Esas No: 2020/10595
Karar No: 2022/10370
Karar Tarihi: 17.10.2022
Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2020/10595 Esas 2022/10370 Karar Sayılı İlamı
10. Ceza Dairesi 2020/10595 E. , 2022/10370 K."İçtihat Metni"
Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma
Hüküm : Mahkûmiyet ile birlikte tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri
uygulanması
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
1- CMK'nın 191/3-a maddesi uyarınca duruşmada sanığın açık kimliği ile kişisel ve ekonomik durumu tespit edilmeden, CMK'nın 191/3. maddesinin (c) ve (d) fıkraları ile 147. maddesindeki hakları sanığa hatırlatılmadan savunmasının alınması ve bu şekilde sanığın mahkûmiyetine hükmedilmesi suretiyle savunma hakkının kısıtlanması,
2- UYAP sisteminde yapılan incelemede, Terme Asliye Ceza Mahkemesi, 23/06/2015 gün 2014/413 esas ve 2015/578 sayılı denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin kararın infazı sırasında Çarşamba Denetimli Serbestlik Şube Müdürlüğünün 23.07.2015 tarihli çağrı yazısının, babasına tebliğ edildiği 30.07.2015 tarihinde sanığın Muğla E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda başka suçtan hükümlü olduğu anlaşıldığından, “ ...Sanık her ne kadar tebliğ tarihinde cezaevinde olması nedeniyle haberi olmadığına dair savunmalarda bulunsa da UYAP üzerinden yapılan incelemelerde sanığın Ünye Açık Ceza Evinden 15.04.2014 tarihinde tahliye edildiği, 27.07.2015 tarihinde Muğla Cezaevinde başka bir suçtan dolayı cezasının infazına başlandığı görülmekle sanığın kendisine yapılan tebliğ tarihinde serbest olması nedeniyle sanığın savunmalarına itibar edilmemiştir. Sanık bu savunma dışında herhangi bir geçerli ve makul bir mazeret de bildirmediğinden Kapanan Terme Sulh Ceza Mahkemesince kesinleşen 07.04.2014 tarih ve 2013/396 esas ile 2014/222 karar sayılı hükmünün 6. maddesinde belirtildiği üzere aşağıdaki şekilde mahkumiyet hükmü kurmak gerekmiştir.” şeklinde dosya kapsamına uymayan gerekçe ile yazılı şekilde karar verilmesi,
3- Hükümden önce 28.06.2014 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun'un 68. maddesi ile değiştirilen TCK'nın 191. maddesi ve aynı Kanun'un 85. maddesi ile eklenen 5320 sayılı Kanun'un geçici 7. maddesi sanık lehine hükümler içermekte olup, öncelikle; 6545 sayılı Kanun'un 68. maddesi ile değiştirilen TCK'nın 191. maddesinin 5. fıkrası ve aynı Kanun'un 85. maddesi ile eklenen 5320 sayılı Kanunun geçici 7. maddesinin olaya tatbik kabiliyeti bulunup bulunmadığının tesbiti açısından, sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan dolayı bu suç tarihinden önce açılmış başka dava olup olmadığının, varsa sanığın bu suçu diğer davaya konu olan suç nedeniyle verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işleyip işlemediğinin ve önceki dava sonucunun araştırılması, gerektiğinde Cumhuriyet Başsavcılığından ve Denetimli Serbestlik Müdürlüğünden suç tarihinde sanığın infazda olan başka bir tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri kararının bulunup bulunmadığı sorulup belirlendikten sonra;
a) Sanık bu suçu, daha önce işlediği suçtan dolayı yapılan kovuşturma aşamasında hükmolunan tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlemişse, 6545 sayılı Kanun'un 68. maddesi ile değiştirilen TCK'nın 191. maddesinin 5. fıkrasında öngörülen “Erteleme süresi zarfında kişinin kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, dördüncü fıkra uyarınca ihlâl nedeni sayılır ve ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmaz” hükmü uyarınca, ikinci suçtan açılan bu davanın kovuşturma şartının ortadan kalkması nedeniyle, CMK'nın 223. maddesinin 8. fıkrası uyarınca “davanın düşmesine” ve tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin kararı veren ilgili mahkemeye ihbarda bulunulmasına karar verilmesi,
