Esas No: 2020/7982
Karar No: 2022/2872
Karar Tarihi: 06.04.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/7982 Esas 2022/2872 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2020/7982 E. , 2022/2872 K.Özet:
Davacı vekili müvekkilinin babasının vefat etmesinden sonra ortaklık yapısında oluşan değişiklikleri gerekçe göstererek, davalı şirkete kayyum atanması ve yönetim kurulu seçimlerinin yok hükmünde sayılması için dava açmıştır. İlk derece mahkemesi davanın reddine karar vermiş, istinaf mahkemesi ise bu kararı onamıştır. Temyiz istemi üzerine Yargıtay, özel denetçi tayini isteminin reddine dair kararın kesin olması nedeniyle temyiz isteminin reddine, kayyum atanması istemine ilişkin kararın onanmasına ve yönetim kurulu seçimine ilişkin davanın reddine karar vermiştir.
Kanun Maddeleri:
- Türk Ticaret Kanunu'nun 439. Maddesi: Sermaye şirketlerinde özel denetim
- Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 114/1-h ve 115/2 maddesi: Usulden reddetme
- Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-b1 maddesi: Esastan ret
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 22.05.2018 tarih ve 2017/343 E- 2018/541 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi'nce verilen 21.09.2020 tarih ve 2020/916 E- 2020/913 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin babası ...'nın davacı şirketin ortaklarından olup 15/08/2012 tarihinde vefat ettiğini, terekesinin Bodrum 1 Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2015/28 tereke sayılı dosyasından açıldığını, davalı şirkete ait 150000 paya tekabül eden hamiline yazılı hisse senetlerinin tereke dosyasında korunduğunu, davalı şirketin 19/06/2014 genel kurul toplantısında ortaklık yapısının gerçeği yansıtmadığını, bu nedenle butlanın tespiti için dava açıldığını, oluşmayan Genel kurulun verdiği tüm kararların yok hükmünde olduğunu, anılan genel kurul da ... , ... ve ...'nın yönetim kurulu üyesi seçildiklerini, geçersiz genel kurul ile karar alındığından seçilen yönetim kurulunun aldığı tüm kararlarında batıl olduğunu, şirket pay defterinin İstanbul 13 Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2016/794 Esas sayılı dosyası içinde olduğunu, pay defterinde hisse devrine ilişkin kayıt bulunmadığını, davalı şirketin hisse senetlerine hamiline bastırdığını, ancak müvekkiline hisse teslimi yapılmadığını, genel kurul toplantılarına pay defterine göre katıldıklarını, davalı şirketin 300.000,00 TL'nin nominal bedelli hamiline yazılı hisse senedinin teslimi konusunda uyuşmazlık bulunmadığını, davalı şirketin teslim edilen hisse senetlerinin pay defterinden silinmesi gerekirken bunun yapılmadığını, sermayenin 150.000,00 TL nominal bedelli hisse senedinin terekeye ait olduğunu, bunun yanı sıra davacının da kendisini hamiline yazılan hisse senedi teslim edilmediğinden ortaklık pay defteri uyarnıca; sermayeniin 2.220 TL nominal bedelli hissedarı olduğunu, Genel Kurul Toplantısına katılan kişilerin gerçek hissedar olup olmadığının belirsiz olduğunu, toplantı hesabı oluşmadığından kararın batıl olduğunu bu genel kurul toplantısında seçilen yönetim kurulunun ve yönetim kurulunun toplantılarından alınan tüm kararların yok hükmünde olduğunun tespitine ve iptaline şirkete kayyum atanmasına TTK 439. madddesi gereğince özel denetçi tayinine karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, davalı şirketin 300.000,00 TL Sermaye ile kurulduğunu, şirket ortaklarının vefatı üzerine mirasının davacı ve dava dışı diğer iki çocuğuna kaldığını, 15/06/2016 tarihli genel kurulun iptali konusunda 13 Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2016/794 Esas sayılı dosyası ile dava açıldığını ve reddine karar verildiğini, 19/06/2014 tarihli genel kurulun batıl olduğunun tespiti için İstanbul 1. Asliye ticaret Mahkemesi'nin 2017/350 esas sayılı dosyası ile dava açıldığını ve derdest olduğunu, bu davaya rağmen alınan genel kurul kararı ile seçilen yönetim kurulunun ve kurulca alınan tüm kararların butlanını talep etmekle, davacının güncel bir hukuki yararının bulunmadığını, Genel Kurul Kararının yok hükmünde olduğunun tespiti halinde buna dayalı olarak yönetim kurulu seçimi ve kurulca alınan kararlarında yok hükmünde sayılacağını belirterek derdestlik itirazında bulunmuş, yönetim kurulunun seçimine