Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/5728 Esas 2022/2834 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/5728
Karar No: 2022/2834
Karar Tarihi: 05.04.2022

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/5728 Esas 2022/2834 Karar Sayılı İlamı

11. Hukuk Dairesi         2020/5728 E.  ,  2022/2834 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 9. HUKUK DAİRESİ

    Taraflar arasında görülen davada Adana 1. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 14.03.2018 tarih ve 2013/178 E- 2018/307 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Adana Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi'nce verilen 31.12.2019 tarih ve 2018/1588 E- 2019/1555 K. sayılı kararın duruşmalı olarak Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 05.04.2022 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davacı vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi...tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı vekili, müvekkili şirket ile davalı şirket arasında 01/01/2012 tarihinde Kahramanmaraş ve Kozan Hazır Beton Tesisleri Taşıma İşleri Alt İşveren Sözleşmesi ile 01/01/2012 tarihli Baraj Bölgesi (Hacınınoğlu 1,2,3 - Sarıgüzel 1,2- Kandil 1,2) Hazır Beton Tesisleri Taşıma İşleri Alt İşveren Sözleşmeleri imzalandığını, sözleşmenin davalı şirket tarafından haksız olarak feshedildiğini, davalı şirketin arada mevcut sözleşmelere aykırı davranması nedeniyle müvekkili şirketin alt işverenin işçilerine ödemek zorunda kaldığı maaşlar ve kıdem tazminatı olarak 699.892,13 TL ile SGK primi olarak 49.328,33 TL olmak üzere fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 749.220,46 TL'nın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faiziyle birlikte davalıdan rücuen alınarak müvekkili şirkete ödenmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili cevap sunmamış, yargılama sırasında bilirkişi raporuna itiraz ederek davanın reddini istemiştir.
    İlk derece mahkemesince, davacının sözleşme kapsamında davalı tarafından çalıştırılan işçilerin yasal haklarını ödediğinin anlaşıldığını, ancak işçi haklarının ödenmesine ilişkin herhangi bir mahkeme kararı bulunmadığını, davacı taraf kendi hesaplamaları sonucu davalı tarafından alt yüklenici sıfatıyla çalıştırdığı işçilerin yasal haklarını ödediğini, ancak davalı tarafın sorumlu olduğu tutarın davacı tarafından hesaplanıp ödenen tutar olmadığını, davalı taraf ancak çalışan işçilerin, çalıştıkları dönemde yasal haklarına göre yapılan hesaplamalar sonucu ortaya çıkacak miktardan sorumlu olduğunu, nitekim, davacı tarafça söz konusu işçilerin asgari ücretten daha fazla ücret aldıklarını kanıtlayamadığını, bu nedenle bilirkişiler tarafından asgari ücret üzerinden yapılan hesaplamalara göre davacı tarafın işçilere ödemesi gereken işçilik haklarının toplam 358.094,28 TL olduğu ve bu ödemelerin banka yolu ile yapılması sırasında davacı tarafından 342,00 TL komisyon ödediği, böylece davacı tarafın işçi alacakları nedeniyle davalı tarafa rücu etmesi gereken miktarın toplam 358.436,28 TL olduğunun belirlendiği ayrıca, davacı tarafından, davalının SGK borcuna istinaden 28.053,68 TL ödeme yaptığı da tespit edildiğinden, davacının davalıya toplam rücu etmesi gereken miktarın 386.489,96 TL olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Bölge adliye mahkemesince, davacı tarafça bilirkişi heyetinin teşekkülü, yeniden rapor alınmaması gerektiği, raporlar arasında çelişki bulunması ve dava dışı işçiler tarafından açılıp kesinleşen mahkeme kararlarındaki dosyaların ve bu dosyalarda belirlenen ücretlerin dikkate alınmamasına ilişkin istinaf başvurusunda bulunduğu, İlk Derece Mahkemesince alınan birinci bilirkişi raporu ve ek raporu bir hukukçu ve iki mali müşavir bilirkişi tarafından düzenlenmiş olup, rapor ve ek raporda yalnızca davacı