Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/5617 Esas 2022/2857 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/5617
Karar No: 2022/2857
Karar Tarihi: 06.04.2022

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/5617 Esas 2022/2857 Karar Sayılı İlamı

11. Hukuk Dairesi         2020/5617 E.  ,  2022/2857 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 12. HUKUK DAİRESİ

    Taraflar arasında görülen davada İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 26.03.2018 tarih ve 2015/838 E- 2018/223 K. sayılı kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kısmen kabulüne dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi'nce verilen 28.05.2020 tarih ve 2018/2055 E- 2020/528 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından duruşmalı, davacılar vekilince duruşmasız olarak istenmiş ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 05.04.2022 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davalı vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacılar vekili, gıda ticareti yapmakta olan müvekkillerinin davalıdan satın aldıkları malların bedellerini çekle ödemekte olduklarını, en son satın alınan mallara karşılık olarak müvekkillerinin çeki müsait olmadığından ileride çek verildiğinde geri alınmak üzere teminat olarak 26.12.2014 keşide 16.03.2015 vade tarihli 100.000.-TL bedelli bir senet verildiğini, ancak ertesi gün davalının senedin vade tarihinde oynama olduğundan ve bu durumun ileride sorun yaratabileceğinden bahisle o senedin yerine aynı tarihli ve bedelli bir senet aldığını, ilk senedi de yırttığını söyleyerek müvekkillerine iade etmediğini, daha sonra müvekkillerinin çeki müsait olduğunda ise davalıya 139.000.-TL mal borcuna karşılık 6 adet toplam 141.000.-TL bedelli çek verildiğini ve davalıda 1 tane olduğu zannedilen senedin iadesinin talep edildiğini, ancak davalının müvekkillerini oyalayarak senedi iade etmediğini, senedin karşılığında verilen 16.03.2015 tarihli 100.000.-TL bedelli çekin vadesi geldiğinde ödendiğini, davalının ise teminat olarak aldığı ve bedelini tahsil ettiği senedi ve yırtıp attığını söylediği ilk senedi iki ayrı icra takibine konu ettiğini ileri sürerek müvekkillerinin her iki icra takibi nedeniyle davalıya borçlu olmadıklarının tespitine, davalı aleyhine kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, davacı tarafın iddialarının haksız olduğunu, davacıların ekonomik olarak sıkıntıya girmeleri nedeniyle ödeme yapamadıkları bir dönemde müvekkili şirket yetkilisinden kendi adlarına bankadan kredi çekmesini istediklerini ve karşılığında senet verebileceklerini söylediklerini, 100.000.-TL bedelli çekin mal alım satım bedeli olarak değil çekilen kredinin teminatı olarak verildiğini ve bankaya ibraz edildiğini, kredi tutarı 100.000.-TL’nin davacı tarafa elden teslim edildiğini, kredi borcunun ödenmemesi riskine karşılık olarak da 26.12.2014 keşide 16.03.2015 vade tarihli 100.000.-TL bedelli senedin verildiğini, kredinin çekim ve son vade tarihi ile senedin keşide ve vade tarihlerinin aynı olduğunu, davacıların kredi borcunu ödememeleri nedeniyle müvekkilinin ödediğini, devam eden süreçte ise davacıların mal almaya devam etmeleri nedeniyle mal bedeli olarak ikinci senedin verildiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
    İlk derece mahkemesince iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; yapılan yargılama sonucunda, ispat yükü üzerinde olan davalının savunmasını ispatlayamadığı, aksine alınan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamınca davacıların iddiasının sübuta erdiği, davalı tarafça çekildiği belirtilen kredinin davacılara teslim edildiğine dair yazılı her hangi bir belge delil sunulmadığı, davalı tarafın diğer ikinci alınan senedin davacıların aldıkları mal bedeli uyarınca davacılardan alındığı belirtilmiş olmasına rağmen davacılara bu senedin alınmasını gerektirecek mal sattığına ilişkin her hangi bir belge bilgi sunamadığı, defterlerini incelemeye tabi tutmadığı, davacıların ortağı olduğu dava dışı şirket kayıtlarında da belirtilen karşılığı çeklerle ödenen satıştan başka bir satışın ve davacılar yönünden de mal alışının ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile, davacıların İstanbul 23 İcra Müdürlüğünün 2015/14184 esas sayılı dosyasındaki 100.515,89 TL ve İstanbul 23 İcra Müdürlüğünün 2015/14185 esas sayılı dosyasındaki 101.495,89 TL olmak üzere 202.011,78 TL davalıya borçlu olmadıklarının tespitine, fazla istemin reddine, kabul edilen dava değeri üzerinden takdiren %20 oranında hesaplanan 40.402,35 TL tazminatın davalıdan alınarak davacılara verilmesine karar verilmiş, karara karşı davalı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
