Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/5727 Esas 2022/2914 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/5727
Karar No: 2022/2914
Karar Tarihi: 07.04.2022

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/5727 Esas 2022/2914 Karar Sayılı İlamı

11. Hukuk Dairesi         2020/5727 E.  ,  2022/2914 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 12. HUKUK DAİRESİ

    Taraflar arasında görülen davada İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi'nce verilen 21.03.2018 tarih ve 2016/927 E- 2018/315 K. sayılı kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi'nce verilen 06.02.2020 tarih ve 2018/1095 E- 2020/156 K. sayılı kararın duruşmalı olarak Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 05.04.2022 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan temlik alan vekili Av. ...ile davalı vekili Av....dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Temlik eden vekili, müvekkili tarafından davalıya siparişlerine uygun olarak değişik tarihlerde ürün satış ve teslimi yapılmış olup bu nedenle müvekkilinin 406.486,20-TL alacaklı olduğunu, davalının ödemeden imtina ettiğini, alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibinin davalının haksız itirazı ile durduğunu, müvekkilince imzalanan bir çerçeve sözleşmesi bulunmadığını, davalı tarafça sözü edilen sözleşmede imzası bulunan kişilerin temsil ve ilzama yetkili olmadıklarını, davalının ceza faturalarının yasal dayanağının bulunmadığını, sevkiyatta gecikme olmadığı gibi davalının bugüne kadar bu yönde bir ihtarının da olmadığını ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına, icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davacı-temlik alan vekili 13/02/2018 tarihli dilekçesinde, dava konusu alacağın müvekkiline temlik edildiğini bildirmiştir.
    Davalı vekili, müvekkilinin davacıya borcunun bulunmadığını, cari hesap kayıtları arasındaki farkın öncelikle müvekkilince düzenlenen 252.500-TL tutarlı davacının yapamadığı sevkiyatlara ilişkin ceza faturasından kaynaklandığını ve taraflar arasında akdedilen Çerçeve Sözleşmesinin 8.m. uyarınca düzenlendiğini, davacının kötüniyetli olarak bu faturayı kayıtlarına almadığını, 107.548,87 TL tutarındaki devir farkı ve faturaların ise müvekkili kayıtlarında olmadığını ve kabul edilemeyeceğini, ayrıca davacının müvekkilince düzenlenen 42.305,99 TL bedelli faturayı kayıtlarına girmediğini, yine davacının 4.130,34 TL bedelli faturalarının müvekkili kayıtlarında olmadığını savunarak davanın reddini ve kötüniyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
    İlk derece mahkemesince, davalı tarafça sunulan sözleşmeyi davacı adına imzalayan şahsın tek başına temsil ve ilzama yetkili olmaması nedeniyle bu sözleşmenin davacıyı bağlamayacağı, davacı kayıtlarına göre davacının takip tarihi itibariyle bakiye 406.486,20 TL alacağının kaldığı, davalı kayıtlarında ise davalının davacıya borçlu olmadığı, her iki taraf defter kayıtları arasındaki 406.486,20 TL tutarında farkın 373.565,45 TL'lik tutarının davalı şirket defterinde kayıtlı olduğu halde davacı şirket defterinde kayıtlı olmayan faturalardan kaynaklandığı, bu faturaların da 89.935,21 TL'lik kısmının 2014 yılından 2015 yılına devreden davalı alacağından kaynaklandığı, davalının devreden bu alacağı fatura ve ek belgeleri ile kanıtlayamadığı, 283.630,24 TL tutarın ise davalı tarafından Ekim ve Kasım aylarında mal gönderilmemesi nedeniyle düzenlenen 242.500,20 TL tutarlı ceza faturası ve 31.130,04 TL davalının davacıya kestiği muhtelif iade ve ürün teslim faturalarından kaynaklandığı, davacının incelenen ticari defter kayıtlarına göre davalı şirkete Ekim ve Kasım aylarında toplam 3.076,838 TL tutarlı mal gönderdiği, davalının bunun dışında davacıya mal siparişi verdiği hususunu kanıtlayamadığı, bu nedenle davalının davacı şirkete kestiği 242.500,20 TL'lik cezai şart faturasının kabul edilemeyeceği, diğer taraftan davalının 31.130,04 TL tutarlı fatura muhteviyatı malı ve faturayı davacıya tebliğ ettiğini de kanıtlayamadığı, farkın 32.920,75 TL'lik kısmının da davacı defterinde olup da davalı defter kayıtlarında bulunmayan faturalardan kaynaklandığı ve davacının da bu tutardaki alacağını kanıtlayamadığı, bu durumda davacının 373.565,45 TL bakiye alacağının bulunduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davalının icra takibine itirazının kısmen iptali ile takibin 373.565,45 TL asıl alacak üzerinden ve asıl alacağa faiz işletilmek suretiyle devamına, %20 icra inkar tazminatına, fazla istemin reddine karar verilmiş; bu karara karşı davalı vekilince istinaf yoluna başvurulmuştur.
    Bölge Adliye Mahkemesince, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353(1)b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
    Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
    Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, takdir olunan 3.815,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, aşağıda yazılı bakiye 19.138,72 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 07/04/2022 tarihinde kesin olarak oyçokluğuyla karar verildi.

