Esas No: 2012/5068
Karar No: 2012/6476
Karar Tarihi: 07.11.2012
Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2012/5068 Esas 2012/6476 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkilinin davalının üyesi olduğu dava dışı kooperatiften alacağı olduğunu, bu alacak için kooperatifin davalıdan olan alacağını müvekkiline temlik ettiğini, alacağın tahsili için aleyhine girişilen icra takibine davalının haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek, davalının vaki itirazının iptali ile icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin dava dışı kooperatife borcu olmadığından söz konusu temlikin kendisini bağlamayacağını, müvekkilinin daha önceden temerrüde düşürülmemesi nedeniyle temlik tarihinden itibaren faiz istenemeyeceğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan kanıtlar, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davalının daha önce dava dışı kooperatif aleyhine açmış olduğu menfi tespit davasının reddedilerek kesinleştiği, bu kararın bağlayıcı olduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile takibin işlemiş faizle birlikte 11.011,78 TL için devamına, icra inkar tazminatının reddine karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, taraf vekillerinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde değildir.
2) Dava, temlik sözleşmesiyle devralınan aidat ve gecikme faizi alacağının tahsili için girişilen takibe vaki itirazın iptali istemime ilişkindir.
Davalının açmış olduğu ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2006/336 esas, 2008/26 karar sayılı dosyasında 6.500,00 TL borçlu olmadığının tespiti istemi reddedilip, karar Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleşmiştir. İşbu davada, davacı, davalının üye olduğu dava dışı kooperatifle akdettiği 22.12.2008 tarihli temlik sözleşmesi ile 31.10.2008 tarihi itibariyle kooperatifin davalıdan olan 16.100,00 TL alacağını ve bu tarihten sonra işleyecek faizi ile birlikte, kendi alacağı karşılığında temlik aldığını beyan etmiştir. Mahkemece, davalı tarafından daha önce açılan davadaki kesinleşen menfi tespit hükmünde
belirtilen 6.500,00 TL’nin alacak miktarı esas alınarak karar verilmiş ise de, davacının bu davadaki talebine konu ve hükme esas alınan menfi tespit davasındaki borçlu olunduğu tespit edilen miktarların hangi dönemlere ait, neye ilişkin olduğu açık ve net olarak tespit edilememiştir.
Somut olayda doğru hükme varabilmek için öncelikle, davalının menfi tespit istemine konu kesinleşen davada hüküm altına alınan miktarın hangi dönemlere ilişkin olduğu, davaya konu temlikname nedeniyle davalının davacıya borçlu olup olmadığı, borcu var ise takip talebi de gözetilmek suretiyle davaya konu talebin hangi alacak kalemine ve hangi dönemlere ilişkin olduğu hususu tespit edilmeli, davalının, varsa ödemesi gereken miktar, geciken veya gecikmeyen ödemeler, dayanakları da gösterilmek suretiyle her ay için tek tek hesaplanmalı, yapılan ödemelerin ödeme tarihleri göz önüne alınarak, temerrüdün ne zaman oluştuğu belirlenerek, mahkemece karar verildikten sonra temyiz aşamasında yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 120/2. ve Türk Borçlar Kanunu"nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki 6101 sayılı Kanunu"nun 7. maddesine istinaden, davalının borcuna ilişkin faiz oranı kooperatif genel kurul kararıyla belirlenmiş olsa bile, davalının takip konusu borç kalemlerine uygulanması gereken azami faiz oranı 6098 sayılı TBK’nun 120/2. maddesinde düzenlenmiş yıllık temerrüt faiz oranı olduğundan, kooperatifin genel kurullarında kabul edilmiş temerrüt faiz oranı, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuata yani 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun"un 2/1. maddesine göre belirlenen yasal faiz oranının yüzde yüz fazlasını aşamayacağı ve 818 sayılı BK’nun 104/son (TBK’nun 121/son) maddesi gereğince faize faiz yürütülemeyeceği kabul edilerek taraflar arasındaki alacak borç ilişkisi hiç bir tereddüde yer vermeyecek şekilde açıklığa kavuşturulmalıdır.
Bu durumda, kooperatif uygulamaları ve mali konularda uzman bir bilirkişi seçilerek, kooperatif anasözleşmesi, genel kurul ve yönetim kurulu kararları, tüm defter, kayıt ve belgeleri ile varsa banka hesapları celp edilmek suretiyle incelenerek, tarafların iddia, savunma ve itirazlarını da karşılayacak şekilde ve önceki rapordaki tespitler de tartışılmak suretiyle, yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda açıklamalı, gerekçeli ve denetime elverişli bilirkişi raporu alınarak, oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, hüküm kurmaya elverişli olmayan bilirkişi raporu esas alınarak, eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, taraflar yararına BOZULMASINA, peşin harçların istek halinde temyiz edenlere iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 07.11.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.