Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/7950 Esas 2022/2848 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/7950
Karar No: 2022/2848
Karar Tarihi: 06.04.2022

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/7950 Esas 2022/2848 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davacı, müvekkili ile birlikte genel kredi sözleşmelerinde kefil olduğunu ve bu sözleşmelerde yer alan 300.000 TL'lik bono teminatının geri alınmadığını ileri sürerek, takip nedeniyle borçlu olmadığının tespitine ve kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep etti. Davalı ise senedin teminat senedi olmadığını, davacının itiraz etmediğini ve devam eden bir kredinin söz konusu olduğunu savundu. İlk derece mahkemesi davacının talebini kabul ederken, istinaf başvurusu reddedildi ve temyiz başvurusu da sonuçsuz kaldı. Yargıtay kararıyla davalının itirazı reddedildi ve ilk derece mahkemesi kararı onandı.
Yargıtay kararında uygulanan kanun madde ve hükümleri:
- 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-b-1 maddesi
- 370/1. madde
- 372. madde
11. Hukuk Dairesi         2020/7950 E.  ,  2022/2848 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 16. HUKUK DAİRESİ

    Taraflar arasında görülen davada İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 13.10.2016 tarih ve 2014/130 E. - 2016/675 K. sayılı kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi'nce verilen 23.10.2020 tarih ve 2017/5896 E. - 2020/1810 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı vekili, davalıya dava konusu alacağı devreden Asya Katılım ile müvekkilinin müteselsil kefil olarak imzasının bulunduğu iki adet genel kredi sözleşmesi bulunduğunu, bu genel kredi sözleşmelerine teminat olarak 300.000,00 TL ve 500.000,00 TL’lik bonolara aval verildiğini, ilk kredi sözleşmesine ilişkin borcun ödenerek tamamen kapatıldığını ancak bu borca teminat olan 300.000,00 TL’lik bononun geri alınmadığını, ikinci kredi sözleşmesine istinaden ortaya çıkan borçlar nedeniyle ilk kredi sözleşmesine istinaden verilen 300.000,00 TL’lik bonoya dayalı takip yaptığını, zira ikinci kredi sözleşmesi imzalandığında asıl borçlu şirketin de ortaklık yapısının değişmiş olduğunu, aynı konuda sözleşmelerdeki diğer kefillerin açmış olduğu emsal davanın bulunduğunu ileri sürerek 300.000,00 TL’lik bonoya istinaden başlatılan takip nedeniyle borçlu olmadığının tespitine, müvekkili lehine kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı vekili, Domino Dış Tic. ve Gıda San. Ltd. Şti. tarafından keşide edilen, Ovit Gıda Turizm Temizlik Malzemeleri San.ve Tic. Ltd. Şti., Ödap Gıda Elektrik Tıbbı Malz. Dış Tic. A.Ş., ..., ... ve ... tarafından da aval verilen sıfatı ile imza edilen 01.06.2010 vadeli 300.000.- TL'lik bononun vadesinde ödenmediğini, bu bononun vadesinde ödenmediği için İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2011/325 D.İş sayılı dosyasından ihtiyat-i haciz kararı verildiğini, bu kararın aynı zamanda İstanbul 13. İcra Müdürlüğü'nün 2011/8056 E. sayılı dosyası ile takibe de konu edildiğini, davacının borçlu olmadığını iddia ettiğini, ancak bugüne kadar bu bonodaki imzalarına herhangi bir itirazlarının olmadığını, davacı vekilinin takibe konu senedin teminat senedi olduğunu iddia ettiğini, takip konusu senedin incelendiğinde senet metninde senedin teminat senedi olduğuna ilişkin herhangi bir ibarenin bulunmadığını, dava konusu icra takibinin davacının iddialarının aksine imzası inkar edilmeyen ve ödendiği de iddia edilmeyen bir kambiyo senedinden kaynaklandığını, bankalarının kredi müşterileri ile kredi ilişkilerinin bir cari hesap sözleşmesi olduğunu, bu tür kredilerde bakiyenin hesap katı ihtarnamesinin keşide edilmesi ile muaccel hale geldiğini, bu tür kredilerin devamında bir veya birkaç sözleşmenin akdedilmesinin de kanuna uygun olduğunu savunarak, davanın reddine davacı aleyhine %40 tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
    İlk Derece Mahkemesince, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, ilk kullandırılan kredinin teminatı olarak verilen 300.000.- TL’lik senedin, banka tarafından icra takibine konu edildiğini, yapılan tüm incelemeler neticesinde teminata konu kredilerin tamamının ödendiği, bu krediler nedeniyle davacının takip konusu senede dayalı sorumluluğunun bulunmadığı, kredi sözleşmesinden doğacak alacaklar için tesis edilen kefaletlerin veya teminat senetlerinin sadece kullandırılan kredileri teminat altına alabileceği, başka bir sözleşmeden kaynaklanan borçlar için bu teminatlara başvurulmasının mümkün olmadığı, yine aynı bono sebebiyle avalist olarak bulunan Ödap Gıda Elektronik Tıbbi Malzeme Dış Tic AŞ ve ... tarafından İstanbul 32. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2012/66 Esas 2013/272 Karar sayılı dosyası ile borçlu olmadığının tespitine yönelik açılan davada verilen kabul kararının da Yargıtay 19. Hukuk Dairesi'nin 2014/16616 Esas 2015/4539 Karar sayılı hükmü ile onandığı gerekçesiyle davacının davasını kabulü ile İstanbul 13. İcra Müdürlüğü'nün 2011/8056 E. sayılı takip dosyası ile takibe konu edilen miktarlardan dolayı davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine hükmolunan miktar üzerinden hesaplanan % 40 oranında kötü niyet tazminatı olan 297.299,12 TL nin davalıdan alınarak davacı tarafa ödenmesine karar verilmiştir.
    Kararı, davalı vekili istinaf etmiştir.
    Bölge adliye mahkemesince tüm dosya kapsamına göre, ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle, 6100 sayılı HMK'nın 353/1-b-1 maddesi gereğince, davalı vekilinin istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir.
    Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
    Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, davalı ...harçtan muaf olduğundan ödediği temyiz ilam harcı ve temyiz başvuru harcının isteği halinde temyiz eden davalı ...ye iadesine, 06/04/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.


    Hemen Ara