    KARŞI OY

    Uyuşmazlık, Bölge Adliye Mahkemesince davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi, bu kararında temyiz incelemesi sonucunda onanması durumunda gerek Bölge Adliye Mahkemesi ve gerekse Yargıtayca hükmedilecek istinaf red harcı ile temyiz onama harcının maktu mu yoksa nisbi mi olacağına ilişkindir.
    492 sayılı Harçlar Yasası'nın 2. maddesinde "Yargı işlemlerinden bu kanuna bağlı (1) sayılı tarifede yazılı olanların yargı harçlarına tabi olacağı",
    (1) sayılı Tarifenin III karar ve ilam harcı başlıklı 1/a madddesinde "Konusu belli bir değerle ilgili bulunan davalarda esas hakkında karar verilmesi halinde hüküm altına alınan anlaşmazlık konusu değer üzerinden binde 68.31 oranında nisbi harç alınacağı",
    1/e maddesinde de "yukarıdaki nisbetlerin Bölge Adliye Mahkemeleri, Bölge İdare Mahkemeleri, Danıştay, ve Yargıtay'ın tasdik veya işin esasını hüküm altına aldığı kararları içinde aynen uygulanacağı" düzenlenmiştir.
    Bölge Adliye Mahkemelerinde işin esasını hüküm altına aldığı kararlar, ilk derece mahkemesinin yerine geçerek verdiği ve icrai kabiliyeti söz konusu olan kararlardır. Bu kararlar ise, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak 6100 sayılı HMK 353/1-b-2,3 maddelerine göre davanın kabulü veya reddi yönünde verilen kararlardır. İlk Derece Mahkemesi Kararının İstinaf incelemesi sonucunda doğru bulunarak verilen "istinaf başvurusunun esastan reddi" kararı davanın esası hakkında verilen ve işin esasına bölge adliye mahkemesince girilip verilmiş ve icra edilecek bir karar değildir. İlk Derece mahkemesi kararı geçerliliğini sürdürmektedir. Bu itibarla konusu belli bir değere ilişkin davada, davalının istinaf başvurusunun reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararı 1 sayılı Tarifenin III-1-a maddesinde ifade edilen "esas hakkında" karar niteliğinde bulunmadığından Bölge Adliye mahkemesince nisbi değil, maktu karar ve ilam harcının alınması gerekmektedir.
    Başvurunun esastan reddinde, aslında davanın esasına girilmemekte, ilk derece mahkemesi kararı doğru bulunduğundan dava hakkında ayrıca karar verilmemektedir. Kanun koyucunun buradaki "esastan" ifadesini, istinaf başvurusu sırasında dilekçeye, harca, süreye vb. şekli hususlara ilişkin bir eksiklik olmaması, istinaf sebeplerinin incelenerek ilk derece kararında usul veya esas yönünden hukuka aykırılık bulunmamasıdır. (Pekcanıtez-Usul-Medeni Usul Hukukun Sh. 2270 vd)
    Keza İstinaf başvurusunun reddine ilişkin karar temyiz incelemesi olmadığı için onama kararı niteliğinde de değildir.(Pekcanıtez-Atalay-Özekes Sh. 583, Konuralp, Uluslararası Toplantı Sh. 260, Özekes-100 soruda İstinaf ve Temyiz sh. 99)
    1) Sayılı Tarifenin III-1-e maddesi tasdik (onama) edilen kararlar için nisbi karar ve ilam harcı alınacağını düzenlemiş olduğundan Bölge Adliye Mahkemesinin kararı niteliğine göre nisbi karar ve ilam harcına hükmedilmesi mümkün olmayıp bu nedenle de maktu harç alınmalıdır.
    Aksi düşüncenin kabulü T.C. Anayasası'nın 73/3 maddesindeki "Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin kanunla konulacağı, değiştirileceği veya kaldırılacağına" ilişkin temel hükme de aykırılık teşkil edecektir ki vergi ve harç yükümlülüğü konusunda kıyas veya yorum yoluyla yükümlülük getirilmesi mümkün değildir.
    Somut uyuşmazlıkta, nisbi değere tabi bulunan davada, davanın kabulüne ilişkin ilk derece mahkemesi kararı aleyhinde davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, Bölge Adliye Mahkemesince davalının istinaf başvurusunun esastan reddine ve nisbi karar ve ilam harcının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
    Bölge Adliye Mahkemesi kararı hükmedilen karar ve ilam harcı yönünden yukarıda açıklanan yasal düzenlemelere aykırılık teşkil etmektedir.
    Diğer taraftan davalı, istinaf başvurusunun esastan reddi kararını temyiz etmiş olup, red kararının temyiz incelemesi sonucunda alınması gereken onama harcı (1) sayılı Tarifenin 2.a maddesi gereğince Bölge Adliye Mahkemesi Kararına, alınan harcın niteliğine göre maktu olmalıdır.
    Bu halde, Bölge Adliye Mahkemesi kararındaki nisbi karar ve ilam harcının maktu karar ve ilam harcı olarak düzeltilmesi suretiyle HMK 370/1. maddesi gereğince kararın onanması, Daire onama ilamında da nisbi yerine maktu onama harcına hükmedilmesi gerekirken karar ve ilam harçları konusunda yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesine ilişkin sayın çoğunluk görüşüne katılamıyorum.

    Hemen Ara