Esas No: 2012/4748
Karar No: 2012/6471
Karar Tarihi: 06.11.2012
Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2012/4748 Esas 2012/6471 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, davalının davacı kooperatifin üyeliğinden ayrıldığını, ancak daireyi kullanmaya devam ettiğini, ödenmeyen toplam altı aylık aidat alacağının tahsili için başlatılan icra takibinin davalının itirazı üzerine durduğunu, davalının itirazında haksız olduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile % 40 icra inkar tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, 2008 yılında yapılan genel kurul toplantısında alınan kararlar gereği isabet eden ödemeleri yaptığını, ibraname imzalandığını ve dairenin tapusunu aldığını, daha sonra müvekkilinin noter aracılığıyla gönderdiği ve 03.07.2009 tarihinde tebliğ edilen istifaname ile kooperatif üyeliğinden ayrıldığını, ayrıldıktan sonra yapılan 2009 genel kurulunda alınan aidat borçlarından sorumlu tutulamayacağını, müvekkilinin borcunun bulunmadığını savunarak, davanın reddini ve kötüniyet tazminatının tahsilini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan kanıtlar, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davalının kooperatif üyeliğinin tek taraflı irade beyanı ile sona erdiği, yerine bir başkasının alındığının iddia edilmediği, halen kendisine devredilen daireyi kullandığı, istifa eden ancak kooperatif hizmetlerinden yararlanan kişilerin bu hizmetlerin karşılığı olan aidatları ödemek zorunda olduğu, aksi düşüncenin aynı durumda olan ancak kooperatiften istifa etmeyen üyelerle davalı arasında bir eşitsizliğe yol açacağı, öte yandan ortak olmayan kimselerin kooperatif hizmetlerinden yararlandığı ölçüde sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre sorumlu olacağının kabul edildiği, kooperatif hizmetinden faydalanan eski ortağın aidat yükümlülüğünden kurtulduğunu kabul etmenin hukuken mümkün olmadığı gerekçesiyle, davanın kabulü ile itirazın iptaline, %40 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde değildir.
2)Dava, aidat alacaklarının tahsili için davalı aleyhine girişilen icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu"nun 13 ncü maddesinde ortağın anasözleşmeye uygun olarak yapacağı isteğe rağmen kooperatifin istifayı kabulden kaçınması halinde
ortağın çıkma dileğini noter aracılığı ile kooperatife bildirmesi halinde çıkmanın gerçekleşeceği düzenlenmiş olup, davalı kooperatif anasözleşmesinin 13 ncü maddesinde de bu hükme paralel bir düzenleme yer almıştır.
Ortağın istifa bildirimi, yenilik doğurucu nitelikte olup, kooperatife ulaştığı anda sonuç doğurur. Yukarıda anılan 13 ncü maddenin yazılış biçimi ortağın istifasının kooperatifçe kabulünü gerekli kıldığı izlenimi yaratmakla beraber noter aracılığı ile yapılan bildirime özel önem verilmek suretiyle, noter aracılığı ile yapılan bildirimin kabulünün gerekli bulunmadığı vurgulanmıştır. Bu durumda ortağın yenilik doğurucu nitelikteki istifa idaresini ilk olarak noter vasıtasıyla kooperatife duyurması ortaklıktan çıkmanın gerçekleşmesi için yeterlidir.
Somut olayda, noter aracılığı ile gönderilen istifa iradesinin kooperatife ulaştığı tarihte istifa gerçekleşmiştir. Yönetim kurulunun noter aracılığı ile gönderilen istifanın kabulüne karar vermesine gerek olmadığından, bu kararın istifanın gerçekleştiği tarihe bir etkisi bulunmamaktadır. Davalı, istifanın 03.07.2009 tarihinde ulaştığını savunmuş olup, tebliğe ilişkin belge dosyada yok ise de, 15.07.2009 tarihinde istifanın yönetim kurulunca kabulü kararı, istifanın en geç bu tarihte ulaştığı anlamına gelmektedir. Mahkemece davalının noter aracılığı ile gönderdiği tek taraflı istifa ile üyeliğin sona erdiğine ilişkin gerekçesinde sona erme tarihi belirtilmemiş ise de, varılan sonuç bu açıklamalar ışığında ve çerçevesinde doğru olmuştur. Takip konusu aidat borcu 30.08.2009 tarihli genel kurulda kararlaştırılmıştır. Bu durumda, taraflar arasındaki çekişme, davalının istifasının gerçekleştiği tarihten sonra toplanan 30.08.2009 tarihli genel kurulda kararlaştırılan aidat borcundan davalının sorumlu tutulup tutulamayacağı noktasında toplanmaktadır. İstifanın ulaştığı tarihten sonra toplanan genel kurullarda inşaat finansmanı için aidat tahsiline dair alınan kararlar, istifa eden ortağı bağlamaz. Zira, istifa eden ortağın aynı Kanun"un 53"ncü madde uyarınca genel kurul kararının iptalini dava etme hakkı bulunmamaktadır. Kural olarak davalı, üyesi olduğu davacı kooperatifin belirlediği aidat borçlarının, sonradan istifa etmiş olsa dahi istifa tarihine kadar doğan kısmından sorumludur. Takibin salt istifadan sonra başlatılması olgusu, istifadan önce doğan bu sorumluluğu kaldırmaz. İstifa tarihinden sonra doğan aidat borçlarından sorumlu değil ise de istifadan sonra daireyi kooperatife geri vermeyip, kullanmaya devam etmiş ve takip tarihine kadar genel hizmetlerden yararlanmakta ise, bu yararlanmanın karşılığı olan genel giderlerden de sorumlu olacaktır. Bu durumda, mahkemece takibe konu alacakların istifa tarihinden önce doğup doğmadığı belirlenip, davalının istifasından önceki döneme ait olması durumunda inşaat finansman ve ayrıca genel giderlerden genel kurulda kararlaştırılan temerrüt faizi ile birlikte üye sıfatıyla sorumlu olduğu benimsenmeli, davalının istifasından sonraki döneme ait olması durumunda ise, takipte istenen "aidat alacağı" kapsamında hangi kalemlerin yer aldığı tesbit edilerek kooperatif hizmetlerinden yararlanma söz konusu ise bu yararlanmanın karşılığı olan genel giderlerden yasal oranda temerrüt faiziyle birlikte olmak üzere BK"nun vekaletsiz iş görme hükümlerine göre talepte bulunulabileceğinin ilke olarak kabulü ile bu konuda taraf delilleri toplanarak, uzman bilirkişi vasıtasıyla kooperatifin defter ve kayıtları üzerinde inceleme yaptırılarak ek rapor alındıktan sonra sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
3) Kabule göre de kooperatif ortağı olmadığı mahkemece kabul edilen davalının yasal faiz yerine, kooperatif genel kurulunca kararlaştırılan faiz oranı üzerinden sorumlu tutulması doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 06.11.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.