Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2022/13 Esas 2022/16248 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
11. Ceza Dairesi
Esas No: 2022/13
Karar No: 2022/16248
Karar Tarihi: 17.10.2022

Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2022/13 Esas 2022/16248 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

İstanbul Anadolu 26. Asliye Ceza Mahkemesi, sanık hakkında sanığın suç işlediği gerekçesiyle mahkemenin görevsiz olduğu kararı verdi. Ancak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itiraz etti ve İstanbul Anadolu 16. Ağır Ceza Mahkemesi, görevsizlik kararının kaldırılmasına karar verdi. Yargıtay 11. Ceza Dairesi'ne benzer bir olaya ilişkin bir kararın referans gösterildiği belirtilerek, sanığın eyleminin kamu kurum ve kuruluşlarının aracılığıyla dolandırıcılık suçunu oluşturup oluşturmadığına ve delillerin takdir ve değerlendirmesinin üst dereceli Ağır Ceza Mahkemesine ait olduğuna dikkat çekildi. Bu nedenle, dosyanın BOZULMASINA ve mahallinde takdir ve ifasına karar verildi. Kararda bahsi geçen kanun maddeleri ise, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 158/1-d maddesi (kamu kurum ve kuruluşlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçu) ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 309. maddesi (kanun yararına bozma).
11. Ceza Dairesi         2022/13 E.  ,  2022/16248 K.

    "İçtihat Metni"