tarafından işçilere ve SGK'ya yapılan ödeme miktarı tespit edilmiş olup, rücuya konu işçilik alacakları mahkeme kararına dayalı olarak yapılmadığından, bilirkişilerce her bir işçilinin çalışma süresi ve aldığı ücret tek tek değerlendirilip buna göre bir hesaplama yapılması gerekirken, bu hususlar üzerinde bir inceleme ve değerlendirme yapılmadan, yalnızca davacı tarafça yapıldığı ispat edilen ödeme miktarlarının belirlenmesi ile yetinildiğinden, anılan rapor ve ek rapor hükme esas alınamayacağı, ikinci bilirkişi heyeti tarafından, her bir işçi yönünden tek tek hizmet cetvellerindeki çalışma süreleri ve SGK kayıtlarında belirtilen ücretler esas alınmak suretiyle çalışma ücreti ve kıdem tazminatı hesabı yapıldığı ve davacı tarafın ödeme yaptığı işçilerin SGK kayıtlarında belirtilen ücretlerden daha fazla ücret aldığına ilişkin bir delil sunmadığı gibi bunu da ispat edemediği, oysa davacı, davalının ödemesi gerekirken kendisinin ödemek zorunda kaldığı işçilik alacaklarını ve SGK prim borçlarını davalıya rücu edebilecek olup, varsa bunların dışında fazladan yaptığı ödemeleri davalıya rücu hakkı bulunmadığı ve işbu davaya konu rücu alacakları mahkeme kararına dayalı olmadığından, her bir işçinin hukuki durumu, çalışma süresi ve aldığı ücretler farklı farklı olduğundan, başka işçiler hakkında açılıp görülen davaların işbu dava için bağlayıcılığı bulunmadığı gibi, o davalarda belirlenen işçilik hak ve ücretlerinin bu dosya alacakları için kabulünün mümkün olmadığı, SGK kayıtları esas alınmak suretiyle ikinci rapor ve ek raporun düzenlendiği ve davacı tarafça, ödeme yapılan işçilerin resmi kayıtlarda gösterilen ücretten daha fazla ücret aldığı da ispat edilemediği, ilk heyet raporunda yalnızca davacı tarafından yapıldığı ispat edilen ödeme miktarlarının tespit edildiği, buna karşın ikinci raporda işçilere ödenmesi gereken miktarların hesaplandığı, bu nedenle raporlarda belirlenen miktarların birbirlerinden farklı olduğu ancak bu durumun çelişki olarak kabulü edilemeyeceği ve hükme esas alınan raporu düzenleyen bilirkişilerin 20/01/2016 tarihli teslim tutanağından da anlaşıldığı üzere aktüer (hesap uzmanı) oldukları, hukukçu kimlikleri ile dosyanın bilirkişileri tevdi edilmediği ve ilk derece mahkemesinin davanın kısmen kabulüne ilişkin kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
    Davacı vekili, kararı temyiz etmiştir.
    Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre ve özellikle işbu dava sonrası işci alacakları için açılacak davaların davacı aleyhine hükme bağlanma halinde davalıya yeniden rücu edebilecek olmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, istek halinde aşağıda yazılı 6.529,30 TL harcın temyiz eden davacıya iadesine, 05/04/2022 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
    Dava, taraflar arasında düzenlenen sözleşmeler nedeniyle, davacı üst iş veren’in davalı alt işverenin dava dışı işçilerine ibranameler karşılığı ödediği işçilik alacaklarının davalı alt iş veren’den rücuen tahsili istemine ilişkindir.
    Somut uyuşmazlıkta, davacı ibraname ile dava dışı işçilere ödediği işçilik alacaklarının davalıdan tahsilini istemiş,
    İlk Derece Mahkemesince 2. bilirkişi raporuna itibar edilerek dava dışı işçilerin asgari ücretin üzerinde hak sahibi olduklarının davacı tarafından ispat edilemediği, asgari ücret tutarında işçilere ödeme yapması gerekirken fazla ödediği kısmı davalıdan talep edemeyeceği gerekçesiyle, davacı ödemesinin asgari ücrete tekabül eden bölümü yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmiş,
    Davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusu Bölge Adliye Mahkemesince esastan red edilmiş,
    Davacı vekilinin temyiz kanun yolu istemi de sayın çoğunluk görüşü doğrultusunda red edilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararı onanmıştır.
