Esas No: 2022/6161
Karar No: 2022/6701
Karar Tarihi: 08.09.2022
Yargıtay 1. Ceza Dairesi 2022/6161 Esas 2022/6701 Karar Sayılı İlamı
1. Ceza Dairesi 2022/6161 E. , 2022/6701 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Kasten yaralama
HÜKÜMLER : 1) Gaziantep 18. Asliye Ceza Mahkemesinin 30.01.2015 tarih, 2014/633 Esas, 2015/57 Karar sayılı ilamıyla sanık hakkında 5237 sayılı TCK'nin 86/1, 87/1-a-son, 53. maddeleri uyarınca 5 yıl hapis cezası,
2) Yargıtay (Kapatılan) 3. Ceza Dairesinin 02.04.2018 tarih, 2017/11531 Esas, 2018/5882 Karar sayılı "onama" ilamı.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Gaziantep 18. Asliye Ceza Mahkemesinin 30.01.2015 tarih, 2014/633 Esas, 2015/57 Karar sayılı ilamıyla sanık hakkında mağdura yönelik kasten yaralama eyleminden 5237 sayılı TCK'nin 86/1, 87/1-a-son, 53. maddeleri uyarınca 5 yıl hapis cezasıyla mahkumiyet kararı verildiği, sanık tarafından hükmün temyizi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 3. Ceza Dairesinin 2017/11531 Esas, 2018/5882 Karar sayılı ilamı ile hükmün onanmasına karar verildiği,
Yargıtay (Kapatılan) 3. Ceza Dairesinin onama kararına karşı, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 03.02.2022 tarih, KD-2021/139825 no.lu yazısıyla; "İtiraza konu uyuşmazlık sanık ... hakkında mağdur ... ...’ı “uzuv zaafı yaratacak şekilde kasten yaralamak suçundan” yapılan yargılamada eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulup kurulmadığına ilişkindir.
Dosya içeriğinden mağdur ... ...’ın madde bağımlısı olduğu, sanık ... ile tapusu ...’nın üzerine kayıtlı evde yaşadıkları, ...’nın kardeşi ...’nın, kendisini evin tapusunu devretmesi konusunda zorladığına, bu nedenle ...’nın; kardeşi ... ve ailesi tarafından zorla alıkonulduğuna dair iddialarda bulunduğu, hatta ...’nın kardeşi ... ve annesi hakkında bu nedenle şikayette bulunduğu ve sonrasında şikayetini geri aldığı anlaşılmaktadır.
Mağdur ... ..., 07/02/2009 tarihinde, saat 19.00'da polis karakolunda alınan ifadesinde; üvey kardeşi ...’in 06/02/2009 tarihinde kendisine misafirliğe geldiğini, evinde kaldığını, 07/02/2009 günü, saat 11.00 sıralarında kapısının zilinin çaldığını, kardeşi ...’i görünce kendisini köye götüreceğinden korkarak kapıyı açmadığını, polisi aradığını, polislere kardeşinin ikametine gelmesini istemediğini söylediğini, ancak ...’in evine geldiğini, kendisinden şikayetçi olmadığını; polislerin ...’i uzaklaştırmasının ardından evden çıkmak istediği sırada ... plakalı araçla annesi ... ..., halasının oğlu ..., kız kardeşinin kayınpederi ...’in yolunu kestiğini, ayağı alçılı kızı ...’le zorla arabaya bindirildiğini, ...’ın şahısları engellemeye çalıştığını ancak müdahale edemediğini, kendisinin ve kızının ... köyüne götürüldüğünü belirtmiştir. ... köyünde annesi ..., halasının oğlu ..., kız kardeşinin kayınpederi ...’in kendisini dövdüğünü, evini zorla almak istediklerini, şikâyetçi olduğunu belirtmiştir.
Mağdur ... ... 23/01/2009 tarihinde, saat 12.20’de Karakolda alınan ifadesinde; eşinin kendisinden ayrı Almanya'da yaşadığını, kardeşi ...’nın evine gelip, kredi çekeceğini söyleyerek, evin tapusunu vermesini istediğini; bir hafta sonra annesi ...’in köydeki halasının rahatsızlandığını söyleyerek, kendisini ve 4 çocuğunu alarak köye götürdüğünü, köye gittiğinde kandırıldığını anladığını, annesi ve kardeşinin ellerini, kollarını, ayaklarını iple bağladığını, 4 gece bu şekilde tutulduğunu, 2000 doğumlu kızı ...’un ipi kesip kendisini kurtardığını, kurtulunca Gaziantep’e gittiğini, annesine telefon ederek çocuklarını istediğini; annesinin, çocuklarını göndereceği söylemesi üzerine şikayetçi olmadığını belirttiği anlaşılmıştır.
