Esas No: 2021/5812
Karar No: 2022/2839
Karar Tarihi: 05.04.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/5812 Esas 2022/2839 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2021/5812 E. , 2022/2839 K.Özet:
Davacı, keşideci davalının lehdarı olduğu bononun davalının hileli davranışları sonucu düzenlendiğini iddia ederek, müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine ve %40 kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir. Mahkeme, davanın reddine karar vermiş, davacının temyiz istemi Dairece reddedilerek karar kesinleşmiştir. Davacı vekili, karar düzeltme isteminde bulunmuştur ancak Daire, karar düzeltme isteğini reddetmiştir. Karşı oyda ise, Yargıtay ilamında belirtilen delillerin birlikte değerlendirilmesi gerektiği, tanıkların davacı iddiasını doğruladığı ve davalının savunmasını ispatlayamadığı belirtilmiş, bononun hile ile alındığı kabul edilerek yerel mahkeme kararının bozulması gerektiği savunulmuştur.
HUMK 440 ve 442 maddeleri gereğince, karar düzeltme isteminin reddi ve davacıdan takdiren para cezası alınması hüküm altına alınmıştır.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada Nazilli 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nce verilen 26.02.2020 gün ve 2011/242 - 2020/101 sayılı kararı onayan Daire'nin 28.04.2021 gün ve 2020/5893 - 2021/4214 sayılı kararı aleyhinde davacı vekili tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği de anlaşılmış olmakla, dosya için düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin keşideci davalının lehdarı bulunduğu 15.08.2006 tanzim, 03.04.2007 vadeli 100.000.- TL meblağlı bonoya istinaden, lehdar davalının müvekkili hakkında icra takibi yaptığını, sosyal ekonomik durumu zayıf olan ve hatta sosyal yardımlarla geçinen davalının müvekkiline bu miktarda ödünç para vermesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, bononun davalının hileli davranışları sonucu düzenlendiğini, müvekkilinin borçlanma iradesinin bulunmadığını ileri sürerek, bono nedeniyle müvekkilinin borçlu bulunmadığının tespitine ve %40 kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının iddiasının gerçeği yansıtmadığını savunarak, davanın reddine ve icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, uyulan bozma ilamına göre davanın reddine dair verilen kararın davacı vekilince temyizi üzerine karar Dairemizce onanmıştır.
Davacı vekili, bu kez karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
Dosyadaki yazılara, mahkeme kararında belirtilip Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre, davacı vekilinin HUMK 440. maddesinde sayılan hallerden hiçbirisini ihtiva etmeyen karar düzeltme isteğinin reddi gerekir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekilinin karar düzeltme isteğinin HUMK 442. maddesi gereğince REDDİNE, aşağıda yazılı bakiye 44,70 TL karar düzeltme harcının ve 3506 sayılı Yasa ile değiştirilen HUMK 442/3. maddesi hükmü uyarınca takdiren 709,50 TL para cezasının karar düzeltilmesini isteyen davacıdan alınarak Hazine'ye gelir kaydedilmesine, 05/04/2022 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Dava, hileye müstenit düzenlendiği iddia olunan bono nedeniyle menfi tesbit istemine ilişkindir.
Davacı dilekçeler, duruşma ve ceza mahkemesindeki beyanlarında özetle, uzun yıllar yurt dışında çalıştığını, gerek taşınmaz ve gerekse nakdi olarak birikim yaptığını, eş ve çocuklarının yurt dışında kaldığını, kendisinin tek başına Türkiye'ye dönüş yaptığını, evinin temizlik işlerinin yapılması hususunda davalı ile tanıştırıldığını, aralarında dost hayatı başladığını, davalının ihtiyaçlarının kendisi tarafından karşılandığını, bir akşam birlikte içki içtikleri sırada davalının "yorgancı, seyyar satıcı vs. geliyor, alışveriş yapıyorum, bazen 100 ve 150 TL tutarında senet imzalamam gerekiyor, senedin nasıl doldurulduğunu bilmiyorum" diyerek kendisinden önüne koyduğu boş bir senedi düzenleyerek göstermesini istediğini, bunun üzerine kendisinin senedin bedel hanesine "100.00 YTL" yazarak ve imza atılacak kısmı da iki adet imza ile karaladığını, sabah senedi davalıdan sorduğunda, çöpe attığını, istersen gidip getireyim diyerek yemin ettiğini, inandığı davalının daha sonra beklentilerinin arttığını, kendisiyle evlenmesi ve bir adet daire tapusunun kendisine verilmesini şart koşması ve kendisinin bunu kabul etmemesi üzerine bononun diğer kısımlarını doldurarak ve bedel kısmına da yazı ile yüzbin YTL yazarak Nazilli 1. İcra Müdürlüğünün 2007/1028 Esas sayılı dosyasında takibe geçtiğini, aralarındaki ilişkinin 5-6 ay sürdüğünü beyanla borçlu olmadığının tesbitine karar verilmesini istemiştir.
Davalı ise aşamalardaki beyanlarında, Adana'da eşinden boşandığını, 3 çocuğu olduğunu, Adana'da taşınmaz ve araç satışlarından elde ettiği 80.000 USD parasını davacıya borç olarak verdiğini, davacının da borca karşılık dava konusu senedi düzenleyerek kendisine verdiğini beyan etmiştir.
