Esas No: 2022/11688
Karar No: 2022/10573
Karar Tarihi: 20.10.2022
Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2022/11688 Esas 2022/10573 Karar Sayılı İlamı
10. Ceza Dairesi 2022/11688 E. , 2022/10573 K."İçtihat Metni"
Mahkeme : BALIKESİR 5. Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma
Hüküm : Hükmün açıklanması suretiyle mahkûmiyet
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Bozmaya uyulduğu, yargılama sürecindeki işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç tipinin doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1- Sanık hakkında incelemeye konu 27/10/2012 tarihli suç nedeniyle 6545 sayılı Kanun'un 68. maddesi ile değişik TCK'nın 191. maddesi ve aynı Kanun'un 85. maddesi ile eklenen 5320 sayılı Kanun'un geçici 7. maddesinin 2. fıkrası uyarınca TCK'nın 191. maddesi hükümleri çerçevesinde verilen “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” kararının 06/07/2018 tarihinde kesinleştiği, 30/10/2020 tarihli kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan Balıkesir 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 2020/644 esas sayılı dosyası üzerinden açılan kamu davasında yapılan yargılama sonucunda incelemeye konu dosya kapsamında verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararın ihlali niteliğinde olduğu gerekçesiyle 30/10/2020 tarihli eylemi sebebiyle TCK'nın 191/5. maddesi gereğince sanık hakkında ayrı bir soruşturma ve kovuşturma yapılamayacağından bahisle TCK 191/5 ve CMK'nın 223/8 maddesi gereğince verilen düşme kararının 12/01/2021 tarihinde kesinleşmesini müteakip ihbar üzerine, 30/10/2020 tarihli eylem ihlal sayılarak hükmün açıklandığı, ancak; 30/10/2020 tarihli eylemin sübutuna ilişkin gerekçe bulunmadığı gibi, Balıkesir 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 2020/644 esas ve 2020/766 karar sayılı dosyasının incelenen dosya arasına alınmadığı, ayrıca; UYAP’ta yapılan sorgulamada incelemeye konu 27/10/2012 tarihli suç ile ilgili verilen hükmün açıklanmasının geri
bırakılması kararının kesinleşmesinden sonra işlenen 17/09/2020 tarihli suç ile ilgili olarak Balıkesir 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2020/391 esas ve 2021/58 karar sayılı kararı ile 17/09/2020 tarihli eylem ihlal sayılarak düşme kararı verildiği ve bu kararın 05/07/2022 tarihinde kesinleşmesini müteakip inceleme konusu dosyaya ihbarda bulunulduğu görülmekle, ilgili dosyaların da getirtilerek dosya arasına alınması ve TCK’nın 191/5. fıkrasında yer alan “Erteleme süresi zarfında kişinin kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, dördüncü fıkra uyarınca ihlal nedeni sayılır ve ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmaz” hükmü kapsamında ihlal nedeni sayılacak eylem bulunup bulunmadığı hususunun araştırılarak, gerektiğinde kanun yararına bozma yoluna gidilmesi için gerekli bildirimlerde bulunulup sonucuna göre sanığın hukukî durumunun belirlenmesi gerekirken, eksik araştırma ile hüküm kurulması,
2-Suç tarihi olan 27/10/2012 tarihi itibariyle yürürlükte olan 5560 sayılı Kanun ile değişik TCK’nın 191/1. maddesinde kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçuna ilişkin ceza miktarının “bir yıldan iki yıla kadar hapis cezası” olduğu, daha sonra 28/06/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanunla yapılan değişiklikle ceza miktarının artırılarak “iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası” olarak düzenlendiği, TCK’nın 7/2. maddesi uyarınca suç tarihi itibariyle sanığın lehine olan kanun maddesinin uygulanması suretiyle ceza miktarının suç tarihinde yürürlükte olan ve sanık lehine olan 5560 sayılı Kanun ile değişik TCK’nın 191/1. maddesi uyarınca belirlenmesi gerektiği gözetilmeden, suç tarihinden sonra yürürlüğe giren ve ceza miktarı itibariyle sanık aleyhine olan 6545 sayılı Kanun ile değişik TCK’nın 191/1. maddesi gereğince temel cezanın 2 yıl olarak belirlenmesi suretiyle fazla ceza tayini,
3-Suç tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan TCK’nın 191. maddesinde sanığa isnat edilen suç için temel ceza miktarının "bir yıldan iki yıla kadar hapis cezası" olarak belirlendiği; hükümden sonra yürürlüğe giren 17/10/2019 tarihli ve 7188 sayılı Kanun'un 24. maddesi ile 5271 sayılı CMK'nın başlığıyla birlikte yeniden düzenlenmiş olan"Basit Yargılama Usulü" başlıklı 251. maddesinin 1. fıkrasında yer alan "Asliye Ceza Mahkemesince, iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilebilir." şeklindeki düzenlemeye, 7188 sayılı Kanun'un geçici 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan "01/01/2020 tarihi itibarıyla kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz." şeklindeki düzenleme ile sınırlama getirilmiş ise de; Anayasa Mahkemesinin 19/08/2020 tarihli 31218 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan, 25/06/2020 tarihli ve 2020/16 esas, 2020/33 sayılı iptal kararı ile, "...kovuşturma evresine geçilmiş..." ibaresinin, aynı bentte yer alan "... basit yargılama usulü..." yönünden Anayasaya aykırı bulunarak iptaline karar verilmesi sebebiyle kovuşturma evresine geçilmiş olan ve basit yargılama usulü uygulanabilecek dosyalar yönünden 7188 sayılı Kanun'un 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan düzenlemenin iptal edildiği anlaşıldığından; Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümesi mümkün olmayıp, Ceza Muhakemesi Kanunu'nda yapılan değişikliklerin ise derhal uygulanması gerekmekle birlikte, basit yargılama usulü uygulanan olaylarda CMK'nın 251. maddesinin 3. fıkrasına göre; " mahkûmiyet kararı verildiği takdirde sonuç ceza dörtte bir oranında indirilir." şeklindeki düzenleme karşısında, Anayasa Mahkemesinin anılan iptal kararının neticeleri itibarıyla maddi ceza hukukuna ilişkin olduğunun ve CMK'nın 251. maddesinin 3. fıkrasında yer alan düzenlemenin sanık lehine sonuç doğurabilecek nitelikte olduğunun anlaşılması karşısında, TCK'nın 7. maddesi ile CMK'nın 251. maddesi hükümleri gözetilmek suretiyle sanığın hukuki durumunun "Basit Yargılama Usulü" yönünden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün BOZULMASINA, 20/10/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.