Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/5835 Esas 2022/2985 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/5835
Karar No: 2022/2985
Karar Tarihi: 12.04.2022

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/5835 Esas 2022/2985 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davalı ve davacı arasında akaryakıt bayilik sözleşmesi bulunmaktadır. Davacı, sözleşmenin süresi bittikten sonra ihtarname göndererek yenilemeyeceğini bildirmiştir. Ancak davalı, haksız faturalar düzenleyerek tahsilat yapmaya devam etmiştir. Davacı, davalının haksız yere kestiği 160.820 USD cezai şartı ödemezlikten gelerek, ihtiyati tedbir kararı ile teminat mektubunun paraya çevrilmesinin durdurulmasını talep etmiştir. İlk derece mahkemesi davacı lehine karar vermiştir. Davalı temyiz istemiyle başvurmaya karar vermiştir. Ancak yapılan yargılama sonucunda verilen karar doğru görüldüğünden istinaf başvurusu reddedilmiştir. HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanması gerektiği kararlaştırılmıştır. HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyası İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Kanun maddeleri:
HMK 353/1.b.1
HMK 370/1
HMK 372
11. Hukuk Dairesi         2020/5835 E.  ,  2022/2985 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 14. HUKUK DAİRESİ

    Taraflar arasında görülen davada İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 21.02.2018 tarih ve 2016/756 E- 2018/222 K. sayılı kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi'nce verilen 09.06.2020 tarih ve 2018/2080 E- 2020/515 K. sayılı kararın duruşmalı olarak Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 12.04.2022 günü hazır bulunan davacı vekili Av. ... ile davalı vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı vekili, taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinin 28/03/2011tarihinde imzalandığını, sözleşmenin süresinin 5 yıl olup, sürenin 28/03/2016 tarihinde sona erdiğini, buna binaen müvekkili şirketin 18/02/2016 tarihinde ihtarname keşide ederek sözleşmenin yenilenmeyeceğini davalıya bildirdiğini, bunun üzerine davalının haksız ve dayanaksız faturalar düzenleyerek fatura bedellerini vade tarihlerinden önce müvekkilinin banka nezdindeki DBS hesabından tahsil ettiğini, bunun ötesinde, davalının müvekkiline keşide ettiği ihtarnamede, dava konusu 160.820 USD cezai şartın ödenmesinin istendiğini, yıllık olarak kararlaştırılan tonaj taahhüdünün yerine getirildiğini, daha evvelki yıllık dönemde asgari alım taahhüdünün tutturulmaması durumunda dahi, davalının o dönem için hakkını talep etmeksizin veya saklı tutmaksızın sözleşmenin yeni dönemde ifasına devam ettiğini ileri sürerek 160.820 USD cezai şartından dolayı borçlu olunmadığının tespitine, davalının uhdesinde bulunan 14.04.2016 tarih, 400.000.-TL bedelli, kesin ve 31.12.2016 vadeli teminat mektubunun haksız olarak nakde çevrilmesini önlemek için, ihtiyati tedbir kararı ile teminat mektubunun 31.12.2016 tarihinden sonra paraya çevrilmesinin durdurulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, davacının sözleşmenin 7.1 maddesinde yer alan asgari alım taahhüdünü yerine getirmediğinden müvekkilinin cezai şart alacağının doğduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
    İlk derece mahkemesince tüm dosya kapsamına göre; davacı ve davalı arasında akaryakıt bayilik sözleşmesinin akdedildiği, sözleşmenin 28/03/2011 tarihinde imzalandığı, 5 yıl süreli olduğu ve 28/03/2016 tarihinde sona erdiği, davacının sadece ilk yıl 2.471 m3 eksik mal aldığı, kalan yıllar için sözleşmede belirtilen alım taahhüdünden çok daha fazlasını aldığı, 5 yıllık sözleşme süresi boyunca davacının 18.965,67m3 alım yapması gerekirken, toplam 21.417,46m3 alım yaptığı, dolayısıyla alım yapması gereken miktardan yaklaşık 2.500 m3 daha fazla alım yaptığı, bu nedenle davacının sözleşmenin 7.maddesine aykırı davranışının tespit edilemediği, her ne kadar davalı tarafça söz konusu alım miktarına toptan alımların dahil olmadığı savunulmuş ise de, taraflar arasında akdedilen sözleşmede alım taahhüdünün sadece perakende alışları kapsayacağı yönde bir düzenlemenin mevcut olmadığı, yine davacı tarafça sadece ilk yıl alım taahhüdüne aykırı davranılmış ise de, ilk yıldan sonra davalı tarafından alım taahhüdüne aykırı davranıldığı yönünde davacıya çekilmiş herhangi bir ihtar yada alım taahhüdünü tamamlaması konusunda bir uyarının gönderilmediği, buna yönelik hakların da saklı da tutulmadığı, dolayısıyla sözleşmenin devamında davacı lehine haklı bir güven oluştuğu, kaldı ki davacının ilk yıldaki eksik olan alım taahhüdünü sonraki yıllarda fazlasıyla tamamladığı, bu sebepten dolayı davacının sözleşmenin 7.maddesi uyarınca doğmuş bir cezai şart borcunun bulunmadığı, cezai şart alacağı yönünden de davacının davalıya herhangi bir borcunun bulunmadığından davacı tarafından davalıya verilen teminat mektubunun nakde çevrilmesinin durdurulmasına karar verildiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
    Bölge Adliye Mahkemesince; HMK 353/1.b.1.maddesi uyarınca, davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
    Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
    Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, takdir olunan 3.815,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine, aşağıda yazılı bakiye 23.834,28 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 12/04/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.


    Hemen Ara