Dava konusu senet, 15.08.2006 tanzim, 03.04.2007 vade tarihli, alacaklısı Serpil Kaya, borçlusu ..., nakden ibareli, bedel kısmı +100.000.- YTL, senet metninde de yazı ile "Yüzbin YTL" yazılı bulunan ve imza kısmında da iki adet imza olan bonodur.
Yargılama sırasında 30.12.2009 tarihli oturumda davacı, bonodaki imzaların ve rakamla 100.00 YTL olan yazıların kendisine ait olduğunu, bononun diğer kısımlarının davalı tarafından doldurulduğunu beyan etmiş, davalı da aynı oturumdaki beyanında davacının beyanına bir diyeceği olmadığını beyanla bonodaki imzalar ve rakamla 100.00 YTL yazılı kısmı davacının yazdığını, bononun diğer boş yerlerinin kendisi tarafından doldurulduğunu beyan etmiştir.
Davacı tanıkları, ..., ..., ... ve yeminli anlatımlarında özetle davacı iddiasını doğrulamışlar,
Davalı tanıkları ..., ... ve ...ise bononu düzenlenmesini görmediklerini, davalının davacıya borç verdiğini duyduklarını bildirmişlerdir.
Mahkemece yapılan araştırmada, davalı adına bankalarda hak ve alacağa rastlanılmadığı, taşınır-taşınmaz malının bulunmadığı, 3 çocuğu ile yaşadığı, günlük ara işlerde çalıştığı tesbit edilmiş,
Davalının ... köyündeki 163 m² mesahalı taşınmazını 24.07.2002 tarihinde dörtmilyar lira, ... plakalı 1989 model kamyoneti de 09.12.2002 tarihinde iki milyar dörtyüzkırkdörtbin lira bedelle sattığı belirlenmiş davalının başkaca araç ve taşınmaz satışı tesbit edilememiştir.
İzmir 4. Ağır Ceza Mahkemesi 2015/41 Esas sayılı dosyasında davalı aleyhinde Dolandırıcılık suçundan açılan kamu davasında "delil yetersizliğinden" beraatine karar verilmiştir.
Uyuşmazlık, dosya içeriğinin, dava konusu bononun hile ile düzenlenip düzenlenmediğini kabule yeterli olup olmadığına ilişkindir.
Yerel mahkemece, davacı delilleri iddiayı kabule yeterli görülmeyerek davanın reddine karar verilmiş,
Davacının temyiz istemi Dairece red edildiği gibi karar düzeltme istemi de çoğunluk görüşü doğrultusunda red edilmiştir.
Davacının karar düzeltme isteminin reddine ilişkin çoğunluk görüşüne katılamıyorum.
Davalı aleyhinde ceza mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda delil yetersizliği nedeniyle beraatine karar verildiğinden 6098 sayılı TBK 74 maddesi gereğince uyuşmazlığın tüm dosya içeriğindeki delillerin birlikte değerlendirilmesi suretiyle çözümlenmesi gerekmektedir.
Davacının bono tanzim tarihinde kiracıları olan tanıkları ... ve ...'nın anlatımları iddiayı doğrular nitelikte ve görgüye müstenit bulunmaktadır.
Adı geçen tanıkların beyanlarına yerel mahkemece, bu beyanların aksini doğrulayan başka bir delil bulunmadığı halde hayatın olağan akışına aykırı olduğu gibi soyut bir gerekçe ile itibar edilmemesi doğru değildir.
Davacının, yurtdışında çalıştıktan sonra Türkiye'ye döndüğü, davalıdan borç almasını gerektirir geçerli bir neden bulunmadığı maddi durumunun da iyi olduğu anlaşılmaktadır.
Diğer taraftan davalının saptanan sosyo-ekonomik durumu, dava konusu bononun düzenlendiği tarihten 4 yıl önce sattığı Adana'da köydeki 163 m² mesahalı taşınmaz ile 1989 model kamyonet değeri, 31.01.2004 tarihinde Türk Lirasından 6 sıfır atıldığı dikkate alındığında çok cüz'i bir bedel olup, davalının davacıya 80.000 USD borç verdiğine ilişkin savunmayı isbatlamaktan çok uzaktır.
Davalı savunmasında bildirdiği hususları kanıtlayamamıştır.
Kaldı ki, dava konusu bonodaki imzalar ile rakamla 100.00 YTL olarak yazılan bedel kısmındaki yazıların davacıya, bono metnindeki "yüzbin TL" ve diğer yazılan kısımların ise davalıya ait olduğu 30.12.2009 tarihli oturum duruşma tutanağı ile sabit olup, davalının beyanı karşısında borç olarak verdiği tutarın 100.000.00 TL olduğu hususunun isbat külfeti davalıdadır.
Açıklanan şekilde imza ve 100.00 YTL bedel kısmı dışındaki bölümleri dolduran ve bonoyu bu şekilde tedavüle sokan davalı, davacıya 100.000.00 TL borç verdiğini isbat edememiştir.
Tüm dosya içeriği, dava konusu bononun davacıdan hile ile alındığını kabule yeterli ve elverişli bulunduğundan davacı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Daire onama ilamının kaldırılarak dava kabul edilmek üzere yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davacının karar düzeltme isteminin reddine ilişkin sayın çoğunluk görüşüne karşıyız.