Esas No: 2020/5961
Karar No: 2022/2983
Karar Tarihi: 12.04.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/5961 Esas 2022/2983 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2020/5961 E. , 2022/2983 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 11. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 24.05.2017 tarih ve 2011/384 E- 2017/312 K. sayılı kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi'nce verilen 29.06.2020 tarih ve 2017/1623 E- 2020/688 K. sayılı kararın duruşmalı olarak Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 12.04.2022 günü hazır bulunan davacı vekili Av. ... ile davalı asil ile vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalının müvekkili şirketin eski ortaklarından olup yönetim kurulu üyesi ve satış müdürü olarak görev yaptığını, 2002 yılından itibaren süregelen ilişkinin 24.10.2008 tarihinde davalı ve müvekkili şirketin de taraf olduğu "Bağlayıcı Sözleşme" ile sonlandığını, bu sözleşmenin "Rekabet Etmeme Anlaşması" başlıklı 9.2 paragrafı uyarınca davalının istifa tarihi olan 1 Ocak 2009 tarihinden itibaren 3 yıllık bir dönem için müvekkili şirket ile rekabet etmemeyi, müvekkili şirket ürünleri ile rekabet edebilecek ticaret yapmamayı ve müvvekkili şirketin faaliyetleri ile aynı olan veya bu faaliyetlere benzer olan iş faaliyetleri ile (memur, danışman, girişimci, hissedar veya yönetim kurulu üyesi olarak) iştigal etmemeyi taahhüt ettiğini, bu taahhüdün karşılığı olarak sözleşmenin 9.4 maddesi uyarınca davalıya 720.000,00 TL tazminat ödendiğini, 9.6. maddesinde de ayrıca 1.000.000.000 Euroluk cezai şart öngörüldüğünü, davalının 02.06.2009 tarihli ortaklar kurulu kararıyla 23.11.2008 tarihinde kurulan dava dışı İnova Endüstriyel Ekipmanlar Makina İnşaat Otomasyon San. Tic. Ltd. Şti.'ne ortak olduğunu, bu şirketle kurucuları aynı olan dava dışı Nova Güç Aktarım ve Hareket Sistemleri San. Tic. Ltd. Şti.'nin 11.06.2010 tarihinde kurulduğunu, bu şirketin ana sözleşmesindeki şirketin amaç ve konusunun müvekkili şirket gibi "güç aktarım ve hareket sistemleri ile ilgili; alet, makina elektrik motorları.. imalat ithalat ve ihracat" olarak belirtildiğini, fiilen de müvekkili şirket ile aynı ürünleri piyasaya sunduğunu, bu şirketin davalının hissedarı olduğu Inova şirketi ile birlikte ticari faaliyette bulunduğunu, yapılan delil tespitinde bilirkişinin gerek Nova gerekse Inova şirketlerine ait internet sitesinin yönetim ve teknik sorumlusunun davalı olduğunu ve arama motorlarında bu kişi adına Nova şirketinin e mail uzantısını taşıyan e posta adresi bulunduğunu tespit ettiğini, müvekkili şirketin rakibi olan yine İtalya merkezli redüktör üreticisi S.T.M. S.p.A'nın internet sitesinde Nova şirketinin rakip şirketin Türkiye distiribitörü olduğu ve davalının ortağı olduğu Inova şirketinin internet adresi olan www.inovagrup.com adresine yer verildiğini, iki şirketin aynı adreste olduğu gibi yine Nova şirketinin Marmara bölge sorumlusu tarafından müşterilerine dağıtılan tanıtım broşüründe Inova'nın internet sitesinde de görüleceği üzere esasında Inova şirketi tarafından satışa sunulan OMB Vibrasyon Motorlarının da yer aldığını, bu bakımdan da şirketin ticari faaliyetlerini beraber yürüttüklerini ve tek bir gövde olarak hareket ettiklerini ileri sürerek, rekabet etmeme karşılığı verilen ve haksız tahsil edilen 720.000,00 TL'nın ödeme tarihinden itibaren avans faizi ile tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin davaya konu 24.10.2008 tarihli sözleşmeyi imzalamadığını, çalışma özgürlüğünü ortadan kaldıracak sözleşmelerin geçerli kabul edilemeyeceğini, müvekkilinin davacı şirket dahil bir çok şirket için domain (internet alan adı) aldığını, internet alan adı olmasının müvekkilinin organik ya da hukuki bir bağı olduğu anlamına gelmeyeceğini, rekabet edildiği söylenen dava dışı Nova Şirketin ile fiili bağı olmadığını, davacının rekabet etmeme karşılığı verildiğini iddia ettiği paraların tazminat, hisse devir bedeli, prim alacağı ve buna benzer alacaklara karşılık verildiğini, müvekkiline önce çek verilmişken daha sonra çekle ödemekten vazgeçildiğini, gönderilen paraların gönderilme açıklamasına tek taraflı olarak sadece 2 adedine rekabet sözleşmesi ibaresinin yazıldığını, bunu kabul etmelerinin mümkün olmadığını, müvekkilinin istifasından 3 yıl sonra dava açıldığını, davacı şirketin Türkiye pazarındaki pozisyonunun düzeltilmesi konusunda müvekkilinden destek ve işbirliği istediğini, bu teklifi kabul etmemesi üzerine kötü niyetle davanın açıldığını, davacının kötü niyetli olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince, davalının davacı şirkete ortak olup istifa neticesinde 24.10.2008 tarihinde ayrıldığı, rekabet etmeme sözleşmesi altındaki imzanın davalıya ait olmadığı, ancak bu sözleşmenin eki konumunda olan zeyilnamedeki imzanın davalıya ait olduğu, davacının davalıya 1.260.000,00 TL ödeme yaptığı, bu ödemeler içerisinde davalının savunmasında bildirdiği prim bedeli ve hisse bedeli yanında rekabet etmemesi için verilen 720.000,00 TL'nın de bulunduğu, davalının rekabet etmeme kuralını ihlal ettiği, davalının İnnova şirketine ortak olduğu, Nova şirketi ile İnnova şirketi arasında organik bağ bulunduğu, Nova şirketinin faaliyet alanının davacı şirketin faaliyet alanı ile uyuştuğu, davacının vermiş olduğu 720.000,00 TL'yi davalıdan geri isteyebileceği, davalı açısından geri ödeme borcunun haksız rekabet kuralının çiğnendiği, Nova şirketinin kuruluş tarihi olan 11.06.2010 tarihi itibariyle doğduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile 720.000,00 TL'nın temerrüt tarihi olan 11.06.2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmiştir.