    KARAR

    Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 25.10.2021 tarih ve 2021/14791 sayılı kanun yararına bozma istemine atfen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 24.11.2021 tarih ve KYB-2021/133059 sayılı ihbarname ile;
    Resmi belgede sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarından şüpheli ... hakkında yapılan yargılama esnasında, sanıkların eylemlerinin 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 158/1-d maddesinde düzenlenen kişinin, kendisini kamu görevlisi veya banka, sigorta ya da kredi kurumlarının çalışanı olarak tanıtması veya bu kurum ve kuruluşlarla ilişkili olduğunu söylemesi suretiyle dolandırıcılık suçunu oluşturduğundan bahisle mahkemenin görevsizliğine, dosyanın yetkili ve görevli İstanbul Anadolu Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesine dair İstanbul Anadolu 26. Asliye Ceza Mahkemesinin 03/12/2019 tarihli ve 2019/282 esas, 2019/870 sayılı kararına karşı yapılan itirazın kabulüne ve görevsizlik kararının kaldırılmasına ilişkin İstanbul Anadolu 16. Ağır Ceza Mahkemesinin 19/02/2020 tarihli ve 2020/186 değişik iş sayılı kararının "Mağdurun ... adresindeki 1/2 oranında hissesine sahip bir dükkanının olduğu, diğer hissenin mağdurun kardeşi ...'e ait olduğu 2011 yılında dükkanın şüpheliye kiraya verildiği, sonrasında mağdurun hissesini şüpheliye devrettiği, parasını aldığı, tapu devrinin yapıldığı, diğer hissenin şüpheliye devrinin süreçte gerçekleşmediği, bunun üzerine mağdurun şüpheliye 40,000 TL bedelli bir senet verdiği, 40,000 TL bedelin şüpheliden alındığı, devir gerçekleşmeyince şüphelinin İstanbul Anadolu 7. İcra Müdürlüğünde icra takibi başlattığı, mağdurun borcunu ödeyip senedini aldığı, mağdurun şüpheliye bundan sonraki süreçte borcu olmadığını söylediği, savunmaya göre mağdurun şüpheliye etaplar halinde nakit para borcu olduğu, olaya konu senedin huzurda yapıldığının, mağdurun senedi imzaladığı ve önceden doğan borca karşılık bu senedin alındığının ifade edildiği, 250.000 TL miktarındaki borca karşılık verilen senedin icra takibine konu olduğu olgusunun da belirtildiği, 11/03/2016 tarihli senet aslı üzerinde gerçekleşen ve tanzim edilen bilirkişi raporuna göre 150.000 TL bedelli senetteki ön yüzde yer alan borçlu imzalarının mağdur ... eli ürünü olmadığının belirtildiği, senedin böylece sahteciliğe konu olduğu, 250.000 TL bedelli senet aslının bulunamayışı karşısında (19/06/2017 tarihinden sonraki süreçte) İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı Müracaat ve Suçüstü Bürosuna gereği için bildirimde bulunulduğu, senet aslı üzerinde gerçekleşen bir bilirkişi raporunun varlık kazandığı, böylece şüphelinin mağdurun eli ürünü olmayan 28/05/2014 tanzim 06/11/2014 ödeme tarihli 250.000 TL bedelli sahteciliğe konu senedi bu niteliğini bilip kullandığı, icra takibine konu ettiği, dolandırıcılık fiiline göre güncel borç-önceden doğan borç kavramlarına göre yapılacak yorumun kovuşturma evresinde olanaklı olduğu, haksız yararın elde edilmesi adına icra takip sürecinin varlık kazandığı, icra takibi bünyesinde yapılan ödemenin bulunmadığı, İstanbul Anadolu 13. İcra Hukuk Mahkemesinde imzaya itiraz, icra takibinin ertelenmesi ya da iptali konulu bir davanın görüldüğü şeklinde gerçekleşen olayda, şikayet üzerine başlatılan soruşturma neticesinde, basit dolandırıcılık suçundan kamu davası açıldığı ancak sanıkların eylemlerinin nitelikli dolandırıcılık suçunu oluşturduğundan bahisle mahkemesince görevsizlik kararı verildiği, bu karara karşı yapılan itirazın ise merciince kabul edilerek anılan kararın kaldırılmasına karar verildiği anlaşılmış ise de;
    Benzer bir olaya ilişkin Yargıtay 11. Ceza Dairesinin 01/10/2019 tarihli ve 2018/6509 esas, 2019/6846 karar sayılı ilamında yer alan "...suçun kamu kurumu niteliğinde bulunan icra müdürlüğü aracı kılınmak suretiyle işlendiğinin anlaşılması karşısında, eylemin TCK’nin 158/1-d maddesinde düzenlenen kamu kurum ve kuruluşlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık ile aynı Kanun'un 204/1. maddesindeki resmi belgede sahtecilik suçlarını oluşturup oluşturmayacağına ilişkin delilleri takdir ve değerlendirmek görevinin üst dereceli Ağır Ceza Mahkemesine ait olduğu gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, yargılamaya devamla yazılı şekilde hükümler kurulması,... BOZULMASINA'' şeklindeki açıklamalar nazara alındığında, sanıklara yüklenen eylemlerin 5237 sayılı Kanun'un 158/1-d maddesinde düzenlenen nitelikli dolandırıcılık suçunu oluşturabileceği, bu eylemi yargılama görevinin de 5235 sayılı Kanun’un 12. maddesi gereğince ağır ceza mahkemesine ait olacağı ve delillerin takdiri ile değerlendirilmesinin üst dereceli mahkemeye ait olduğu hususları dikkate alınmaksızın, itirazın reddi yerine yazılı şekilde kabulüne karar verilmiş olmasında isabet görülmediğinden" bahisle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca, bozulması istenilmiş olmakla,
    Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
    İncelenen dosya içeriğine göre; sanığın eyleminin TCK'nin 158/1-d maddesinde düzenlenen “kamu kurum ve kuruluşlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık” suçunu oluşturup oluşturmayacağına ilişkin delillerin takdir ve değerlendirmesinin üst dereceli Ağır Ceza Mahkemesine ait olduğu anlaşılmakla; kanun yararına bozma istemine atfen düzenlenen ihbarnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden, İstanbul Anadolu 26. Asliye Ceza Mahkemesinin 03.12.2019 tarihli, 2019/282 Esas ve 2019/870 Karar sayılı görevsizlik kararına yönelik itirazın kabulüne dair İstanbul Anadolu 16. Ağır Ceza Mahkemesinin 19.02.2020 tarih ve 2020/186 Değişik İş sayılı kararının, 5271 sayılı CMK’nin 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA, müteakip işlemlerin mahallinde takdir ve ifasına, dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına İADESİNE, 17.10.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.




    Hemen Ara