b) Sanık hakkında aynı suçtan açılmış başka dava yoksa veya sanık bu suçu daha önce işlediği suçtan dolayı verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlemiş değilse veya daha önce işlediği suçtan dolayı yapılan kovuşturma aşamasında hükmolunan tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlemiş ve önceki suçtan mahkumiyet dışında bir hüküm verilmiş ise, bu suç nedeniyle doğrudan tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmış olan sanığın, yükümlülüklerini ihlal ettiğinin sabit görülmesi halinde hakkında, 6545 sayılı Kanun'un 85. maddesi ile 5320 sayılı Kanun'a eklenen geçici 7. maddenin 3. fıkrası uyarınca, yargılamaya devam olunarak, suç tarihi itibarıyla, 5560 sayılı Kanun ile değişik TCK'nın 191. maddesi çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ile hüküm kurulması,
4- Çarşamba Denetimli Serbestlik Şube Müdürlüğünün 23.07.2015 tarihli çağrı yazısının tebliğ edildiği tarihte sanığın Muğla E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda başka suçtan hükümlü olduğu anlaşıldığından, 30.07.2015 tarihinde babasına yapılan tebligatın usulsüz olduğunun anlaşılması karşısında; mahkemece tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin devamına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde yargılamaya devam edilip mahkûmiyet kararı verilmesi,
5- Suç tarihi itibariyle yürürlükte bulunan TCK'nın 191. maddesinde sanığa isnat edilen suç için temel ceza miktarının "bir yıldan iki yıla kadar hapis cezası" olarak belirlendiği; 5271 sayılı CMK'nın hükümden sonra yürürlüğe giren 17/10/2019 tarihli ve 7188 sayılı Kanun'un 24. maddesiyle başlığı ile birlikte yeniden düzenlenmiş olan "Basit Yargılama Usulü" başlıklı 251. maddesinin 1. fıkrasında yer alan "Asliye ceza mahkemesince, iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilebilir." şeklindeki düzenlemeye, 7188 sayılı Kanunun geçici 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan "01/01/2020 tarihi itibarıyla kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz." şeklindeki düzenleme ile sınırlama getirilmiş ise de; Anayasa Mahkemesinin 19/08/2020 tarihli 31218 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan, 25/06/2020 tarihli ve 2020/16 esas, 2020/33 karar sayılı iptal kararı ile, "...kovuşturma evresine geçilmiş..." ibaresinin, aynı bentte yer alan "... basit yargılama usulü..." yönünden Anayasa'ya aykırı bulunarak iptaline karar verilmesi sebebiyle kovuşturma evresine geçilmiş olan ve basit yargılama usulü uygulanabilecek
dosyalar yönünden 7188 sayılı Kanun'un 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan düzenlemenin iptal edildiği anlaşıldığından; Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümesi mümkün olmayıp, Ceza Muhakemesi Kanununda yapılan değişiklerin ise derhal uygulanması gerekmekle birlikte, basit yargılama usulü uygulanan olaylarda CMK'nın 251. maddesinin 3. fıkrasına göre; "mahkûmiyet kararı verildiği takdirde sonuç ceza dörtte bir oranında indirilir." şeklindeki düzenleme karşısında, Anayasa Mahkemesinin anılan iptal kararının neticeleri itibarıyla maddi ceza hukukuna ilişkin olduğunun ve CMK'nın 251. maddesinin 3. fıkrasında yer alan düzenlemenin sanık lehine sonuç doğurabilecek nitelikte olduğunun anlaşılması karşısında, TCK'nın 7. maddesi ile CMK'nın 251. maddesi hükümleri gözetilmek suretiyle sanığın hukuki durumunun "Basit Yargılama Usulü" yönünden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Kabule göre;
6- Bu suç nedeniyle önceden denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına karar verilen sanık hakkında, suç tarihinde yürürlükte bulunan TCK’nın 191/6 maddesine aykırı şekilde hapis cezası ile birlikte tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına karar verilmesi,
7- Hükümden sonra 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli 2014/140 esas ve 2015/85 sayılı kararı ile 5237 sayılı TCK'nın 53. maddesinin bazı hükümlerinin iptal edilmesi ve 7242 sayılı Kanun’un 10. maddesinde yapılan değişiklikler nedeniyle, bu maddenin uygulanması açısından sanığın durumunun yeniden belirlenmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün BOZULMASINA, 17.10.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.