Karar karşı davalı vekili, istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Bölge adliye mahkemesince, mahkemece 818 sayılı BK'nın 348 ve devamı maddeleri uyarınca gerek şekil, gerek içerik itibariyle geçerli bir rekabet yapma yasağı sözleşmesi bulunup bulunmadığı, bu sözleşmede imzanın bulunmamış olmasının sonuçları irdelenmemiş ise de bu hususlar rekabet yasağından kaynaklanan cezai şart istemine ilişkin açılacak davada değerlendirilmesi zorunlu olsa da rekabet yapmama karşılığı çalışana ödenen tazminatın iadesine ilişkin eldeki davada sözleşme yok hükmünde veya geçersiz kabul edilse bile tarafların ödediklerini birbirlerine iade etmesi gerekip davacının sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre davalıya yaptığı ödemeyi istemesi mümkün bulunmakla sonuca etkili olmayacağı,davalı, yapılan ödemenin hisse devir bedeli, prim, tazminat kapsamında yapıldığını savunarak ödemeyi kabul etmekle birlikte ödeme nedenine itiraz ettiği, vasıflı ikrar bölünemeyeceğinden davacı ispat yükü altında olup söz konusu ödemenin sırf davalının rekabet etmemesi amacıyla ödendiğini kanıtlaması gerektiği, davalıya hisse devir bedelinin devralan şirketlerce ödendiği,davacı şirketin usulünce tutulan ticari defterlere ve dayanak belgelere göre ödemenin rekabet yasağı kapsamında yapıldığını ispatladığı, davalının da ödemenin başka bir sebeple yapıldığına dair aleyhe delil sunmadığından mahkemece verilen kararda usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Davalı vekili, kararı temyiz etmiştir.
Dava, rekabet yasağı sözleşmesine aykırılık nedeniyle bu kapsamda ödenen paranın iadesi istemine ilişkindir.
1- Mahkemece, taraflar arasında 24.10.2008 tarihli rekabet yasağınıda içeren sözleşmenin geçerli olduğu kabul edilmiş ise de, söz konusu sözleşmedeki imzanın davalıya ait olmadığı tespit edilmiş olduğundan sözleşmenin geçersiz olduğu ve ayrıca 01.12.2008 tarihli zeyilnamedeki imza davalıya ait ise de, söz konusu zeyilnamede rekabet yasağına ilişkin ibare ve hüküm de bulunmadığı halde taraflar arasında geçerli bir rekabet yasağı sözleşmesinin bulunmadığının kabulü gerekirken mahkemece hatalı değerlendirme ile rekabet yasağının bulunduğunun kabulü bozmayı gerektirmiştir.
2- Yine kabule göre; taraflar arasındaki rekabet yasağına ilişkin sözleşmenin 24.10.2008 tarihli olduğu ve davalının, davacı şirketten ayrılmasından sonra İnnova şirketini kurduğu ve kurulan bu şirketle davacı şirketin ticari ilişkiye girdiği, 03.03.2014 tarihli dilekçe ekindeki çalışma ekstresi ile sabit olup, taraflar arasındaki ticari ilişki bozulduktan sonra davacı tarafın rekabet yasağının ihlali gerekçesiyle işbu davayı açmasının da TMK 2. maddesi kapsamında dürüstlük kuralına aykırı olduğu gözetilmeden karar verilmiş olması da bozmayı gerektirmiştir.
3- Ayrıca dosyada bulunan 24.10.2008 tarihli sözleşmenin tarafı Türkiye'de kurulu davacı şirket ile Türkiye Cumhuriyeti uyruğundaki davalı arasında ingilizce olarak hazırlanmış olmasından dolayı 805 sayılı Kanun’un 2 ve 4. maddeleri gereğince sözleşmenin 9. maddesinde davacı şirket yararına olan "rekabet yasağı" hükmünün davacı şirket lehine nazara alınmaması gerekirken Mahkemece rekabet yasağının varlığının tespitine ve tazminata karar verilmesi de doğru olmayıp, hükmün bu sebeple de davalı yararına re'sen bozulmasını gerkmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1), (2) ve (3) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA,HMK'nın 373/1. maddesi uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, takdir olunan 3.815 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 12/04/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.