Esas No: 2012/17337
Karar No: 2013/778
Karar Tarihi: 17.01.2013
Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2012/17337 Esas 2013/778 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı doğrultusunda inceleme yapılıp hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, bozmanın kapsamı dışında kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazları incelenemeyeceğine göre, davalı vekilinin yerinde olmayan bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, 17.01.2013 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
MUHALEFET ŞERHİ
Dava, takibe dayanak teşkil eden kambiyo senedi nedeniyle borçlu olunmadığının tespitine ilişkindir.
Davaya konu takip dosyası, 31.05.2010 tarihi itibarıyla infazen işlemden kaldırılmıştır.
Menfi tespit davasının ise 29.04.2010 tarihinde açıldığı görülmekle, İİK’nun 72 maddesindeki “Borçlu, menfi tesbit davası zımnında tedbir kararı almamış ve borç da ödenmiş olursa, davaya istirdat davası olarak devam edilir” hükmüne göre davanın kendiliğinden istirdat davasına dönüşeceği hususunda bir tereddüt bulunmamaktadır.
Bunun için borçlunun ayrıca bir talepte bulunması gerekmediği gibi, borcun ödendiğini öğrenen mahkemenin kendiliğinden (re’sen) davaya istirdat davası olarak devam etmesi kanunun -başka bir seçenek bırakmayan- amir hükmü gereğidir.
Ödemeye rağmen davacı, uyuşmazlığın menfi tespit hükümlerine göre sonuçlandırılmasını talep etmesi halinde ise; mahkemenin kanunun amir hükmü gereğince davaya istirdat davası olarak bakmaya devam edeceğini taraflara açıklaması, buna rağmen davacının talebinde ısrar etmesi halinde, menfi tespit talebinin “hukuki yarar” yokluğu nedeniyle reddi yoluna gitmesi kanunun amaç ve ruhuna daha da uygun düşecektir.
Zira, bu durumda dava kendiliğinden istirdada dönüştü diye istirdat hükmü kurmak, talep aşımına tekabül edeceğinden, menfi tespit talebinin hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine karar vermekle yetinilmesi isabetli bir çözüm tarzı olacaktır.
Açıklanan nedenlerle “menfi tespit davasının kabulüne ve istirdada dair talep bulunmaması nedeniyle bu hususta karar vermeye yer olmadığına” şeklinde tesis edilen mahkeme kararının bozulması gerektiği düşüncesiyle, onama yönünde tezahür eden sayın çoğunluk görüşüne iştirak etmiyorum.