    Bölge Adliye Mahkemesince; dava konusu senetler incelendiğinde, her iki senedin de 26.12.2014 keşide 16.03.2015 vade tarihli 100.000.-TL bedelli, keşidecisi davacı ..., aval vereni davacı ..., lehdarı davalı şirket olan, nakden/malen kaydı bulunmayan senetler olduğu, İstanbul 23.İcra Müdürlüğü’nün 2015/14184 E. sayılı icra takibine konu edilen senette keşide yeri mevcut olmadığından kambiyo vasfını haiz olmayıp adi senet hükmünde olduğu, davacı keşidecinin senet nedeniyle borçlu olmadığını, ayrıca bu senet yerine ikinci bir senedin verildiğini ispatla yükümlü olup iddiasını ispat edemediği, bu ilk senet şekle ait noksanlık nedeniyle kambiyo vasfını haiz olmadığından davacı aval veren ...’ın bu senet ve senede dayalı icra takibi nedeniyle borçlu olmadığı; İstanbul 23.İcra Müdürlüğü’nün 2015/14185 E. sayılı icra takibine konu edilen diğer senede gelince, davacı bu senedin teminat olarak verilen ilk senet yerine yine teminat olarak verildiğini ileri sürmüş, davalı ise davacı tarafın satın aldığı malların bedeline mahsuben verildiğini savunmuş olup, senette malen/nakden kaydı da olmamasına göre ispat yükünün yine davacı keşide üzerinde olduğunun kabulü gerekmiş olup, davacının teminat iddiasını ispatlayamadığı, bununla birlikte bu senet yönünden aval veren ...'ın teminat iddiası TTK 702/2 m. uyarınca dinlenemeyeceğinden, bu davacı yönünden davanın bu nedenle reddi gerektiği, icra takiplerine ilişkin ihtiyati tedbir kararı verilmediğinden İİK 72/4 m. uyarınca davacı taraf aleyhine tazminat şartlarının da oluşmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile mahkeme kararının kaldırılmasına, davacı ... tarafından açılan davanın reddine, davacı ... tarafından açılan davanın kısmen kabulüne; davacı ...’ın İstanbul 23. İcra Müdürlüğü’nün 2015/14184 E. sayılı icra takibi nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine, dava konusu icra takiplerine ilişkin ihtiyati tedbir kararı verilmediğinden İİK 72/4 m. uyarınca davacı taraf aleyhine tazminata hükmedilmesine yer olmadığına, davacı ...’ın İİK 72/5 m. uyarınca şartları oluşmayan kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
    Kararı taraf vekilleri temyiz etmiştir.
    1- İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK'nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK'nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre İstanbul 23 İcra Müdürlüğü'nün 2015/14185 sayılı takip dosyası yönünden davacıların tüm temyiz itirazları ile, davalının da aynı icra müdürlüğünün 2015/14184 sayılı takip dosyası nedeniyle davacı ...'a yönelik temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
    2- Davacı vekilinin davacı ... yönünden ileri sürdüğü temyiz itirazlarına gelince; dava davacılar aleyhine başlatılan icra takipleri nedeniyle açılmış menfi tespit davasıdır. Davacı ..., takibe konu iki senedin de keşidecisi olup, 2015/14184 E. sayılı icra dosyasına konu edilen senet yönünden davalı yan savunmasında, kendisi tarafından davacı adına kullanılan kredi borcunun geri ödenmemesi riskini teminat için senedin verildiğini savunduğundan artık ispat yükü davalı üzerinde olup, dosya kapsamına göre davalı yan savunmasını ispat edememiştir. Her ne kadar davalı 11.03.2014 tarihinde bankadan genel kredi sözleşmesi ile kredi çekmiş ise de, kredi tutarını elden davacı ...’e verdiğini ispat edecek yazılı belge sunamamıştır. Bu durumda, 2015/14184 E. sayılı icra dosyasına konu edilen senet nedeniyle davacı ...’in borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi gerekirken, mahkemece ispat yükünün tayininde hataya düşülerek davacı ... üzerinde olduğu ifade edilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, mümeyyiz davacı yararına bozmayı gerektirmiştir.
    3- Bozma sebep ve şekline göre, davalı vekilinin vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacıların İstanbul 23 İcra Müdürlüğü'nün 2015/14185 sayılı dosyası yönünden tüm, davalı vekilinin de 2014/14184 Esas sayılı dosya yönünden ... hakkında ileri sürdüğü temyiz itirazının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı ... vekilinin temyiz itirazının kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının davacı ... yararına BOZULMASINA, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin vekalet ücretine yönelik temyiz itirazının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, HMK'nın 373/2. maddesi uyarınca dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesi'ne gönderilmesine, istek halinde aşağıda yazılı 1.652,60 TL harcın temyiz eden davalıya iadesine, peşin harcın onama harcından mahsubu ile aşağıda yazılı bakiye 26,30 TL onama harcının davacılardan alınmasına, 06/04/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara