi; zincirleme suç oluşturduğunun kabul edilmesi halinde, ağır sonuç doğuran suç esas alınarak belirlenecek cezanın, zincirleme suç nedeniyle TCK'nın 43. maddesi gereğince artırılması ve böylece bulunacak sonuç cezanın, kesinleşen hükümdeki sonuç cezadan “fazla olması halinde” aradaki fark kadar “ek cezaya hükmolunması”, aksi halde “ek ceza verilmesine yer olmadığına" karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
5- Hükümden sonra 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli, 2014/140 esas ve 2015/85 sayılı kararı ile 5237 sayılı TCK'nın 53. maddesinin bazı hükümlerinin iptal edilmesi ve 7242 sayılı Kanun’un 10. maddesinde yapılan değişiklikler nedeniyle, bu maddenin uygulanması açısından sanığın durumunun yeniden belirlenmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün BOZULMASINA, 17.10.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.