Mağdurun, devamla 29 veya 30/12/2008 günü, saat 20.00 sıralarında kardeşi ...’nın siyah renkli araçla annesi ve halasının çocukları ..., ... ..., dayısı ...ile evine geldiklerini, kendisine saldırdıklarını, ağzını bantlayıp, köye götürdüklerini; kendisini hayvan ahırında kompresörle deldikleri ... kazığa bağlayıp, 1 hafta kadar aç susuz bıraktıklarını, küçük kardeşi ...’in, küçük kızı ...’in ayağının iyi olmadığını görerek ...’i doktora götürebilsin diye kendisini çözdüğünü; kızını, kardeşi ... ile birlikte Nurdağı Devlet Hastanesine götürdüğünü, oradan İslahiye Devlet Hastanesine gönderildiğini, bu arada polise şikayette bulunduğunu anlattığı anlaşılmıştır. Mağdurun şikâyeti üzerine şahısların Jandarma tarafından yakalandığı, kardeşi ...’nın ölümle tehdit etmesinden korkan mağdurun şikâyetinden vazgeçtiği, mağdurun köy muhtarı aracılığı ile kardeşi ...’ya teslim edildiği, ... tarafından yeniden zincirlenip, ahıra kilitlediğini ileri sürdüğü; kızının rahatsızlığının artması üzerine evine götürüldüğünü ancak telefonla tehdit edilmeye devam edilmesi nedeniyle annesi ve kardeşi ...’dan şikâyetçi olduğu anlaşılmaktadır.
Mağdur; 23/03/2009 tarihli beyanında, sanık ...’i, oğlu ...’a uyuşturucu enjekte ederken görünce ...’e kızdığını; ...’in de kendisini darp ettiğini, ancak ayağının olaydan bir hafta önce evinin önünde düştüğünde kırıldığını beyan etmiş, sanık ...’den oğlu ...’ı kaçırması nedeni ile şikayetçi olmuştur.
Mağdur ... ...; 24/03/2009 tarihli hazırlık ifadesinde, sanık ...’in 9 aydır kendisi ile kalmakta olduğunu, 20/03/2009 tarihinde sabah 10.00 sıralarında ... tarafından darp edildiğini, ...’in 13 yaşındaki oğlu ...’ı alarak evden ayrıldığını, ...’in oğluna ve kendisine uyuşturucu enjekte ettiğini, tehdit ettiğini; 23/01/2009 tarihinde kardeşleri ve annesi hakkında şikayetçi olduysa da köyde darp edilmediğini, zorla alıkonulmadığını, ailesinin uyuşturucu kullanmasına engel olmak için kendisini köyde tuttuklarını, hepsini eroin temin etmek için söylediğini, ...’in oğlu ...’a zorla uyuşturucu enjekte etmesi ve alıkoyması nedeniyle şikayetçi olduğunu beyan etmiştir.
14/07/2010 tarihli hazırlık ifadesinde de mağdurun, olaydan bir hafta önce evinin önünde düşerek ayağını kırdığını, annesi tarafından Nurdağı Hastanesine götürüldüğünü, Gaziantep 25 Aralık Devlet Hastanesine ve sonrasında da üniversite hastanesine sevk edildiğini belirttiği, bu arada oğlu ...’ın ... tarafından kaçırıldığını düşünüp sanık hakkında şikayetçi olan mağdurun; sanığın, oğlu ...’ı bakmak için yanına aldığını öğrenmesi üzerine şikayetinden vazgeçtiği, düşerek yaralandığını beyan ettiği anlaşılmaktadır.
Görgü tanığı ... müdafi huzurunda 24/03/2009 tarihinde, saat 19.25'te alınan ifadesinde; ...’in dayısı olduğunu, dayısı ile birlikte kaldıklarını, olay günü okula gittiğini, 12.00 gibi geri geldiğini dayısı ile annesinin evde oturduklarını, birlikte evden çıkıp, 18.00 gibi döndüklerini, dayısının annesine vurmadığını, kendine uyuşturucu enjekte etmediğini belirtmiştir.
