Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2022/13130 Esas 2022/10419 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
10. Ceza Dairesi
Esas No: 2022/13130
Karar No: 2022/10419
Karar Tarihi: 18.10.2022

Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2022/13130 Esas 2022/10419 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Tarsus 5. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen bir dava sonucunda, sanık kullanmak amacıyla uyuşturucu madde bulundurma suçundan mahkûm edilmiştir. Ancak, dosyada eksik araştırma yapıldığından, gerekçesiz hüküm kurulduğundan, kamu davası açılması gereken şartların gerçekleşmediği halde doğrudan dava açıldığından ve basit yargılama usulü uygulanabilecek dosyalarda ceza indirimi yapılamadığının anlaşılması sonucu, hüküm bozulmuştur. Ayrıca, sanığın adli sicil kaydı ve tekerrüre esas alınan hükümlülüğün uyarlama işleminden geçirilip geçirilmediği de araştırılmalıdır. Kanun maddeleri olarak ise, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 141/3., CMK'nın 34. ve 230. maddeleri, TCK'nın 191. maddesi, 6545 sayılı Kanun'un 68. maddesi ve 5271 sayılı CMK'nın 223/8. ve 251. maddeleri önem arz etmektedir.
10. Ceza Dairesi         2022/13130 E.  ,  2022/10419 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkeme : TARSUS 5. Asliye Ceza Mahkemesi
    Suç : Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma
    Hüküm : Mahkûmiyet

