Esas No: 2020/5582
Karar No: 2022/2995
Karar Tarihi: 13.04.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/5582 Esas 2022/2995 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2020/5582 E. , 2022/2995 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada Malatya 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 26.12.2019 tarih ve 2015/440 E. - 2019/560 K. sayılı kararın duruşmalı olarak Yargıtayca incelenmesi asıl davada davalı-birleşen davalarda davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 05.04.2022 günü hazır bulunan davacılar vekili Av. ... ile davalı vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacılar vekili, asıl davada; müvekkillerinin davalı bankadan Türk Lirası ve Euro kredisi kullandığını, kredi asıl borçlusunun müvekkili şirket olduğunu, diğer müvekkillerinin ise sözleşmeyi kefil sıfatıyla imzaladığını, kullanılan spot krediye karşılık ödeme yaptıklarını, 15.800.00 TL ve 10.000 Euro borçlarının kaldığını, müvekkillerinin kalan borcu ödemeye çalışırlarken banka çalışanlarınca usulsüzlük gerçekleştirildiğini, müvekkillerinin ödemesinin yeni kredi kullandırılmak suretiyle yapılmış gibi gösterilerek borçlandırıldığını, fakat müvekkillerinin bankadan ikinci kez kredi kullanma talebi ve kullanılan krediden dolayı da herhangi bir dekontta imzalarının bulunmadığını, davalı bankanın hiç ödeme yapmamış gibi, takibe giriştiğini belirterek müvekkilleri aleyhine girişilen icra takiplerinde talep edilen miktar kadar borçlu olmadıklarının tespitine ve % 40 tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, asıl davada; davacıların spot kredi kullandığını, açılan kredilere ilişkin açılış ve kapanış işlemlerini gösteren belgelerin incelenmesinde vade sonunda krediye ilişkin tahakkuk eden faizin ödenerek ana para üzerinden yeniden kredi açıldığını, davacıların kötüniyetli olup, bankada gerçekleşen usulsüzlüğü kullanmaya çalıştığını bildirerek davanın reddini istemiştir.
Birleşen davalarda davacı banka vekili, takiplere vaki itirazlarının iptalini talep etmiştir.
Mahkemece uyulan bozma ilamına göre, davacı ..., ... ve ... tarafından davalı Vakıfbank aleyhine açılan menfi tespit ve istirdat davasının kabulü ile, davacıların davalı bankaya Malatya 6. İcra Müdürlüğü'ne ait 2008/1344 E ve 2008/1370 E. sayılı takip dosyası bakımından takip tarihi itibariyle 15.800,00 TL asıl alacak, 4.808,02 TL işleyen faiz, 240,41 TL BSMV olmak üzere toplam 20.848,43 TL alacak ve Malatya 6. İcra Müdürlüğü'ne ait 2009/6374 E. sayılı takip dosyası hakkında açılan itirazın iptali davasının kısmen kabulü ile takip tarihi itibariyle 19.073,00 TL asıl alacak TL, 1786,51 TL işleyen faiz, 89,34 TL BSMV olmak üzere toplam 20.948,85 TL alacağı aşan miktar bakımından borçlu olmadıklarının tespiti ile, davacılardan fazladan tahsil edilen 479.156,52 TL'nin tahsil tarihi olan 29/04/2010 tarihihden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalı Vakıfbank'tan tahsili ile davacılara verilmesine, takip tarihi itibariyle bu dosyalardaki asıl alacak miktarının % 40'ı oranında icra tazminatının davalı bankadan tahsili ile davacılara verilmesine; birleşen (Malatya 3. Asliye Hukuk Mahkemsi'ne ait 2009/81 E., 2010/428 K. sayılı) dosyada davacı Vakıfbank tarafından davalılar ... ve ... aleyhine Malatya 6. İcra Müdürlüğü'ne ait 2008/1370 E. sayılı takip dosyası hakkında açılan itirazın iptali davasının kısmen kabulü ile takip tarihi itibariyle 15.800,00 TL asıl alacak, 4808,02 TL işleyen faiz, 240,41 TL BSMV olmak üzere toplam 20.848,43 TL alacak bakımından itirazın iptaline, takibin bu miktar üzerinden devamına, kısmen reddi ile fazlaya dair talebin reddine, alacağın varlığı için yargılama gerektiğinden icra tazminatı talebinin reddine, birleşen (Malatya 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'ne ait 2010/13 E., 2018/64 K. sayılı) dosyada davacı Vakıfbank tarafından davalılar ... ve ... aleyhine Malatya 6. İcra Müdürlüğü'ne ait 2009/6374 E. sayılı takip dosyası hakkında açılan itirazın iptali davasının kısmen kabulü ile takip tarihi itibariyle 19.073,00 TL asıl alacak TL, 1.786,51 TL işleyen faiz, 89,34 TL BSMV olmak üzere toplam 20.948,85 TL alacak bakımından itirazın iptaline, takibin bu miktar üzerinden devamına, kısmen reddi ile fazlaya dair talebin reddine karar verilmiştir.