Tanık ... 21/09/2009 tarihinde, saat 14.10 da alınan ifadesinde, mağdur ...’nın üvey kardeşi ...’le Gaziantep’de yaşadığını, ...’in eroin bağımlısı olduğu için ...'yı ve oğlu ...’ı darp ettiğini, olay günü de ...'yı darp ettiğini, ...’nın kendisini aramasını üzerine, ...’yı hastaneye götürdüğünü, ...’ın da uyuşturucu kullandığını, ...'nın çocuklarının kendilerini dövdüğünü, hırsızlığa zorladıklarını söylediklerini ifade etmektedir. Tanık ..., yargılama sırasında 14/12/2011 tarihinde talimatla alınan ifadesinde ...’nın kendisini aradığını, darp edildiğini söylediğini, başka bir şey görmediğini belirtmektedir.
Sanık ...’ın 24/03/2009 tarihinde, saat 19.00'da alınan ilk ifadesinde; 20/03/2009 günü üvey kardeşi ... ile annesinin eve gelip Hülyayı evden aldıklarını, ...’nın neden kendisini suçladığını bilmediğini, ...’a uyuşturucu vermediğini, ...’yı yaralamadığını, daha önce madde kullansa da, 10 yıldır kullanmadığını, ...’ın kendi rızası ile yanında kaldığını belirttiği görülmektedir. Sanık, yargılama sırasında suçlamaları kabul etmemiştir. Sanık infaz aşamasında sunduğu dilekçeler aracılığı ile ...’nın cezaevinde kendisini ziyarete geldiğini, ...’yı darp etmediğini vurgulamakta, cezaevi kayıtlarının incelenmesini talep etmektedir.
Mahkemedeki yargılama sırasında mağdur ve tanık ...’a ulaşılamamış, hazırlık beyanları okunmuştur.
Mağdur ...’nın sanık ...’e yönelik şikâyetinin konusunu, “sanık ...’in oğlu ...’a uyuşturucu enjekte etmesi ve ...’ı zorla alıkoyması” oluşturduğu halde, sanık hakkında mağdurun suçlamada bulunmadığı bir suçtan dolayı soruşturma yapılmış, mahkûmiyet hükmü kurulmuştur.
Mağdurun uyuşturucu madde alması nedeniyle 21/03/2009 tarihinde Gaziantep 25 Aralık Devlet Hastanesine götürüldüğü, bacağında kırık olduğunun ve uyuşturucu nedeniyle hayati tehlike geçirdiğinin belirlendiği anlaşılmaktadır. Gaziantep Üniversitesi Şahinbey Araştırma ve Uygulama Hastanesinin 20/08/2020 tarihli raporu ile mağdurda “sol femur başı kırığı, bel bölgesinde 2. ve 3. derece yanık, sol kalça iç ve dış rotasyonu 10 derece, fleksiyon 100 derece, abduksiyon 30 derece, adduksiyonu 20 derece, sol bacakta 3 cm.’lik kısalık arızalarının; mağdurun yaşamını tehlikeye sokan bir duruma neden olmadığı, basit bir tıbbi müdahale ile giderilemeyeceği, vücuttaki kemik kırığının hayat fonksiyonlarını ağır derecede etkileyecek nitelikte olduğu, sol bacak işlevinin sürekli zayıflamasına neden olduğu mütalaasına varıldığı” bildirilmiştir.
Mağdurun sol bacağında kırık olduğu sabit olmasına rağmen, kırığın sanık ...’in fiili ile gerçekleştiğine yönelik delil bulunmamaktadır. Mağdur ..., ifadesinde ayağının olaydan bir hafta önce evinin önünde düşmesi nedeniyle kırıldığını belirtmekte, sanık ..., ...’nın evinin kapısının kilidini açmaya çalışırken kapıya tekme atmaya çalıştığı sırada kırıldığını duyduğunu ifade etmektedir. Tanık ..., darp olayını doğrulamamakta, mağdur ..., ...’in ayağını kırdığını söylemediğini vurgulamakta, tanık ...’nın da olaya dayalı doğrudan görgüsünün bulunmadığı ve mağdur ... ile ev tapusu yüzünden ihtilaflı olduğu anlaşılmaktadır.
