Esas No: 2022/8105
Karar No: 2022/6766
Karar Tarihi: 12.09.2022
Yargıtay 1. Ceza Dairesi 2022/8105 Esas 2022/6766 Karar Sayılı İlamı
1. Ceza Dairesi 2022/8105 E. , 2022/6766 K."İçtihat Metni"
(KANUN YARARINA BOZMA İSTEMİ)
Mağdur ...’ı kasten basit yaralama suçundan sanık ...'nın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 86/2 ve 86/3-e maddeleri uyarınca 180 gün karşılığı adli para cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair ... (Kapatılan) 7. Sulh Ceza Mahkemesinin 12.03.2009 tarihli ve 2007/1513 Esas, 2009/305 Karar sayılı kararının 14.05.2009 tarihinde kesinleşmesini müteakip, sanığın denetim süresi içinde 27.03.2014 tarihinde işlediği kasıtlı suçtan mahkûm olduğunun ihbar edilmesi üzerine, hükmün açıklanması ile 5237 sayılı Kanun'un 86/2 ve 86/3-e maddeleri uyarınca 180 gün karşılığı adli para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin ... 33. Asliye Ceza Mahkemesinin 13.01.2021 tarihli ve 2020/971 Esas, 2021/64 Karar sayılı kararına karşı Adalet Bakanlığının 08.06.2022 tarihli ve 2021/10672 sayılı yazısıyla kanun yararına bozma isteminde bulunulduğundan bu işe ait dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 01.07.2022 tarihli ve 2022/86736 sayılı tebliğnamesi ile Dairemize gönderilmekle incelendi.
Mezkur ihbarnamede;
1) Sanık hakkında ... (Kapatılan) 7. Sulh Ceza Mahkemesinin 12.03.2009 tarihli ve 2007/1513 Esas, 2009/305 sayılı hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararına konu yargılama dosyasında, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 25.03.2014 tarihli ve 2013/12-74 Esas, 2014/140 karar sayılı ilamı ile istikrarlı diğer kararlarında da vurgulandığı üzere; ceza yargılanmasında sanığın sorgusu yapılmadan hüküm kurulabileceğine ilişkin kuralın, fiilin suç oluşturmaması veya yeni bir yasal düzenleme ile suç olmaktan çıkarılması gibi herhangi bir araştırmayı gerektirmeyen bir durumun varlığı halinde, başka bir deyişle derhal beraat kararı verilmesi ile sınırlı olarak uygulanabileceği, delillerin takdir ve tayini gereken durumlarda ise sanığın savunması alınmadan hüküm kurulamayacağı gözetilmeden, sanığın sorgusu yapılmadan eksik yargılama ile karar verilmesinde,
2) Kabule göre de,
5237 sayılı Kanun'un 52. maddesinin 1 ve 2. fıkralarında yer alan “Adlî para cezası, beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmayan hâllerde yedi yüz otuz günden fazla olamamak üzere belirlenen tam gün sayısının, bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması suretiyle hesaplanan meblağın hükümlü tarafından Devlet Hazinesine ödenmesinden ibarettir. En az yirmi ve en fazla yüz Türk lirası olan bir gün karşılığı adlî para cezasının miktarı, kişinin ekonomik ve diğer şahsi hâlleri göz önünde bulundurularak takdir edilir.” şeklindeki düzenleme karşısında, mahkemece 180 gün adli para cezasına hükmedildikten sonra, takdir edilen gün adli para cezasının bir gün karşılığı olarak takdir edilecek miktar ile çarpılması suretiyle para cezasının hesaplanması gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde, isabet görülmediğinden bahisle, 5271 sayılı CMK'nin 309. maddesi gereğince anılan kararın bozulması lüzumunun ihbar olunduğu anlaşıldı.