ilişkin genel kurul kararının ve yönetim kurulunca alınan kararların butlanı gerektirecek bir durumun bulunmadığını, davacının kendisinin katıldığı genel kurullar aleyhine yasal süre içinde dava açmayıp babasının vefatından sonra dava açtığını, ortaklık yapısına ilişkin itirazın yerinde olmadığını, davacının hissesi itibarıyla denetçi tayin edebilmesinin mümkün olmadığını belirterek davanın haksızlığını savunmuş ve reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, yapılana yargılama toplanan deliller ve tüm dosya kapsamında göre, davacını İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2017/350 esas sayılı dava dosyasındaki iddiasının görülmekte olan davayı da kapsadığı, yönetim kurulu seçimi ve kararlarının yok hükmünde olduğunun tespiti açısından ayrı bir dava açmakta hukuki yararının bulunmadığı gerekçesiyle yönetim kurulu kararının iptaline ilişkin istem yönünden hukuki yarar dava koşulu bulunmadığından HMK 114/1-h ve 115/2 maddesi gereğince davanın usulden reddine, özel denetçi atanmasına ilişkin istem yönünden TTK 439 maddesindeki koşullar oluşmadığından davanın HMK 114/2 ve115/2 maddesi gereğince davanın usulden reddine, koşulları oluşmadığından davalı şirkete kayyım atanması isteminin reddine karar verilmiş, kararı davacı vekili istinaf etmiştir.
İstinaf mahkemesince, ilk derece mahkemesinin kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiş, kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
1-Davacı vekili, özel denetçi tayini isteminin reddine dair kararın istinaf edilmesi üzerine verilen Bölge Adliye Mahkemesi kararı temyiz etmiş ise de 6102 sayılı Yasa'nın 635. maddesinin atfıyla uygulanması gereken 440/2 maddesi gereğince mahkemenin kararının kesin olması nedeniyle temyiz isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Davacı vekilinin davalı şirkete kayyım atanması istemine gelince, yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından anılan istemle ilgili Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
3- Mahkemece, İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2017/350 esas sayılı dava dosyasında 19/06/2014 tarihli genel kurul kararının tamamı hakkında talepte bulunulmuş olmakla, yargılama sonucunda verilecek nihai kararla, anılan genel kurul toplantısında yönetim kurulunun seçimi ile ilgili olarak alınan kararda irdeleneceği ve yönetim kurulunun seçimine ilişkin kararının yok hükmünde sayılıp sayılmayacağının belirleneceği, yönetim kurulu seçimine ilişkin genel kurul kararının yok hükmünde olduğunun tespiti halinde, seçilen yönetim kurulu tarafından alınan tüm kararlar geçmiş etkili şekilde yok hükmünde sayılacağı gerekçesiyle hukuki yarar yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmiş, Bölge Adliye Mahkemesince de davacı vekilinin bekletici mesele talebi ilk derece mahkemesince dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine ilişkin kararı usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından bu talebine ilişkin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Dava 19/06/2014 tarihli genel kurul toplantısına katılan kişilerin gerçek hissedar olup olmadığının belirsiz olduğundan, toplantı hesabı oluşmadığı iddiasına dayanarak genel kurul kararının batıl olduğunu bu genel kurul toplantısında seçilen yönetim kurulunun ve yönetim kurulunun toplantılarından alınan tüm kararların yok hükmünde olduğunun tespiti istemine ilişkin olup, İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2017/350 esas sayılı dava dosyasında 19/06/2014 tarihli genel kurul kararlarının iptali olduğunda ilgili dava sonucunda verilecek karar yönetim kurulunun sağlıklı oluşup oluşmadığı yönünden eldeki davayı etkileyeceğinden İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2017/350 Esas sayılı davanın sonucu bekletici mesele yapılmaksızın, davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin Bölge Adliye Mahkemesinin istinaf başvurusunun reddine ilişkin kararına yönelik temyiz isteminin REDDİNE, yukarıda (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle kararın bu kısmının ONANMASINA, yukarıda (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, aşağıda yazılı bakiye 26,30 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 06/04/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.