Mahkemece bozma kararı sonrasında yeniden yapılan yargılamada sanığın “kasten yaralama” suçundan TCK'nin 86, 87/1-a-son maddeleri uyarınca 5 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir. Mağdur ... ve tanık ... kovuşturma evresinde bulunup, ifadeleri alınamamıştır. Mağdur ...’nın, ilk baştan beri asıl şikâyet konusunu “sanığın oğlu ...’a uyuşturucu enjekte etmesi ve zorla alıkoyduğu” iddiası oluşturmakta olup, sanık ...’in ayağını kırdığı yönünde şikâyet bulunmadığı halde, sanık ... hakkında “kasten yaralama” suçundan yargılama yapılmış ve mahkûmiyet hükmü kurulmuştur.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında; mağdur ... ve tanık ... dinlenmeden, mağdurun sol bacağındaki kırığın oluşma şekli ve tarihi ile tanık ...’a uyuşturucu enjekte edilip edilmediği hususları dosya kapsamında somutlaştırılmadan, eksik araştırma ve inceleme ile yazılı biçimde mahkûmiyet kararı verilmesinin hukuka aykırılık oluşturduğu değerlendirmeye konu edilmekle sanık lehine itiraz yoluna başvurulması gerekmiştir.", gerekçesiyle dosyanın itirazen incelenmek üzere Dairemize gönderilmesi üzerine yapılan incelemede;
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 10/07/2012 gün ve 2012/280 Esas, 2012/928 Karar sayılı kararı ile 05/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6352 sayılı "Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında" Yasa'nın 99. maddesiyle, 5271 sayılı CMK'nin 308. maddesinde yapılan değişiklik ve 101. maddesiyle 5320 sayılı Yasa'ya eklenen geçiçi 5. madde uyarınca itiraz hakkında karar verilmek üzere dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşılmakla;
Gereği görülüşüp düşünüldü:
1) 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanun'un 308. maddesinin 6352 sayılı Yasa'nın 99. maddesi ile eklenen 3. fıkrası uyarınca yapılan incelemede; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itiraz gerekçeleri yerinde görüldüğünden İTİRAZIN KABULÜNE;
2) Yargıtay (Kapatılan) 3. Ceza Dairesinin 2017/11531 Esas, 2018/5882 Karar sayılı ilamının KALDIRILMASINA,
Mağdur ...'nın 23.03.2009 tarihinde alınan beyanında sanık ...'in oğlu ...’ı alarak evden ayrıldığını, ...’in oğluna ve kendisine uyuşturucu enjekte ettiğini, kendisini darp ettiğini belirterek şikayetçi olduğu ancak bacağındaki kırığın şikayete konu olaydan bir hafta kadar önce evinin önünde düşmesi sonucu gerçekleştiğini belirttiği, 14.07.2010 tarihinde Cumhuriyet savcısı huzurunda alınan beyanında ise "olay tarihinden yaklaşık 1 hafta önce ben evimin önünde düşerek ayağımı kırmıştım, daha sonra annem beni Nurdağı ilçesine götürdü, Nurdağı ilçesine gittim ancak imkanlar yetersiz olduğundan tekrar Gaziantep 25 Aralık Devlet Hastanesine gittim oradanda beni Üniversite hastanesine sevk ettiler, burada tedavi gördüm ve benim sol bacağım kırık olduğu tespit edildi, ben bu şekilde hastaneleri dolaşırken üvey kardeşim ... oğlum ...'ı yanına aldığını ve kaçırdığını duyunca bende polise giderek üvey kardeşim ...'in, oğlum ... kaçırdığını belirterek şikayetçi oldum, ancak daha sonra yapmış olduğum araştırmada oğlumun ben hastanedeyken tek başına kalmaması için kardeşim ... tarafından bakmak amacıyla yanına aldığını öğrendim, her ne kadar polisteki ifademde kardeşim ...'in beni darp ettiğini belirtmişsem de bu husus yanlış anlaşılmıştır, kesinlikle kardeşim beni darp etmemiştir, ben düşerek yaralandım" şeklinde belirttiği, tanık ...'ın ise 24.03.2009 tarihli beyanında sanığın mağdura şiddet uygulamadığını belirttiği, sanık ...'in ise tüm aşamalarda suçlamaları inkar ettiği, mağdurun şikayetinin “sanığın oğlu ...’a uyuşturucu enjekte etmesi, zorla alıkoyması ve kendisini darp etmesi” şeklinde olduğu, soruşturma aşamasında alınan beyanlarında bacağında oluşan yaralanmanın düşme sonucunda gerçekleştiğini belirttiği anlaşılmakla, mağdur ... ve tanık ...'ın duruşmalara getirilip dinlenerek ve bahsi geçen düşme olayına ilişkin tedavi evrakları da getirtilerek mağdurun bacağında oluşan kırığın sanığın eylemi sonucu gerçekleşip gerçekleşmediğinin belirlenmesinden sonra hüküm kurulması gerekirken eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde mahkumiyet hükmü kurulması,
Bozmayı gerektirmiş olup sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden, hükmü bu nedenlerle 6723 sayılı Kanun'un 33. maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 08.09.2022 gününde oy birliğiyle karar verildi.