    Dosya incelendi.
    GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
    Aralarındaki bağlantı nedeniyle Dairemizin 2020/10457 esasında kayıtlı Tarsus 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 03/07/2015 tarih, 2015/68 esas ve 2015/167 karar sayılı dosyası ile birlikte incelenmiştir.
    A) Suç tarihleri 31/05/2014, 04/06/2014 olmasına karşın gerekçeli karar başlığında 04/06/2014 olarak yazılması,
    B) Sanık hakkında verilen mahkûmiyet kararında; Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 141/3., CMK'nın 34. ve 230. maddeleri uyarınca mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olması, hükmün gerekçesinde iddia ve savunmada ileri sürülen görüşlerin yazılması, kanıtların tartışılarak değerlendirilmesi, hükme esas alınan ve reddedilen delillerin belirtilmesi ile mahkemece ulaşılan kanaatin, sanığın suç oluşturduğu sabit görülen fiilinin belirtilmesi ve bu fiilin nitelendirilmesinin yapılması suretiyle hüküm kurulması gerekirken, gerekçesiz olarak hüküm kurulması,
    C) Kabule göre de;
    1) 04/06/2014 tarihinde sanıktan ele geçirilen suç unsurları ile ilgili ekspertiz raporunun dosyada bulunmadığı anlaşıldığından; ele geçirilen maddeler ile ilgili ekspertiz raporunun varsa aslı veya onaylı örneğinin getirtilerek duruşmada okunup tartışılmasının sağlanması, ekspertiz raporu yoksa rapor alınması, sanığa okunup, tüm deliller birlikte tartışılarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, eksik araştırma ile hüküm kurulması,
    2) Bozmaya uyulduğu belirtildiği halde; bu suçu daha önce işlediği suçtan dolayı verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlemediği tespit edilen sanık hakkında, daha önceki tarihlerde işlediği aynı suçtan dolayı verilmiş olan tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri kararları ile önceki hükümlülükleri dikkate alınmaksızın, iddianame tanzim tarihi 6545 sayılı Kanun'un yürürlüğe girdiği 28/06/2014 tarihinden sonra olduğu için bu suç nedeniyle 6545 sayılı Kanun'un 68. maddesi ile değişik TCK'nın 191. maddesinin 2. ve 3. fıkraları uyarınca kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı ile birlikte denetimli serbestlik tedbiri kararı ve gerektiğinde tedavi kararı da verilerek, infazına başlanması, sanığın erteleme süresi zarfında; aynı Kanun'un 191. maddesinin 4. fıkrasında belirtildiği şekilde;
    a) Kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi,
    b) Tekrar kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması,
    c) Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması,
    Hallerinde, hakkında kamu davası açılması gerekirken, TCK'nın 191. maddesinin 2, 3 ve 4. fıkralarında belirtilen şartların gerekleri yerine getirilmeden, bir başka ifadeyle kamu davasını açma koşulları oluşmadan doğrudan kamu davası açılmış olması nedeniyle 5271 sayılı CMK'nın 223/8. maddesi gereğince kovuşturma şartının gerçekleşmesini beklemek üzere, kamu davasının durmasına ve 6545 sayılı Kanun'un 68. maddesiyle değişik TCK'nın 191. maddesinin 2. ve 3. fıkraları uyarınca işlem yapılmak üzere dosyanın Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine, karar verilmesi yerine, yargılamaya devamla hüküm kurulması,
    3) Suç tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan TCK’nın 191. maddesinde sanığa isnat edilen suç için temel ceza miktarının "bir yıldan iki yıla kadar hapis cezası" olarak belirlendiği; hükümden sonra yürürlüğe giren 17/10/2019 tarihli ve 7188 sayılı Kanun'un 24. maddesi ile başlığıyla birlikte yeniden düzenlenmiş olan 5271 sayılı CMK'nın "Basit Yargılama Usulü" başlıklı 251. maddesinin 1. fıkrasında yer alan "Asliye Ceza Mahkemesince, iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilebilir." şeklindeki düzenlemeye, 7188 sayılı Kanun'un geçici 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan "01/01/2020 tarihi itibarıyla kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz." şeklindeki düzenleme ile sınırlama getirilmiş ise de; Anayasa Mahkemesinin 19/08/2020 tarihli 31218 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan, 25/06/2020 tarihli ve 2020/16 esas, 2020/33 sayılı iptal kararı ile, "...kovuşturma evresine geçilmiş..." ibaresinin, aynı bentte yer alan "... basit yargılama usulü..." yönünden Anayasaya aykırı bulunarak iptaline karar verilmesi sebebiyle kovuşturma evresine geçilmiş olan ve basit yargılama usulü uygulanabilecek dosyalar yönünden 7188 sayılı Kanun'un 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan düzenlemenin iptal edildiği anlaşıldığından; Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümesi mümkün olmayıp, Ceza Muhakemesi Kanunu'nda yapılan değişikliklerin ise derhal uygulanması gerekmekle birlikte, basit yargılama usulü uygulanan olaylarda CMK'nın 251. maddesinin 3. fıkrasına göre; " mahkûmiyet kararı verildiği takdirde sonuç ceza dörtte bir oranında indirilir." şeklindeki düzenleme karşısında, Anayasa Mahkemesinin anılan iptal kararının neticeleri itibarıyla maddi ceza hukukuna ilişkin olduğunun ve CMK'nın 251. maddesinin 3. fıkrasında yer alan düzenlemenin sanık lehine sonuç doğurabilecek nitelikte olduğunun anlaşılması karşısında, TCK'nın 7. maddesi ile CMK'nın 251. maddesi hükümleri gözetilmek suretiyle sanığın hukuki durumunun "Basit Yargılama Usulü" yönünden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
    4) Sanığın adli sicil kaydında yer alan ve tekerrüre esas alınan hükümlülüğünün “kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma” suçuna ilişkin olduğu, 6545 sayılı Kanun'la getirilen TCK'nın 191. maddesindeki değişiklikler ile koşullarının oluşması durumunda, "hükmün açıklanmasının geri bırakılması" ve “davanın düşmesi” seçeneklerine de yer verilmesi nedeniyle tekerrüre esas alınan ilamla ilgili olarak yasal değişiklik sonrası bir uyarlama işlemi yapılıp yapılmadığının araştırılması, yapılmamışsa uyarlama yargılaması yapıldıktan sonra sonucuna göre tekerrür hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının belirlenmesinde zorunluluk bulunması,
    Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün BOZULMASINA, 18/10/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

    Hemen Ara