    Sayın çoğunluğun onama gerekçesine katılamıyorum.
    Davacının ibraname karşılığı ödeme yaptığı dava dışı işçiler, davalı alt işverene hizmet akdi ile bağlı olup, hizmet sözleşmesinin sona ermesi durumunda doğan işçilik haklarının sorumlusu davalı alt işverendir. Taraflar arasında düzenlenen sözleşmeler gereğince davacı üst işveren, alt işverene terettüp eden bu sorumluluğu yerine getirdiğinden, davacı gerek sözleşme hükümleri ve gerekse ödeme yaptığı işçinin halefi olarak işçiye ödemesi gereken işçilik alacaklarını davalı alt işverenden talep edebilecektir.
    İşte bu noktada önem arz eden husus, işçinin (halefi üst işveren) alt işverene karşı açtığı işçilik alacaklarına ilişkin davada, işçinin alacaklarının ne şekilde ve nasıl ispatlanacağı ispat külfetinin hangi tarafa ait olduğu noktasındadır.
    Taraflar arasında, dava dışı işçinin aldığı ücret konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır. 4857 sayılı Yasa’nın 32/1 maddesine göre, ücret bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutardır.
    İş akdinin taraflarının, asgari ücretin altında kalmamak kaydı ile sözleşme özgürlüğü çerçevesinde ücretin miktarını serbestçe kararlaştırmaları mümkündür. İş sözleşmesinde ücretin miktarının açıkça belirtilmemiş olması, taraflar arasında iş sözleşmesinin bulunmadığı anlamına gelmeyeceği gibi böyle bir durumda dahi ücret T.B.K. 401 maddesine göre emsale göre belirlenmelidir ki, işçinin kişisel özellikleri, kıdemi unvanı, yapılan işin niteliği, iş sözleşmesinin türü, iş yerinin özellikleri, emsal işçilere o iş yerinde ya da başka iş yerlerinde ödenen ücretler, örf ve adetler ücretin belirlenmesinde göz önünde bulundurulması gerekli hususlardır.
    İlk Derece Mahkemesince, dava dışı işçiye asgari ücret üzerinden ödeme yapılması gerektiği gerekçesiyle davacı üst işverenin fazlaya ilişkin istemi red edilmiş olup, mahkemece dava dışı işçilerin ücretleri konusunda hiçbir inceleme ve araştırma yapılmamıştır.
    Hizmet ilişkisinin dava dışı işçiler ile davalı alt işveren arasında bulunmasına göre işçilik alacakları ile ilgili tüm kayıt ve belgeler davalı yedinde olup öncelikle davalıda ki kayıt ve belgelerin incelenmesi suretiyle dava dışı işçilerin hak ve alacaklarının belirlenmesi gerekmektedir.
    Diğer taraftan, davacı, ibraname vermeyen işçiler tarafından açılan davalarda işçilik alacaklarının tespit edildiğini bildirerek emsal niteliğinde bu dosyalara dayanmış olup mahkemece bu dosyaların getirtilip hangi dosyaların hangi işçiler için emsal teşkil ettiği, bu suretle ibraname kapsamındaki işçilerin işçilik alacaklarının yukarıda açıklanan kriterler ve emsal dosyalara göre tespiti gerekirken hiçbir inceleme ve araştırma yapılmadan salt asgari ücret üzerinden işçilik alacaklarının belirlenmesi de doğru değildir. (Y. 9. H.D. 2022/2680 – 3849 sayı 22.03.2022 gün ve) ( Y. 9. H.D. 2022/2053 – 3492 sayı 16.03.2022 gün vs)
    Açıklanan nedenlerle eksik incelemeye dayalı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü gerekirken yazılı şekilde istinaf başvurusunun esastan reddedilmesi doğru olmadığından davacı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde istinaf kararının onanmasına ilişkin sayın çoğunluk görüşüne karşıyım.



    Hemen Ara