Gereği görüşülüp düşünüldü:
TÜRK MİLLETİ ADINA
5271 sayılı CMK’nin 191. maddesinde duruşmaya başlanmasına ilişkin kurallar ile sanığın sorgusunun nasıl icra edileceğine ilişkin hükümlere yer verilmiş, CMK’nin 193/1. maddesinde ise Kanun'un ayrık tuttuğu haller saklı kalmak üzere, hazır bulunmayan sanık hakkında duruşma yapılamayacağı belirtilmiştir. Kanun'un ayrık tuttuğu hallere ise 5271 sayılı Kanun’un 193/2 ve 195. maddelerinde yer verilmiştir.
CMK’nin 195. maddesindeki düzenlemeye göre, suçun yalnız veya birlikte adli para cezasını veya müsadereyi gerektirmesi halinde, sanık gelmese de duruşma yapılabilecektir, ancak maddenin uygulanabilmesi için iki koşulun bir arada bulunması gerekmektedir. Bunlardan ilki, suçun yaptırımın adli para cezası veya müsadereden ibaret bulunması, ikinci koşul ise sanığa gönderilecek davetiyeye gelmese de duruşmanın yapılacağı ihtarının yazılmış olmasıdır.
CMK’nin 193/2. maddesinde ise “Sanık hakkında, toplanan delillere göre mahkûmiyet dışında bir karar verilmesi gerektiği kanısına varılırsa sorgusu yapılmamış olsa da dava yokluğunda bitirilebilir.” hükmüne yer verilmiştir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 25.03.2014 tarihli ve 2013/12-74 Esas, 2014/140 Karar sayılı ilamı ile istikrarlı diğer kararlarında da vurgulandığı üzere; ceza yargılanmasında sanığın sorgusu yapılmadan hüküm kurulabileceğine ilişkin kuralın, fiilin suç oluşturmaması veya yeni bir yasal düzenleme ile suç olmaktan çıkarılması gibi herhangi bir araştırmayı gerektirmeyen bir durumun varlığı halinde, başka bir deyişle derhal beraat kararı verilmesi ile sınırlı olarak uygulanabileceği, delillerin takdir ve tayini gereken durumlarda ise sanığın savunması alınmadan hüküm kurulması bulunmamaktadır.
Somut olayda; sanık hakkında ... (Kapatılan) 7. Sulh Ceza Mahkemesinin 12.03.2009 tarihli ve 2007/1513 Esas, 2009/305 Karar sayılı hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararına konu yargılama dosyasında sanığın savunması alınmadığı gibi ihbar üzerine hükmün açıklanması sırasında da sanığın sorgusu yapılmadan eksik yargılama ile karar verilmesi isabetsizdir.
Bununla birlikte, 5237 sayılı TCK'nin "Adlî para cezası" başlıklı 52. maddesinin 1, 2 ve 3. fıkralarında yer alan, “Adlî para cezası, beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmayan hâllerde yedi yüz otuz günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının, bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması suretiyle hesaplanan meblağın hükümlü tarafından Devlet Hazinesine ödenmesinden ibarettir. (2) En az yirmi ve en fazla yüz Türk Lirası olan bir gün karşılığı adlî para cezasının miktarı, kişinin ekonomik ve diğer şahsî hâlleri göz önünde bulundurularak takdir edilir. (3) Kararda, adlî para cezasının belirlenmesinde esas alınan tam gün sayısı ile bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ayrı ayrı gösterilir.” şeklindeki emredici hükmü karşısında, sanık hakkında kasten basit yaralama suçundan hükmolunan 180 gün adli para cezasının TCK'nin 52/2. maddesine göre adli para cezasına çevrilmemesinde de isabet görülmemiştir.
Bu nedenle, Adalet Bakanlığının kanun yararına bozma isteyen yazısına dayanan tebliğnamede ileri sürülen düşünce yerinde görüldüğünden; ... 33. Asliye Ceza Mahkemesinin 13.01.2021 tarihli ve 2020/971 Esas, 2021/64 Karar sayılı kararının 5271 sayılı CMK'nin 309/4. maddesi gereğince KANUN YARARINA BOZULMASINA, müteakip işlemlerin mahallinde yerine getirilmesine, dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 12.09.2022 gününde oy birliğiyle karar verildi.