Kararı asıl davada davalı ve birleşen davalarda davacı banka vekili temyiz etmiştir.
(1) Asıl dava, davacı şirketin borçlu, diğer davacıların ise müşterek borçlu müteselsil kefil olarak imzaladıkları kredi sözleşmelerinden kaynaklanan borcun, 198.723,65 TL’lik kısmından borçlu olmadıklarının tespiti; birleşen davalar ise Euro ve TL spot kredilerden kaynaklanan alacakların tahsili amacıyla başlatılan icra takiplerine vaki itirazların iptali istemlerine ilişkindir.
Dairemizin 10.11.2014 tarih ve 2013/19307 Esas - 2014/15933 Karar sayılı ilamında, ‘’..Davalı banka, davacı-birleşen dosya davalısı Art Metal Ltd.Şti.ne kullandırılan kredilerin spot kredi olup, vade sonunda ödenmeyince yeni spot kredi açılarak önceki kredinin ana parasının tasfiye edildiğini ve tasfiye öncesinde dönem faizlerinin tahsil olunduğunu, ilişkinin bu şekilde devam ettiğini bildirmiştir. Uyuşmazlığın belirlenmesi için alınan birinci bilirkişi raporunda bankanın önceki kredilerin kapatılması işleminde yeni kredi açılması yönteminin uygulandığını ve bankanın alacaklı olduğunu bildirmiştir. İtiraz üzerine alınan ikinci raporda ise çoğunluk görüşü bankanın kısmen alacaklı olduğu azınlık görüşü ise davacıların borçlu olmadığı şeklindedir. Üçüncü kez alınan bilirkişi raporunda ise dosyada eksiklik bulunduğu ve eksiklerin tamamlanması istenmiş, ancak mahkeme eksiklikleri ikmal etmeden ve bankacı olmayan bir bilirkişiden alınan rapor ile hüküm kurmuştur. Bu durumda mahkemece raporlar arasında çelişki olduğundan konusunda uzman bankacılardan oluşan bilirkişi heyetinden banka kayıtları üzerinde inceleme yapılarak ve davalı bankanın raporlara itirazlarını da karşılayacak telafi edici rapor alınması ve uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi..’’ gerektiğinden bahisle mahkemenin asıl davada verdiği kabul kararı ile birleşen davada (2009/81 Esas sayılı dosya) verdiği kısmen kabul kararı davalı-birleşen davada davacı banka lehine bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyulmasına karar verilmesi sonrası alınan 10.06.2016 tarihli bilirkişi raporunda, taraflar arasındaki hesap işleyişinin ‘’kapa-aç’’ şeklinde olduğu, kredi kullandırımında bazı usuli eksiklikler bulunduğu ancak davacı şirket tarafından kredinin kullanılması sebebiyle borcun ödenmesi gerektiği belirtilmiştir. Bu rapora itiraz edilmesi üzerine yeni bir bilirkişi heyetinden rapor alınmasına karar verilmiş, söz konusu bilirkişi raporunda ise, mal ve hizmeti satanın, sattığı mal ve hizmeti satın alana teslim ettiğine dair, mal ve hizmeti satın alanın da satın aldığı mal ve hizmet bedelini ödediğine dair ispat ve izah yükümlülüğünü yerine getirmesi gerektiği, dolayısıyla para satan bankanın, parayı satın alana teslim ettiğine dair, parayı satın alanın da satın aldığı parayı artı getirisi ile birlikte ödediğine dair ispat ve izah yükümlülüğünü yerine getirmesi gerektiği, bankanın sattığı parayı satın alan davacı şirkete, davacı imzası ile şirketin talimatı veya davacı şirketin temsil ve ilzamına yetkili olan kişinin ıslak alınmak kaydıyla düzenlenmiş tediye dekontları ile izah ve ispatını yapamadığı mütaala edilmiştir. Dairemiz bozma ilamında, bilirkişi raporları arasındaki çelişkinin giderilmesi gerektiği vurgulanmış olmasına rağmen, bozmadan sonra alınan raporlar arasında yeniden çelişkili bir durum ortaya çıkmıştır. Mahkemece, raporlar arasındaki çelişki giderilmediği gibi, karar yerinde de ne sebeple ikinci bilirkişi raporuna itibar edildiği hususunda bir açıklamaya da yer verilmemiş olup, bu şekliyle mahkemece, Dairemiz bozma ilamının gereğinin yerine getirildiği söylenemez.
Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporu incelendiğinde, davacı tarafından kredinin kullanılıp kullanılmadığı hususu net bir şekilde saptanmadığı gibi, raporun ekinde yer alan tabloda yer verilen ‘’ yatan faiz’’ in kim tarafından ve ne suretle (nakit/havale/ eft) ve ne sebeple yatırıldığı açıklanmamış, yine davacının dava konusu işlemlere bir icazetinin bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi açısından davacı tarafından itiraz edilen işlemler sonrasında davacı yan tarafından başkaca işlemler yapılıp yapılmadığı da rapordan anlaşılamamakta olup, hükme esas alınan rapor denetime elverişli olmaktan uzaktır. Zira, devre faizlerinin davacılar tarafından yatırılmış olması halinde kredi kullanılmadığının veya itiraza konu işlemler sonrasında davacı yanca işlemler yapılmış ise, daha sonra bu işlemlerden haberdar olunmadığının ileri sürülmesi dürüstlük kuralı ile bağdaşmaz.
Yine kabule göre, mahkemece asıl davaya yönelik olarak menfi tespit davası yönünden borçlu olunmayan ve varsa istirdatı gereken miktar açıkça belirtilmek suretiyle hüküm kurulması gerekirken ‘’davacı ..., ... ve ... tarafından davalı Vakıfbank aleyhine açılan menfi tespit ve istirdat davasının kabulü ile, davacıların davalı bankaya Malatya 6. İcra Müdürlüğü'ne ait 2008/1344 E ve 2008/1370 E. sayılı takip dosyası bakımından takip tarihi itibariyle 15.800,00 TL asıl alacak, 4.808,02 TL işleyen faiz, 240,41 TL BSMV olmak üzere toplam 20.848,43 TL alacak ve Malatya 6. İcra Müdürlüğü'ne ait 2009/6374 E. sayılı takip dosyası hakkında açılan itirazın iptali davasının kısmen kabulü ile takip tarihi itibariyle 19.073,00 TL asıl alacak, 1786,51 TL işleyen faiz, 89,34 TL BSMV olmak üzere toplam 20.948,85 TL alacağı aşan miktar bakımından borçlu olmadıklarının tespiti ile davacılardan fazladan tahsil edilen 479.156,52 TL'nin tahsil tarihi olan 29/04/2010 tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalı Vakıfbank'tan tahsili ile davacılara verilmesine ‘’ şeklinde infazda tereddüt oluşturacak şekilde hüküm tesisi de doğru olmamış, hükmün açıklanan bu sebeplerle asıl davada davalı-birleşen davalarda davacı banka lehine bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
(2) Bozma sebep ve şekline göre asıl davada davalı-birleşen davalarda davacı banka vekilinin sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle asıl davada davalı-birleşen davalarda davacı banka vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün asıl davada davalı-birleşen davalarda davacı banka lehine BOZULMASINA, (2) Bozma sebep ve şekline göre asıl davada davalı-birleşen davalarda davacı banka vekilinin sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, takdir olunan 3.815,00 TL duruşma vekalet ücretinin asıl davada davacılar-birleşen davada davalılardan alınıp, asıl davada davalı, birleşen davalarda davacı bankaya verilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden asıl davada davalı-birleşen davalarda davacıya iadesine, 13/04/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.